Andong

11 1 0
                                    

"Hiç lanet görmeden lanet öldüremezsiniz değil mi?"

Dedi Vincent ve önümüzden yürümeye başladı. İkimizde birbirimize baktıktan sonra onu takip ettik.

"Bu gidişle etraftaki bütün lanetler kaçacak." Dedi önümüzden süzülen kanatları olan yeşil varlığa bakarken. Bize döndü.

"Bundan sonrasında size bakamayacağım. Ruh olmama rağmen boyutlar arası geçiş yapamayacak kadar küçük bölgelerden oluşmuş lanetin parçaları dahi benden korkuyor. Lanetleri anlarsınız zaten. Dikkat edin burası lanet parçalarının en yoğun olduğu yerdir." Dedi ve kayboldu. Jeongguk'da ben de şaşkınlıkla bir anda kaybolan ruha bakıyorduk.

İlk kendine gelebilen Jeongguk oldu.

"Uçtu mu o!?"

"Muhtemelen koştu." Dedim ve orağımı elime aldım. Burada şu an yalnız ikimiz vardık ama ne zaman birisinin geleceği belli olmazdı.

Jeongguk elimi tutup ilerlemeye başlayınca kızardığımı hissetmiştim.

"Jeongguk?" diyerek durdurdum onu. Arkasını dönüp bana baktı, hala elimi bırakmamıştı.

"Maskeni neden takmıyorsun?"

"Saçma." Dedi umursamaz bir ses tonuyla. "İnsanların beni Jungkook denen adam sanmayacağına eminim."

"Benziyorsunuz."

"Aynı soydan geldiğimizi söylerim."

"Hayır," dedim ısrarlı bir şekilde. "Vincent ile ben de aynı soydan geliyoruz fakat yüzlerimiz sizin kadar benzemiyor. Siz muhtemelen aynı soy bir kenara, şu "farklı bedenlere dağılmış aynı ruh" olayını yaşıyorsunuz. Maskeni tak lütfen." Dediğimde homurdanarak maskesini takmıştı.

"Gidelim." Dedim ve elini bırakmadan koşmaya başladım.

Önümüze çıkan tek gözlü garip mavi ve sarı olan lanet parçası ile çığlık atarak yere (kalçamın üstüne) düştüm. Jeongguk düşmekten kurtularak hemen beni de omuz altlarımdan tutarak kaldırmıştı.

"Düşmemen gerekiyor." Demiş hemen kılıcını çıkarmıştı.

"O maskede hangi bokum?" Dedi karşımızdaki lanet parçası.

Jeongguk'a yumruk atmaya çalışınca Jeongguk kılıcını kalkan olarak kullanarak yumruğu engellemişti.

"Bu lanet parçalarının iradesi mi var?"

Başımı sallamak istedim. Ama şoktan nefes bile alamayacak durumdaydım.

Jeongguk kılıcını çevirip, lanet parçasının kolunu kesmiş ters takla atarak ondan uzaklaşmıştı.

"Güçlü değilsin. Veletsin daha." Dedi lanet parçası. Jeongguk gülümsemişti. Böyle bir durumda nasıl gülümseyebiliyordu. Jeongguk iblise doğru koşmuş, takip edemediğim bir hızla vücudunu Diğer kolunu da kesmişti. Lanet parçası Jeongguk'un yüzüne yumruk geçirince yerimden kalkmayı akıl edebilmiş. Tırnaklarla kolumu keserek orağa kan gitmesini sağlamıştım. Jeongguk sersemlemişti. Jeongguk'u korumak zorundaydım. Şu an beynimde yaşadığım şeyin bir önemi yoktu. Bunun bu verdiğimiz mücadeleyi engellemesine izin vermeyecektim. Orakla lanet parçasının önce kafasını kesmiştim, düşüncem iradesinin gideceği yönündeydi. Bklediğim gibi olmuş, iblis hareket edememişti. Bundan fırsat bilerek hemen vğcudunu yatay olarak ortadan ikiye ayırmıştım. Sonra da parçalarını bizden uzağa tekmelemiştim.

"Jeongguk!" Dedim orağım yere düşerken.

"Harikasın!" Dedi Jeongguk başını bir anda kaldırıp gülerken.

vincent | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin