Gözümü açtığımda ilk gördüğüm beyaz tavandı, tavandan siyah şeritler geçiyordu. O siyah şeritler hayatımın üzerine çizilmiş kesiklere benziyordu. Kesiklerden kan akıyordu ve o kanı durduran bir yara bandı yoktu. Hiç olmamıştı. Ben yaralarımı kendim sarmıştım. Başkasından bir beklentim de yoktu, olmamış ve olmayacaktı. Kendi ayaklarımın üstünde durmak için çabalıyordum.
Ve ben ayağa kalktığımda bir daha hiç kimse diz çöktüremeyecekti.Başımı çevirip perdenin arasından süzen ışığı inceledim. Işığın üzerinde gezinen toz taneleri dönüp duruyordu. O toz tanelerinin nasıl çırpındığını çıplak gözle görmeniz yetmez ruhunuzda da hissetmeniz gerekirdi.
Bakışlarım pencereye çevrildiğinde dışarıyı izlemeye başladım.
Güneşli bir hava vardı. Odanın içi loş olsa da gözlerimi yakıyordu. Işık fazla olduğundan değildi, çok yorulmuştum. Dün uyguladıkları şiddet canımı fazlasıyla yakmıştı. Tüm acı vücudumda dolaşıp uyumamı engelliyordu."Günaydın."
Sesin olduğu tarafa doğru dönüp Asaf'a baktım. "Kaburganda kırık var 2 tane yüzünde ve vücudunda morluklar var doktor birkaç jel verdi onları süreceksin."
"Teşekkür ederim ama konuşmamız gerek."
"Konuşalım."
Demesiyle gözlerimi gözlerine dikip "Seni sevmiyorum ve istemiyorum muhtemelen sende beni sevmiyorsun. İntikam almak istiyorum ve sende bana yardım edeceksin."
"Benim çıkarım ne olacak? Neden yardım edeyim sana?"
"Mecbursun başıma ne geldiyse senin yüzünden sırf istemiyorum dedim diye."
"Senin babanın karaktersiz bir şerefsiz olması benim suçum mu?"
"Tavırlarından masayı sevmediğin onlardan alınacak bir intikamın olduğu anlaşılıyor yardım et intikam alalım."
"Kabul intikam alacağız ama gerektiğin de sende bana yardım edeceksin."
Hiç düşünmeden "kabul" dedim.
Umarım düşünmeden söylediğim bu kelimeden daha sonra pişman olmazdım."Şimdi öncelikle seni iyileştirmemiz lazım müstakbel nişanlım."
Oyununa oyunla karşılık verdim. "İyi iyileştirin beni müstakbel nişanlım." Cümlem bitince ikimiz de kahkaha atmaya başladık.
"Eşyalarını buraya getirtiyorum eve alışmaya bak."
Asaf'a ters ters bakıp "Bu kadar çabuk mu?"
"Evet kaybettiğimiz her saniye aleyhimize."
"Eşyalarım var evde"
"Anlamadın galiba almaya gittiler getirecekler."
"Özel eşyalarım da var onların bulamayacağı yerler de benim de gitmem lazım." Diyerek ayaklandım ve doğruldum canımın acısıyla yüzümü buruşturmuştum.
"Söyle yerini getirsinler."
"Benim gitmem lazım ya"
"Tamam o zaman hadi gidiyoruz."
Evden çıkıp arabaya bindiğimizden beri ikimiz de konuşmamıştık ama ben aklımda dönen sorulara daha fazla dayanamadım ve konuşmaya başladım.
"Sen neden intikam almak istiyorsun? Masa sana ne yaptı?"
"Masa sana ne yaptıysa bana da onu yaptı."
"Benim masaya düşman olmamın sebeplerinden biri de kadınları bu kadar küçük görmeleri ve senin de bu sebepten intikam almak isteyeceğini sanmıyorum."
"Oradan bakınca insana mı benzemiyorum?"
Sorusuyla kaşlarım havaya kalktı konuşmaya devam etti
"Kadınların haklarını korumak için illa kadın mı olmam lazım bence insan olsam yeter. Zaten emin ol insan olan herkes bunu yapar, yapmayanlar da kendilerini insan zanneder."
![](https://img.wattpad.com/cover/316662645-288-k378163.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Doğrularım Senin Günahların(DÜZENLENİYOR)
Teen FictionKitap düzenlenme aşamasındadır. Wattpad açılana kadar düzenlenecektir. Ana konu ve karakterler aynı kalacak ama hikayenin akışı değişecektir.