Multide Kaan Salman var. Bölümü Arctic Monkeys Knee Socks ile okuyunuz.......
Sabahki telaşeden sonra yine otobüs durağında otobüs bekledim ve bu sefer tam zamanında geldi, neyseki dünkü kadar trafikte yoktu. Kulaklığımı kulaklarıma yerleştirdim ve Arctic Monkey Arabella dinlemeye başladım. Bu müziği seviyordum, sesini biraz daha açıp dinlemeye devam ettim. Yaklaşık on beş- yirmi dakika sonra beklediğim durakta indim. Biraz yürüdükten sonra okulun kapısından içeri girdim. Girmemle tüm dikkatlerin üzerimde olduğunu hissetmem bir oldu. Özellikle de kızlar bana bakıp ardından dedikodu kazanı döndürüyorlardı. Benim hakkımda ne öğrenmişlerdi Allah bilir, yani eğer burslu olduğumu öğrendilerse ve benimle arkadaşlık etmek istemiyorlarsa çokta sorun etmezdim, daha önce de pek arkadaşım yoktu zaten. Fısırdaşmalar hala devam ediyordu, anlamadım ki ilk defa mı burslu öğrenci görüyorlar hayatlarında?
‘’Günaydın Arin, erken geldiğin iyi olmuş gel benimle canım.’’ Dedi Bade ve onu takip etmeye başladım, gizli odamıza gidiyorduk. Ne konuşacaktık acaba? Umarım bu dedikoduları açıklayacak cevabı onlar biliyorlardır. Bade önden girdi odaya, ben de arkasından. Bizi ilk fark eden Kaan olmuştu, yerinden kalktı ve bize doğru hızlı bir adım attı.
‘’Günaydın çilekli sakızlarım, nasılsınız bakayım?’’
‘’Çilekli sakız… Anlıyorum.’’ Dedi Bade.
‘’Çilekli sakız mı, o da nereden çıktı?’’ dedim gülümseyerek.
‘’Gelirken çilekli sakız aldım da onlarda sizin gibi çok tatlılardı, o bakımdan yani.’’
Armen’in bakışlarını üzerimde olduğunu hissettim ve o yöne dönmekten kaçındım.
‘’Günaydın Başkan.’’ Dedi Armen.
‘’Sana da günaydın baterist.’’ Dedim.
‘’Birbirinize iyi dilekleriniz bittiyse oturabilir misiniz artık, zamanımız kısıtlı.’’ Çağrı’nın bu sözleri üzerine kendimize birer sandalye kapıp oturduk ve Çağrı’nın söze başlamasını bekledik.
‘’Bugün toplanmamızın amacı sensin Arin, seni tanımak ve kendimizi sana tanıtmak…’’
‘’Nereden başlayayım?’’ dedim kararsız bir yüz ifadesiyle.
‘’Mesela… Annen, babam ne iş yapar? Nereden geldin vs vs…’’ dedi Armen, sanırım beni en çok o merak ediyordu.
‘’Babam dedektif.’’ Diye başladım söze.
‘’Vay be çok havalı!’’ dedi Kaan etkilendiğini belli ederek.
‘’Annem beni doğururken ölmüş, bu yüzden onu hiç görmedim ama babam ona çok benzediğimi söylüyor. Benimle konuşurken annemle konuşuyormuş gibi hissediyormuş kendisini. Bu okula burslu geldim bir devlet lisesinden. Özellikle uğraştığım bir alan yok. Pek bir değeri yok ama çok iyi saklambaç oynarım, en sevdiğim oyun.’’ Dedim ve kendim hakkımdaki sözlerimi bitirdim.
‘’Annen için üzüldüm, dediğin gibi saklambacı iyi oynuyor olmanın pek bir önemi yok.’’ dedi tüm gıcıklığıyla Çağrı, ergen işte ne olacak!
‘’Sana göre yok, vallaha ben benim minik kuzenlerden nasıl kaçarım bilemiyorum, sen bana yardım edersin değil mi kanka? Senin baban dedektif, bir, iki taktik versen yeter bana!’’ Kaan’ın bu halini, yemeğini yemeden önce çikolata yemek isteyen bunun için annesine yalvaran küçük çocuklara benzettim.
‘’Veririm kanka, sen hiç merak etme.’’ Dedim ve otuz iki diş sırıtmamı gönderdim ona. O da aynı hareketi yaptı.
‘’Senin bize sormak istediğin bir sorun var mı?’’ bende merak ediyordum bizimki ne zaman varlığını hissettirecek diye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAHALI MUTLULUK
Ficção AdolescenteArin'in tesadüfen açtığı kapı onu bilinmeyen bir geleceğe sürükleyecek.