Bir kaç gündür kasıklarımda sebebini bilmediği bir ağrı vardı ve uyutmuyordu.
Babasınada , söyleyip onu endişe içinde bırakmak istememişti.
Yaz günü ustümüs olabilirmiydi?
Babası şimdi başlardı..
"Ayağına çorabini giy,saçların çok uzun omuzlarin ıslak kaliyor,kurutmadan yatıp üşütup hasta oluyorsun.Babasının ondan başka kimsesi olmadığından üstüne titriyor, evham yapiyor ve herşeyi abartiyordu.
Üzerinde bugünlerde büyük bir, halsizlik ve yorgunluk vardı, cani hiç birşey yapmak ismetiyordu .
Vücudu değişime,uğradığı gibi dugularida, son zamandalarda hashaslasmis sebepsizce ağlamak istiyordu.Icinde adını koyamadığı kocaman bir boşluk hissi vardı. yeri hiç bir zaman dolmayacak turden.
Hayatta bazı durumlar vardır,
Yapmak istemezsin ama kimse sana bunu yapmak istiyormusun diye sormaz..
Bazı şeyler zorunlu tutulurdu.
Cemileyi ayakta tutanda bu mecburiyet ve zorunluktu.Yattığı yerden doğruldu, madem uyku uyuyamiyordu, kalkıp bir işe yaramali
en azından babasına yiyecek birşeyler hazirlamaliydi.Yaşı küçük olmasına rağmen asla şımarık bir kız çocuğu olmamıştı.
Nazını çekecek sadece babası vardı, onunda omuzlarındaki yükün
Ağırlığıni bildiğinden olsa gerek erken büyümüş ve sorumluluk almıştı.Annesini hiç taniyamamisti , benliğinde annesiyle geçirdiği hicbir anı, görüntü yoktu, ama babasından dinledikleriyle hiç görmediği annesini çok seviyordu.
Babasının bazı geceler cebinden çıkartıp uzun, uzun ,bakıp içli içli, ağladığı
kendisinden bahsettiği siyah,beyaz, olan bir resimden tanıyordu annesini.Annesinin simsiyah saçları ,insanı içine çeken kömür karası gözleri,upuzun kiprikleri vardı
Aynadaki kendi yansımasına bakıyor annesinin kendisinden çok daha güzel olduğuna kanaat getiriyordu.Babasi herzaman onu severken..
"Sen benim Cennet'imin ,bana geride bıraktığı emaneti, kınalı kekliğim güzel kızımsin diye severdi..
Annesi oleli yıllar olmuş babasınin dilinden annesine dair dökülen tek bir kötü söz tek bir sitem duymamısti.
Bazen merak etmiyor değildi evleneceği kişide böyle büyük bir aşk ile severmiydi kendisini..Çocukluğunun en çok sevdiği masaliydi annesi ile babasının sevdasını dinlemek .
Çoğu zaman canı sıkılınca babasına anlattirir, saatlerce can kulağı ile dinlerdi."Anen karşıma bir çıktı onun güzelliğini görünce elektirkte kalmış gibi carpildim, sanki nutkum tutulmuştu.
Konuşmak istiyorum birşeyler soracağım, dilim tutuldu başladım kekelemeye iki çift lafi bir araya getirip konuşamadım, "
Benim halime bakıp kısık sesle arkadaşına seslendi..
"Yazık !! gencecik delikanlı yakisiklida derdini bile anlatamiyor gariban.
Aceba kulağı duyyormu?,ahrazlarin kulağıda duymaz derler üzüldüm Vallahi oğlana"Bu fırsatı kaçıramazdım kız benim hakkımda konuşmuş bana cevap hakkı doğmuştu.
En azından muhabbet açacak bir konu bulmuştum .Buraların yabancisiydi daha önce hiç görmemiştim ,tanışıp ismini ogrenmeliydim.Acele etmeliydim kizlar yürüyerek arayı açmaya başlamıştı.
"Bütün cesaretimi toplayip seslendim!!"Hele bir şey soracağım az bekleyin.."
Sesim heyecandan titremis bu sefer
takılmadan konuşa bilmistim.
Kurduğum cümlede bir meymanat yoktu orası başka.İki kızda şaşırmış olacak yerlerinde durdular ,yanlarına koşar adım bir çırpıda varıp..
"Asıl senin ismini oğrenemeden buradan gidersen ben çok üzülürüm kendime."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cemile
General FictionKucağındaki kirki çıkmamış çocuğu beşiğine yatırdı . Kocası açık, açık eski sevdiğini kuma olarak üzerine getireceğini ima ediyordu.. Birde utanmadan helallik istiyor.. Hakkını" hellal et Cemil'e ben onu yarın alıp getireceğim.. Hangi kadın h...