Multi de Bade var. Bölümü The Fray-How to save a life ile okuyunuzzz...
‘’Ne, hani baban işteydi?’’ dedi kısık sesle Çağrı.
‘’Kendimi şu an eve erkek atmış ve babası tarafından basılacak olan suçlu kızlar gibi hissetmeme neden olmazsan sevinirim!’’ dedim kısık fakat hiddetli bir sesle.
‘’Ne yapacağız Ari-‘’ demesine kalmadan babam kapıyı açtı.
‘’Baba, şey açıklayabilirim.’’ Dedim ve yerimden kalktım.
‘’Hoş geldin oğlum, arkadaşsınız demek. Arin niye söylemedin kızım arkadaşını eve getireceğini, gel seninle mutfakta bir şeyler hazırlayalım.’’ Dedi ve mutfağa doğru yönelince ben de arkasından onu takip ettim.
‘’Baba sen kızmadın mı? Yoksa ani şokun etkisiyle mi böylesin?’’ dedim tedirgin bir yüz ifadesiyle.
‘’Ne saçmalıyorsun kızım sen, aslına bakarsan kızmadım değil hani. İnsan bir arar, haber verir patronunun oğlu geliyor diye. Gelirken bir şeyler alırdım bakkaldan, yolumun üstüydü.’’
‘’Yok artık, bir dakika kimin oğlu dedin sen?’’ dedim ani şokla.
‘’Hani şu milletvekili var ya, hatta senin o okula gitmeni sağladı. Levent Sadıklar’ın oğlu işte kızım. Şey-‘’
‘’Nasıl yani, şimdi Çağrı senin patronunun oğlu mu?’’ dedim şaşkın yüz ifademle.
‘’Hah, Çağrı’ydı değil mi? Unutmuşum adını oğlanın.’’ Dedi babam, bu halini aynı bilgisayar şifresini unutan haftalarca bulamayan ve sonunda bir şekilde hatırlayan gence benzettim. Kapı birden açıldı ve içeri Çağrı girdi.
‘’Şey, uğraşmanıza gerek yoktu efendim.’’ Dedi çekingen bir sesle.
‘’Aaaa… Olur mu öyle şey, hem zaten bende açım. Kızım buzdolabından yemekleri çıkar, salatalıkları da çıkar sonra yıkayıp hazırla kızım.’’ Dedi babam.
‘’Ben de yardım edeyim o zaman.’’ Dedi Çağrı.
‘’Hiç olur mu öyle şey, sen otur lütfen!’’ dedi ve Çağrı için bir sandalye çekti babam.
‘’Baba, yemeği balkonda yiyelim mi?’’
‘’İyi fikir, tamam öyle yapalım.’’ Dedi ve çatal, kaşık ve peçeteleri balkondaki yemek masasına koyup düzenledi. Nasıl da özenmiş öyle! Peçeteleri üçgen şekline getirip çatal ve kaşıkları öyle dizmiş, maşallah ne hamarat bir babam var! Ardından tekrar içeri girip tabak ve bardakları bir tepsiye koyup öyle götürdü balkona.
‘’Arin, baban şokta mı?’’ dedi Çağrı.
‘’Sürprizzz, baban babamın patronu çıktı Çağrı. Seni de oradan tanıyor herhalde.’’ Dedim ve salataları doğramayı bitirip domateslere geçtim.
‘’Şimdi hatırladım, ilk işe başladığı zaman ben de şirketteydim.’’ Dedi yüzü aydınlanmıştı sanki bir an da Çağrı’nın.
‘’Sen nasıl hatırlamadın peki?’’ dedim merakla.
‘’Babamın kaç tane çalışanı var biliyor musun sen, hepsini nasıl aklımda tutayım?’’ dedi sinirle.
Ben de bu arada elimdekileri bitirdim ve tuzlayıp yağladıktan sonra yaptığım salatayı bir tabağa boşalttım ve Çağrı’yla balkona çıktık. Babam da ocakta ısınan yemekleri balkona getirdi ve servise başladı. Beraber güzel bir akşam yemeği yedik ve televizyon karşısına kurulduk.
