YIKILAN DUVARLAR

167 6 0
                                    

Düşünmek elmayı çürüten kurt misali insanın aklını çürütür. Sadece aklını da değil, duygularını ve ruhunu da çürütüyor. Düşünmek bazen bir ilaç bazen de öldürücü bir zehir olabiliyor. Bu düşündüğümüz, düşünmeye mecbur olduğumuz şeylere bağlıdır. Bazıları yazın gideceği tatili planlar, onu düşünür. Bazıları ise nasıl nefes almaya devam edeceklerini düşünür.

Bazıları ise düşünür düşünür ama yine de bir çözüm yolu bulamazdı, tıpkı benim şimdiki halim gibi. Ne yapsam? Nasıl yapsam da daha doğru olsa? Düşünmekten delirmek üzereydim. Bir şey düşünmemeye çalışırken bile bir şey düşünüyordum. Ama Asaf'ın yaptığı şeye her ne kadar sinirlenmiş olsam bile işe yaramıştı. O kadar şeyin ortasında kendimi biraz daha iyi hissediyordum. Artık kendimi suçlamayı da bırakmıştım. Yöntemi yanlış olsa bile sonucunda işe yaramıştı. Derin bir nefes alarak önümdeki yatağın üzerinde duran iki  kutuya baktım. Bana kıyafet göndereceğini biliyordum ama ikinci kutu ne içindi? ilk kutuyu açtığımda üstündeki beyaz bir kartta 'Minel Lena Aksoy' yazıyordu. Diğer kutuyu açtığımda kartta Ilgın'ın adını görmeyi beklemiyordum. Bu da 'Diğer torunumun bana sadece bir telefonla haber vererek nişanlandığı nişanlısına Ilgın Şen.' Karahan Bey iğneleyici laflarını da unutmamış not olarak eklemişti.

Kapı çalındığında gelen kişiyi tahmin etmek zor değildi. Muhtemelen Ilgın kıyafeti almak için gelmişti. Kapı açıldığında yanılmamıştım. Ilgın'a ait olan kutuyu ona doğru uzattığımda o da kutuyu almak için elini uzatmıştı. Parmağındaki yüzük dikkatimi çekmişti. Bu Acar'ın verdiği yüzüktü. Aramızda sözsüz sadece gözlerimizle gerçekleşen bir konuşma geçtiğinde Ilgın odadan çıkmış beni hazırlanmam için odada bırakmıştı.

Kutunun içindeki elbiseyi alıp iki elimle yüzümün hizasına getirdiğimde elbiseyi incelemeye başladım. Siyah renkte, uzun kollu, v yakalı, bedenimi tam sarmayacak şekilde bol, ayak bileklerime kadar uzanan bir elbiseydi. Ek olarak ince siyah bir kemeri de vardı. Ilgın'ın kutusunu açtığımda çok inceleyemesem de benim elbisemle aynı olduğunu görmüştüm. Sadece rengi farklıydı, lacivertti. Elbiseyi üzerime giydikten sonra saçlarımı alttan topuz yaptım. Kendime şöyle bir baktıktan sonra odadan çıktım.

Soğuk vücudumu etkisi altına almıştı arabadan inip toplantının yapılacağı binaya geldiğimizde Asaf asansöre bindiğinde aynaya parmağını okutmuş ve asansör harekete başlamıştı. Asansör durduğunda inmiş ve Kuzey ve İzgi'nin gelmesini beklemiştik. Asansör bir kez daha açıldığında karşımıza Kuzey ve İzgi'yi beklerken Karahan Aksoy'u görmeyi beklemiyorduk. Karahan Bey önümüzden geçerken beni ve Ilgın'ı süzüp beğeniyle başını sallamıştı. Karahan Bey merdivenlerden üst kata yani toplantı salonuna çıkarken aranmayan tek kişiydi. Karahan Bey merdivenin başındaki adamlara bir şeyler demiş adamlarda karşılık olarak sadece başlarını sallamışlardı. Asansör bir kez daha açıldığında bu sefer Kuzey ve İzgi yanımıza gelmişlerdi. İzgi'nin üzerinde siyah renkte, boyunlu, göğüs ve sırt dekolteli, uzun kollu, dar bir mini elbise vardı. O elbisenin içinde adeta ışık saçıyordu.

Hep beraber yukarıya çıkarken korumalar Asaf ve Acar'ı aramayı es geçip Kuzey'in üstünü aramışlardı. Adamlar İzgi'ye yaklaştıklarında Asaf, İzgi ve bize yol vererek bizim üstümüzün aranmasını engellemişti. Yukarıya çıkıp kapının önüne geldiğimizde derin bir nefes almıştım. Asaf elimi tuttuğunda sakince aldığım nefesi geri vermiştim. İçeriye girdiğimiz de Karahan Bey hariç herkes ayağa kalkmıştı. Babam ayakta nefretle bana bakıyordu. Asaf Karahan Bey'in sağ tarafındaki koltuğa oturduğunda bende onun yanındaki koltuğa oturdum. Babam ve Asaf'ın arasında kalmıştım.

Yanımda oturan babamın varlığı beni daha da geriyordu. Asaf bunu fark etti mi? Hissetti mi bilmiyorum ama bana yaklaşarak "Yer değiştirmemizi ister misin?" Diye sormuştu. Aslında şu an her ne kadar bunu istesem de herkesin oturacağı yer belliydi ve buna Karahan Aksoy karar veriyordu. Onun gözüne batmamak için "Gerek yok. Teşekkür ederim." Demiştim. Ama içimdeki çocuk babamın yanından kalkmamız için bana yalvarıyordu. Acar Karahan Bey'in solundaki koltuğa oturduğunda Ilgın' da onun yanına oturmuştu. İzgi için kalan tek bir boş yer vardı babamın yanındaki boş koltuk.

Benim Doğrularım Senin Günahların(DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin