Yusuf aklini meşgul eden düşüncelerle eve geldi kapiyi kızının açması için tiklatti.Tuhaf olan şey içerden hiçbir şekilde ses gelmiyordu.
Bir iki defa tekrar kapıya vurdu
İsmini seslendi "Cemile"
Cama bir iki defa sert bir şekilde vurdu.
Arkadaşından gelmedi diye düşünse
kilit kapının dışında vurulmuş olurdu oysa kapı içerden kilitlenmişti.Meraklanmis birazda endiselenmisti.
İçeriyi daha iyi görebilmek için cama iyice yaklaştı. Cama gerilmiş bezin arasından kızının minderin üzerine uyuduğunu görünce birazda olsa ferahlamis, rahat bir nefes almıştı."(Medyadaki 'müziği açabilirsiniz )
Bahçenin kenarındaki kayaya çöktü cebinden çıkarttığı bir dal tütünü dudaklarına götürüp derin bir nefes çekti.
Hüzün çökmüştü üzerine geçmişin acıları bir, bir gözünde canlandı .
Bugünlere hiç kolay gelmemiş imtihanların en agiri sinanmisti.Karısı ile uzunca bir süre çocuk beklemisler olmamıştı.
Umutlarını kesip herşey kader ,kısmet dedikleri birgün Rabbim yüzlerini güldürdümus iki göz damı onlara cennete çevirmişti.Karisi gebe kaldığını söylediğinde hissettiği mutluluğu ,sevinci şimdi bile hissedebiliyordu.
Günlerce hayal kurmuşlar,kime daha çok benzeyecek , oglan,kizmi olacak diye ne çok iddiaya girmişlerdi..
Allah'tan hep bir kız evlat istemisti.
Karısını yerinden, yurdundan ana kucağından, babaocagindan,ayırmış yolunu, gurbette düşürmüştü.
Ne kadar mutlu olsa da bazen karısının gözlerindeki o yanlizligi gorebiliyordu.
Kız evlat anaya, yakın olur can yoldaşı olurdu.Onunla girer çıkar yanlizligini bir nebze unutabilirdi.Zehra ise hep bir oğlan çocuğu dilemişti Mevladan.
"Yusuf'um" senin gibi yiğit ,gönlü güzel merhametli bir oğlumuz olsa sana arka çıkar, yardim eder bu yaban ellerde güç kuvvet olur .
İkiside en sonunda sağlıklı olsunda ne olursa olsun der iddiayı bitirirlerdi.Dileği kabul olmuş Allah onlara nur topu gibi bir kız evlat nasip etmişti.
Tam iki sene boyunca onlardan mutlusu yoktu taki o illet karsini bulup vucudunu sarana kadar.
Karısı gün geçtikçe zayıflıyor güçten, kuvvetden düşüyordu .
İlk başlarda çok önemli gibi gelmese de zamanla yataktan, çıkamaz olmuş kömür karası saçları , kaş, kiprigi dökülmüştü.
Ne çok ağlamıştı" bu" halimle beni artik sevmezsin diye.
Bilmiyordu ki karısına şifa olacağını bilse kendi canını ortaya koyardı.Elde avucta olamayınca öyle büyük tabiplere goturemedi.
Konu ,komşunun aralarında toplayıp verdiği parayla kasabadaki doktora götürmüştü.
Doktor bu illetten kurtuluşunun olmadığını söyleyince dünyası başına yıkılmış, olduğu yere çöküp, ağlamaktan başka birşey elinden gelmemişti .Kendisi ne kadar korkak, ürkek ise karısı bir okadar metanetli ,korkusuz.
"Ağlama "
Eğer sen bu kadar güçsüz olursan ben arkadaki sabiyi kime guveniyim ?kalbim ferah gözlerimi kapatmak istiyorum.
"Bana "bak ben ağlıyormuyum?"Yusuf'um" hadi ben değilde sen bu amansız hastalığa yakalansan biz ne eder nere gideriz?
"Rabbime" şükürler olsun bana bu acıyı senin yokluğunu göstermedi.İsterdim ki yavrumu ellerimle büyütüp gelin edeyim görünen o nasip olmayacak.
Benim gözüm, açık gitmeyecek kızımın büyüdüğünü, goremiyecegim ama emin ellerde olduğunu herzaman bileceğim.
"Kızım" sana emanet diyerek son nefesini vermişti.Gozlerinin pinarlarinda birikip süzülen yaşı kendi elleriyle kurulmamış, dünyadan hiçbir muraz almadan açık giden gözlerini kapatmıştı sevdiğinin.
Emanetine bunca zaman gözü gibi bakmış, korumuş, kollamisti. Bundan sonrada canını verirde kızına birşey olmasına asla izin vermezdi.
Gözleri ağlamaklı oldu nedenini bilmediği halde duygusallasmis içini bir hüzün kaplamıştı.
Dudaklarının arasından bir küfür peyda oldu hep şerefsiz Hasan'ın yuzundendi aklını karıştırıp, kafasını bulandirmisti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cemile
General FictionKucağındaki kirki çıkmamış çocuğu beşiğine yatırdı . Kocası açık, açık eski sevdiğini kuma olarak üzerine getireceğini ima ediyordu.. Birde utanmadan helallik istiyor.. Hakkını" hellal et Cemil'e ben onu yarın alıp getireceğim.. Hangi kadın h...