GS:1- BJK:0
Bugün Galatasaray ve Beşiktaş’ın maçı vardı, Çağrı ve babam pür dikkat maçı izlerken ben de o arada gidip mısır patlattım ve birden cebindeki telefonumun titrediğini fark ettim, ekranda Bade yazısını gördükten sonra açtım.
-Alo, Bade.
-Kızım o kadar aradım, niye cevap vermedin?
-Çağrı, şu an bizim evde Bade.
-Ne, baban kızmadı mı?
-Hayır, beraber maç izliyorlar içeride, ben de onlara mısır patlatıyorum.
-Şaka.
-Gerçek.
-Nasıl oldu o iş, istemeye geleceğim diye mi ikna etti Çağrı babanı?
-Hayır tabiî ki, Çağrı’nın babası babamın patronuymuş.
-Levent amca, babanın patronu mu?
-Evet, senin anlayacağın babam patronunun oğluna kızmak yerine özenli bir şekilde ağırladı.
-Vay be, peki Çağrı’nın yüzündeki son gelişmeleri alalım.
-Dudağı ve kaşı harincinde gayet iyi.
-Baban merak etmedi mi?
-Gaspçılar tarafından saldırıya uğradı dedik.
-Anladım canım, neyse sen mısırlarını yakma. İyi geceler!
-İyi geceler canım. Deyip telefonu kapattım ve mısırları yakmadığımı görünce sevinç şarkıma başladım. Şarkım bittiğinde mısırları iki ayrı kaba boşalttım ve odaya götürdüm.
‘’Gooool, işte bu!’’ babamın bu ani çıkışı benim gözlerimi pörtletmeme neden oldu. Aniden babam yanıma geldi ve yanağıma sulu bir öpücük kondurdu, elimdeki mısırları alıp birini Çağrı’ya verdi, diğerini de kendi önüne koydu.
‘’Şans meleğim benim, odaya adım atar atmaz gol attık.’’ Dedi babam sevinçle.
‘’Bir, bir mi şimdi?’’ dedim ve babamın mısırlarından bir avuç aldım.
‘’Evet, zaten maçta bitmek üzere.’’ Dedi Çağrı, sanırım ona uğursuzluk getirmiştim. Sonunda maç bittiğinde esneyerek odama gidiyordum ki birden aklıma Çağrı geldi.
‘’Çağrı, senin için burası uygun mu oğlum? Arin odadan çarşaf, yastık getir kızım.’’ Dedi babam.
‘’Ne rahatsızlığı oğlum, baban seni bu halinle görürse seni sağ bırakmaz vallaha, ben babanı ararım sen merak etme. Kızım hadisene, git getir.’’ Dedi babam beni aceleyle odaya doğru göndererek. Dolabı açıp çarşaf ve yastığı aldım, odaya gittiğimde babam da kendi odasına gidiyordu.
‘’Çok şanslısın.’’ Dediğinde Çağrı’ya anlamadığımı belirten bir bakış attım.
‘’Nedenmiş?’’ dedim ukala bir yüz ifadesiyle.
‘’Böyle bir baban var çünkü.’’ Dediğinde ona ister istemez hak verdim. Babasını hiç görmemiştim ama hem Çağrı hem babamdan duymuştum nasıl biri olduğunu. Ben de bu arada yatacak yerini hazırlamıştım Çağrı’nın.
‘’Neyse artık, iyi geceler.’’ Dedim ve tam çıkacakken beni bileğimden yakaladı ve kendine çekti. Dudağıma hiç beklemediğim bir an da yapıştığı için karşılık veremedim.
‘’Kıskandım.’’ Dedi dudağını burnuma sürterek.
![](https://img.wattpad.com/cover/22049021-288-k817220.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAHALI MUTLULUK
Teen FictionArin'in tesadüfen açtığı kapı onu bilinmeyen bir geleceğe sürükleyecek.