BÖLÜM 8:ÖYLE BİR KURAL MI VAR?

233 13 5
                                    

Multi de Armen var. Bölümü  ile okuyun Imagine- Radioactive ile okuyunuz...

 ‘’Surp Takavor Ermeni Kilisesi.’’ Dedim kısık bir sesle.

‘’İstersen girmeyebilirsin, seni zorlamıyorum.’’ Dedi şirin bir şekilde, ne de masum görünüyor. Sanki annesi en nefret ettiği yemeği yapmışta insafa gelsin diye masum bakış atan çocuk gibi.

‘’Saçmalama Armen, o kadar yoldan geldik. Girmeyeceksem gelmemin ne anlamı var, içeride adam mı doğruyorlar?’’ dedim sakin bir kızgınlıkla.

‘’Tamam tamam. Sana da bir şey demeye gelmiyor atarlı ergen seni!’’ dedi alayla. Parmaklarıyla iki yanağımı sıkmaya yeltenince ellerine vurmam bile onu durduramadı, bir süre yanağım elbise misali mandallar tarafından sıkıldı.

‘’Şu yanağımı bıraksan da içeri girsek artık. Bu hallerin içeride adam öldürme kanımı güçlendiriyor da.’’ Dedim korkutucu bir sesle.

‘’Girelim bakalım. İçeride adam mı kesiyorlar yoksa işkence mi ediyorlar bir görelim.’’ Dedi ajan kılığına bürünerek.

‘’Haklısın, daha fazla ayakta dikilmek istemiyorum.’’ Dedim bıkkın yüz ifademle.

Önden Armen, arkasından da ben girdim içeri. Girdiğim andan itibaren kendimi farklı bir gezegende hissediyor gibiydim. Çok büyüleyici dizayn edilmişti her yer. Birden orta yaşlarda bir adamın bize doğru geldiğini gördüm. Armen surat ifademi merak etmiş olacak ki uzun süre yüzümü inceledi.

‘’Nefes al Arin, rahatla biraz. Korktun mu yoksa, adam kesiyorlar mıymış bari?’’ dedi beni alaya alarak.

‘’Senin dilini kesmeleri için anlaşabilirim aslında.’’ Dedim düşünceli bir tavırla.

Ardından biraz etrafı gezdik, içeride bir oda sıralarla doluydu. Kendimi okuldaymışım gibi hissettirdiği için orada fazla dolanmayıp diğer yerleri keşfetmeye başladım. Aniden çalan telefonum yüzünden tüm dikkatleri de üzerime çekmeyi başarmış olmuştum. Daha fazla rahatsızlık vermemesi için Armen’e kaş göz işareti yapıp kapının olduğu tarafa gidip telefonu açtım.

‘’Hangi cehennemdesin sen, nasıl haber vermeden gidersin, insan bir arar haber verir-‘’

‘’Sana da merhaba, iyiyim sağol, sen nasılsın?’’ dedim sakin bir edayla.

‘’Ne saçmalıyorsun sen ya?’’ dedi Çağrı.

‘’Asıl sen ne saçmalıyorsun? Armen’le Kadıköy’deyiz, ayrıca Kaan’a haber verdim bir kere. Ne celalleniyorsun?’’ dedim, sesim sonlara doğru yükseldiğini fark edince daha alçak sesle konuşmaya başladım.

‘’Dışarı çık!’’ dedi hiddetle.

‘’Zaten dışarıdayım.’’ Dedim ben de.

‘’Öyle değil, tamamen çık şuradan! Hadi!’’ dedi daha sakin olmaya çalışarak.

Ne dediğini pek anlamadığım için yavaş adımlarla büyük siyah kapının dışına çıktım ve Çağrı’nın kapının önünde dikildiğini gördüm.

‘’Sonunda.’’ Dedi alayla.

‘’Ne oluyor? Niye geldin? Din değiştirmeye mi karar verdin yoksa, yalnız bunun için beni değil Armen’i aramalıydın.

‘’Sen bu yüzden geldin yani.’’ Dedi alaycı tavrını korumakta kararlıydı anlaşılan.

‘’Hayır tabiî ki, sadece nasıl bir yer olduğunu merak ettim.’’ Dedim öfkeli bakış atarak.

PAHALI  MUTLULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin