BÖLÜM 20: YAKINDA ANLARSIN

130 3 1
                                    

''Uğruna bir şeylerden vazgeçeceğin insanı bulmak kolay; ama hiçbir şeyden vazgeçmek zorunda kalmayacağın insanı bulmak asıl olay.''

Can Yücel

Babam birkaç gündür cidden tuhaf davranıyor. İşten bazen erken bazen geç geliyor, bazen mutlu bazen düşünceli oluyor ve içine kapanıyor. Kabuğuna çekildiği zamanlar ne düşündüğünü ne kadar merak etsem de ona bir şey sormaya çekiniyorum, kim bilir belki de alacağım cevaptan korkuyorumdur. Bazen saatlerce odasından çıkmayıp yemek yemeyi unuttuğu bile oluyor, zayıfladı da son günlerde. Onun için endişeleniyorum ve böyle zamanlarda ne yapacağımı bilemiyorum.

Çağrı'yla en son Kaan'ın evinde görüşmüştük, Armen olayı kendince açıklamıştı ama inandığını sanmıyorum. Sanırım bu yüzden beni aramıyor, okula da gelmiyor kaç gündür. Neden sorumlusu olmadığım bir şey için cezalandırılan ben oluyorum? Bade de okula en son iki gün önce geldi, Kaan'da ailesiyle Miami tatili için hazırlık yapıyor bu yüzden dün yoktu. Okulda yalnızdım, yapayalnız. Aslında niye hayıflanıyorsam, birkaç ay öncesine kadar zaten yalnız biriydim. Benim açımdan çokta yeni bir durum değil aslında.

''Can Yücel...''

''Sen?''

''Ben ne?''

''Ne istiyorsun, kitap okuyorum görmüyor musun?''

''Görüyorum.'' Okul bahçesinde bir bankın üzerinde oturuyordum, dersimiz boş diye kitaplarımı alıp bahçeye çıkmış kitap okuyordum ta ki Armen kitaplarımı kaldırıp yanıma oturana kadar.

''Niye yaptın?''

''Düşecektin. Kurtarmasa mıydım?''

''Çağrı'ya söylediğin yalana kanmadım Armen. Ayrıca düşmüyordum.''

''Emin ol seni kurtardım.''

''Saçmalama Armen, yardımlık bir durumum yoktu.''

''Vardı, neyse yakında anlarsın.'' Tam ayağa kalkacakken bu sefer içimdeki dürtüye engel olamadım, ben de onun bileğinden tuttum ve kalkmasını engelledim. Her zaman son sözü söyleyen o oluyordu, daha kötüsü her zaman bir gizem vardı sözlerinde.

''Söyle haydi, benden sakladığın ne var?'' gözlerimin içine içine bakıyordu, aramızdaki mesafe azdı ve dışarıdan yanlış anlaşılmaya çok müsait bir durumdaydık.

''Yakında anlarsın.'' Ayağa kalktı ve gitti. Yine son sözü o söyledi ve yine bir gizem.

Okulun yarısı yoktu ve bende okula gitmemeye karar verdim. Babamla beraber kahvaltı etmiştik, o işe gitmiş ben de evde kalmıştım. Önce biraz televizyon izleyeyim dedim. Herkes evlilik programında, televizyona çıkmayanı evlendirmiyorlar mı nedir? Biraz sabah haberlerini izledim, kısa sürdükleri için sabah haberleri favorim! Televizyon faslı bittikten sonra biraz kitap okudum. Daha sonra aklıma akşam yemeği hazırlamak geldi. Hemen mutfağa koştum, buzdolabını açtım ve pek bir şey olmadığını gördüm. İşte bu! Shopping Time!!! Hemen çantamı aldım ve yakınlardaki bir markete gittim. Uzun zamandır yiyecek alışverişi yapmıyordum. Yeni çikolatalar gelmiş! Bir iki tane attım alışveriş sepetine, bir paket çubuk makarna, orta boy salça, kasap reyonundan çok az kıyma -et fiyatları malum- ve son olarak içecek reyonundan kola aldım. Biraz daha oyalandım ve atıştırmalık bir şeyler daha attım sepete, ardından alışveriş turumuzu da böylece tamamlamış olduk. Aldıklarım fazla olmadığı için kollarım fazla yorulmamıştı eve geldiğimde. Hemen soslu makarnayı yapmaya başladım, biraz vakit harcamak iyi gelecekti. Bu süre zarfında aklıma ne Çağrı geldi ne de bir başkası. Hayat size bazen öylesine bir yük verir ki altında ezilip yok olacağınızı zannedersiniz bazen de sadece yemek yaparak bile hayatın vermiş olduğu o ağır yükleri bir süreliğine de olsa unutursunuz, işte hayatın bu yönünü seviyorum ben! Hani çok karmaşık gibi görünen soruların basit çözümleri olur ya, onun gibi.

Yemeğim hazırdı, saat beşe gelmişti bile. Telefonum masanın üzerindeydi ve aklıma gelen tek şey Çağrı'yı aramaktı. Ama yapmadım, istemedim. Aklıma Bade geldi, telefonumu elime aldım ve rehberden ismini bulup aradım.

''Alo?''

''Nasılsın, neredesin ve ne yapıyorsun?''

''İyiyim, ımmm ailemle piknikteyim ve tek başıma oturuyorum.''

''Hava güneşli, pikniğiniz eğlenceli geçiyordur.''

''Eh işte, senden ne haber?''

''İyi işte, babama akşam yemeği hazırladım. Biraz kafa dağıttım, sonra da seni arayayım dedim.''

''Canım ya, sen okulda yalnız kaldın tabi, İlke'yle takıl biraz.''

''İlke'yle mi, tamam onu belki biraz affetmiş olabilirim ama başından beri onunla auramızın uyuşmadığının herkes farkındadır herhalde. Genetik midir, nedir anlamadım.''

Telefonda arkadan gelen bir ses ''Haydi Bade, gelsene. Ben gelirsem fena olur.'' Dediğini duydum. Bu sesin yabancısı değildim. Aklıma gelen ilk isimse ''Çağrı'' oldu. Çağrı'nın sesini günlerdir duymamıştım ve bu şekilde duymayı hiç beklemiyordum.

PAHALI  MUTLULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin