İLK HAMLE

143 11 28
                                    

Eve geldiğimizde kendimi çok yorgun hissediyordum. Özellikle Asaf'a olan kızgınlığım bu yorgunluğumu daha da arttırıyordu. Benden sakladığı bir şeyler vardı ve anlatmaması beni sinir ediyordu.
Acar hiç yanımızda durmayarak odasına çıkmıştı. Odama gidip kendimi uykuya verme isteğiyle yukarı çıkacakken Asaf kolumdan tutup "Konuşalım." Demişti. Kolumu çekip, başımı sallamakla yetinerek koltuğa oturmuştum. Karşıma oturunca "Dinliyorum." Diye bir tepki vermiştim. Sinirliydim ve sinirli kalma konusunda da kararlıydım.

"Bize, bana yani kızgın olduğunun farkındayım ama bir şeyler netleşmeden sana anlatıp umutlandırmak istemiyorum."

"Asaf çocuk muyum ben? İstediğim bir şey olmayınca oturup ağlayacak mıyım? Hayâl kırıklığı mı yaşayacağım?"

"Evet." Asaf'ın sesi kısık ama net çıkmıştı. "Minel, insanlara hayâl kırıklığı yaşatmayı sevmem."

"Sanki biz bayılıyoruz Asaf. Merak ediyorum, soruyorum ama asla cevap alamıyorum ve bu beni sinir ediyor."

"Seni korumaya çalışıyorum."

"Benim korunmaya değil intikam almaya ihtiyacım var Asaf." Adına bilerek vurgu yapmıştım ama pek umursadığını sanmıyorum. Ellerimi önümde yumruk yaparak sakinleşmeye çalıştım.

"Sana eğer planı anlatırsam dahil olmak isteyeceksin. Ben senin planlara dahil olmanı istemiyorum."

Dedikleri üzerine sesim yükselmişti. "Biz canımız sıkıldı diye mi nişanlandık? Birbirimize olan aşkımızdan ölüp de mi nişanlandık? Madem beni planlarına dahil etmeyecektin biz niye evleniyoruz o zaman ?"

"Sen biraz daha rahat yaşa diye." Artık sinirden delirmek üzereydim

"Ya sende mi kadınım diye beni dahil etmiyorsun?" Asaf kaşlarını çatarak "Hayır tabii ki, nereden çıkarıyorsun bunu?"

"Ne o zaman Asaf? Sebep ne?" "Tehlikeli." Demesiyle koltuktan kalkıp ona doğru ilerledim

"Beni delirtmeye çalışıyorsan başardın." Kafasını yere eğmesiyle "bana bak, boşluğa konuşmuyorum!" diye bağırdım. O da ayağa kalktı

"Minel yeter!" Diye bağırdığında bir adım geri attım. Bu sefer kafasını eğen bendim.

"Ya bu gürültü ne? Neyi paylaşamıyorsunuz?" Ne zaman geldiğini fark etmediğim Acar'a doğru baktık.

"Sen karışma." Asafla aynı anda söylediğimiz cümleyle Acar omuz silkip yukarı çıktı.

"Al işte bak ne yaptın? Senin yüzünden kalbini kırdık."

Asaf sabır çekerek koltuğa oturdu. "Bunun suçlusu da benim zaten değil mi?" Sorduğu soruyla sinirle ona bakıp "bir de soruyor musun?" Diye cevap verdim ve konuşmaya devam ettim. "Bak sana başta teklif sunan bendim. Şimdi ne oldu? Ben plana dahil olmayacaksam neden buradayım ?"

Asaf derin bir iç çekip "senin sahada olmana gerek yok, beraber plan yaparız. Senin umuduna, inadına, zekâna ihtiyacım var. Görevlere gelmeden de bize yardım edebilirsin."

"Güzel dönüyorsun ama yemezler. Planı beraber yapacağız ve beraber oynayacağız." "Zarar görürsün." Demesiyle ona yakınlaştım

"Madem zarar görmeme bu kadar takıldın zarar görmememi sağlarsın. Bende gittiğiniz her yere geleceğim." Tam konuşacaktı ama "konu kapandı" diyerek onu susturdum ve daha fazla konuşmamak için odama çıktım.

Odaya çıkıp yatağıma oturduğumda zihnimdeki uğultularla baş etmek beni çok zorluyordu. Başım çok ağrıyordu ama ilaç içmek istemiyordum. Aklımdaki tüm düşünceler başımın duvarlarına bir bıçak gibi vuruyordu. Düşüncelerimi toparlayamıyordum. İki işaret parmağımı da şakaklarıma koydum ve biraz olsun rahatlayabilmek için ovuşturmaya başladım. Her şeyin ne kadar ani ve hızlı olduğunu sanırım yeni yeni anlıyordum. Doğru bir seçim mi yapmıştım bilmiyordum. Benden bir şeyler saklanmasından hoşlanmazdım. Kim severdi ki? Parmaklarımı gereğinden fazla bastırdığımı fark ettiğimde durdum. Yatağın içine girerek yorganı kafama kadar çektim ve uyumaya çalıştım.

Benim Doğrularım Senin Günahların(DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin