Bazı insanlar yağmuru hisseder, diğerleri ise sadece ıslanır.
Bob Marley
Sabah fırından yeni çıkan poğaçaların kokusu neredeyse tüm evi etkisi altına alacak cinstendi. Hava çok güzel olduğu için sabah Armenleri de davet edip hep beraber bahçede kahvaltı ettik. Dedem, Armen'in babası ve annesi ile birlikte şirkete geçtiler. Armen' de Kaan'ı arayıp bize gelmesini söyledi.
''Batman'i izleyelim diyorum sana!''
''Spider Man izleyelim!'' Kaan ve Armen bir türlü film izlemek konusunda ortak hareket edemiyorlardı.
''Sıkıldım sizin şu çocukça hareketlerinizden, ben alışverişe gidiyorum.'' Deyip çıktı Sara evden ve ben yine ateş hattındaydım.
''Arin seçsin o zaman.''
''Kabul.''
''Spider Man mi, Batman mi?''
''Ne fark eder?''
''Mızıkçılık yapmasana Arin, seç işte birini!''
''Kaan, ne bileyim ben? Açın işte birini de izleyelim artık!''
''Karar verseydik sana sormazdık herhalde.'' Armen'in bu cevabına gözlerimi devirerek yanıt verdim.
''Ne fark ediyor anlamadım, ikisi de kahraman değil mi bunların?''
''Ah siz kızlar, daha Batman'le Spider Man'in arasındaki farkı bile anlayamıyorsunuz.'' Diye iç çekti Kaan.
''Bunun kız olmakla ne alakası var Kaan?''
''Çünkü sizin için önemli olan zor zamanınızda sizi kurtarması o kadar. Kısacası birinin sizin gözünüzde kahraman olması için yakışıklı olması ve en az bir güzel kızın hayatını kurtarması yeterli.''
'' Kadınlar trafiğe çıkmasın gibi bir şey bu o zaman. Aynı kafa işte!''
''Sinemaya gidelim o zaman.'' Armen resmen beni ipten almıştı.
''İyi fikirmiş dostum.''
Sinemaya ulaştığımızda şimdi de film seçmek için küçük bir tartışmaya girdik.
''Terminatör varmış.'' İlk film açılışını Kaan yapmıştı.
''Jurassic World' de varmış Kaan.'' Bir posta da burada çekişmeye girdiler, bende diğer filmlere bakıyordum.
''Arin, sakın bana Ölümsüz Aşk'a baktığını söyleme!'' Diye uyarıda bulundu Kaan.
''Bakmıyorum ben bir yere!''
''Madem ikimiz anlaşamıyoruz o zaman Arin'in istediği filmi izleyelim.'' Diye diğer bir iyi fikirde bulundu Armen.
''Nasıl yani romantik film mi izleyelim diyorsun Armen? Hanım köylü olmuşsun ya oğlum sen!'' diye o kadar insanın arasında kahkahayı kopardı Kaan. Armen daha fazla katlanamadı ve biletleri aldı.
Kaan film başlayana kadar hiç susmadı ve Armen'le dalga geçti. Armen elinde tuttuğu iki mısırdan birini Kaan'a verdi, diğerini ise elinde tuttu ve bir şeyler söylemek için kulağıma yaklaştı.
''Biz beraber yiyeceğiz.'' Hafifçe yutkundum ve mısırdan bir avuç alıp filmi izlemeye koyuldum.
Film bittiğinde rahat bir nefes aldım, Armen filmden çok beni izliyordu çünkü. Bana bu şekilde davranmasından rahatsız oluyordum ama hata benimdi, ipleri elimden kaçırmıştım ve Armen'in bana bu şekilde davranmasının önünü alamıyordum. Kaan'sa elindeki mısırlara pek dokunmamış pür dikkat filmi izlemişti. Üstelik romantik film diye dalga geçmişti bizimle.
''Bakıyorum da pek bir beğenmiş gibisin filmi, mısırlarına pek dokunmamışsın filmi izlemekten.''
''Ben filmi değil Blake'i izliyordum bir kere!'' diye çıkıştı Kaan bana.
''Blake'i mi, Bade'yi mi?'' Armen'in bu sorusuyla hemen kafamı çevirdim ve Bade'nin ön sıralarda tek başına oturduğunu gördüm. Ayağı kalktı ve dışarı çıkmak için çantasını alıp merdivenleri çıkmaya başladı, biz ise arka sıralarda kapıya yakın bir yerdeydik. Bizi görmesi an meselesiydi ama görmedi ve çıkıp gitti salondan. Mutsuz görünüyordu, biraz da ağlamış gibiydi. Bu kadar çok mu seviyordu yani? Onun için ne kadar üzülsem de bana yaptıklarını, söylediklerini bir türlü aklımdan çıkaramıyordum. Bu işim bu şekilde sonuçlanacağı en başından belliydi aslında.
Sinema çıkışı hep beraber Kaanlara gitmeye karar verdik. Fakat kapıyı açar açmaz bizi çok şaşırtacak bir sürprizle karşılaştık. Çağrı oturma odasında uzanmış yarışma programı izliyordu, televizyona iyice yaklaştığımızda programın aslında izdivaç programı olduğunu gördük.
''Madem evlenmek istiyorsun niye yüzüğü attın?'' Armen, Çağrı'nın elinde tuttuğu baharatlı Lay's paketinden bir avuç cips alıp yanına oturdu Çağrı'nın.
''Ben atmadım, o attı.'' Diye cevapladı Armen'in sorusunu Çağrı.
''Kayılın kankalar, yer açın abinize bakayım.'' Kaan zor bela kendine yer açtı Armen ve Çağrı'nın ortalarında.
''Abinize mi? Sen bizden küçük değil misin koçum?''
Bense hala ayakta olduğumu tüm gözler bana çevrilince fark ettim.
''Öğretmen tek ayak cezası mı verdi?'' Anlaşılan Çağrı hiçbir şey olmamış gibi davranma kararı almış. Tekli koltuğa oturdum ve elimdeki çantayı koltuğun yanında boş bir yere bıraktım.
''Yuh, yetmiş yaşındaki dede yirmilik kıza talip oldu be!'' diye tepki gösterdi Kaan.
''Dede ağzının tadını biliyormuş demek.''
''Armen, bir sus kanka. Allah aşkına!''
''Cipsleri bitirdiniz be!'' Çağrı elindeki dibine kadar boşaltılmış cips paketini masaya attı.
''Ben sıkıldım.'' Bu saçma programı izlemekten cidden bıkmıştım.
''Nasıl eğlendirelim istersin seni?'' Çağrı resmen bana karşı içinde biriktirdiği öfkeyi kusuyordu. Bu durumun başka bir açıklaması olamazdı.
''Bahçeye çıkalım o zaman.'' Kaan'ın teklifine ilk ben uydum ve ortasında büyük bir havuzu olan bahçeye çıktım. Diğerleri de bir süre sonra arkamdan geldiler mayolarını giymiş bir şekilde ve hep beraber koşarak suya atladılar. Tabi beni de ıslatmayı ihmal etmediler. Neredeyse sırılsıklam olana kadar ıslattılar beni. Daha fazla ıslanmayayım diye geri içeri girip banyoya gittim. Havluyu alıp önce üstümü kurulamaya başladım. Bacaklarımı ve kollarımı kurulamıştım, sıra saçıma geldiğinde aniden kapı açılmasıyla irkildim. Çağrı'da havlu için gelmişti anlaşılan, elimdeki havluyu aldı ve kafamı sarıp saçımı kurutmaya başladı.
''Ne yapıyorsun?'' deyip elinden havluyu kurtarmaya çalıştım.
''Senin işini bitirip kendi işim için kullanacağım.''
''Ne işi?''
''Anlarsın ya...'' bu cevabıyla gözlerim yuvalarından çıkacakmış gibi oldu, işin aslı ne demeye çalıştığını da tam olarak anlamış değildim.
''Terbiyesiz!''
''Ne var ya, senin saçını kuruttuğun havluyla...''
''Ne, ne yapacakmışsın?''
''Saçımı kurutamaz mıyım?'' deyip havluyu kendi başına sardı ve çıktı.
4
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAHALI MUTLULUK
Teen FictionArin'in tesadüfen açtığı kapı onu bilinmeyen bir geleceğe sürükleyecek.