Bir gün gelir, sözcüklerin büyüsünden sıyrılmamız gerektiğini anlarız hepimiz. Yüce duyguların, kalıptan çıkmış düşüncelerin büyüsünü işler kılan sözcüklerin büyüsüne kapılmaktan vazgeçmemiz gerektiğini. Yürümenin, yemenin, boşaltımın kendimize özgü biçimini nasıl öğrendikse, konuşmayı, duymayı, düşünmeyi de kendi kendimize öğrenmemiz gerektiğini anladığımız bir gün gelir. Hepimiz için. Ama er, ama geç?
BÜYÜK SAAT, TURGUT UYAR
Güneşin demet demet yüzüme vuran sıcak ışığını hissediyordum tepemde ama onu gölgeleyen biri vardı ve o artık her kimse saçından düşen damlalar yüzümü ıslatıyordu. Dalgalar vurdukça ayağım ıslanıyordu. Tepemdeki kişi endişeyle yanağıma vurdu -son tokadı acıdı-. Tokadın acısıyla kendime geldim, gözlerimi zor açıtım. Aniden ciğerlerimdeki biriken suyu tükürdüm, amma da tuzluymuş! Denizin bu tuzu neredeyse midemi bulandırıyordu. Tepemdeki kişinin beni boğulmaktan kurtarmış olduğunu varsayarak attığı tokadı es geçtim.
''Ben neredeyim?'' ağzımdan zorlukla döküldü bu kelimeler.
''İyi misin? Öleceksin sandım.'' Elimden tutup rahatça oturmamı sağladı.
''Ben en son boğuluyordum. Sonrası yok.''
''Bayılmıştın, ondan hatırlamıyorsun.''
''Nerede olduğumuzu hala söylemedin.''
''Bilmem.'' Omuz silkti.
''Ne demek bilmem? İnsan nerede olduğu yeri bilmez mi?''
''Denize kıyısı olan herhangi bir yerdeyiz işte, bu kadarı yetmez mi?''
''Sen benimle kafa mı buluyorsun?''
''Sakin ol, böyle bir yerde olmayı hayal eden sendin.''
''Şimdi burası benim hayal dünyam mı? Koluma bir çimcik attım. Acımıyordu!
''Beni niye seçtin hayal dünyana onu anlamadım.''
''Ben seçmedim!''
''Ama beni mutlaka gördün. İnsanlar rüyalarındaki kişileri mutlaka bir yerlerde görmüştür. Seninle nerede karşılaştığımızı merak ettim doğrusu, seni hiç hatırlamıyorum.''
''Ben de, belki okulda görmüşümdür. Kayataş Lisesi'ne ya da Özel Erkmen Koleji'ne mi gittin?''
''Hayır, oralara pek yolum düşmedi.''
''Kaç yaşındasın?''
''19, sen?''
''17 yaşındayım. Nerede yaşıyorsun?''
''İstanbul.''
''Ben de ama bunlar bir işe yaramaz ki!''
''İlla ki birbirimizi hatırlamamız gerekmiyor. Belki aynı otobüse binmişizdir ya da vapura. Belki de aynı mağazada gezmişizdir ya da aynı markette karşılaşmışızdır ne fark eder?''
''Haklısın. Keşke buraya gerçekten düşmüş olsaydım. Hayatım allak bullak!''
''Benimkinin de çok iyi olduğu söylenemez.''
''Adın ne?''
''Aras Kendal ama Aras'ı kullanıyorum. Kendal dedemin adı. Senin adın ne?''
''Arin.'' Birden kolumdaki bileklik gözüme ilişti.
''Annemin bilekliğinin aynısı... Sanırım o da benim bilinç altımdan.''
''Güzel bileklik. İstersen çıkarabilirim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAHALI MUTLULUK
Teen FictionArin'in tesadüfen açtığı kapı onu bilinmeyen bir geleceğe sürükleyecek.