OYUNUN BAŞLANGICI

80 4 24
                                    

Hepimiz kahvaltı masasında otururken beklenen tepki Bulut'tan gelmişti. "Asaf sen bize kahvaltı yapalım anlatacağım dedin. Bekliyorum bekliyorum senin kahvaltın bitmiyor. Artık planı anlatsan da bizde kahvaltıyı bir kenara bırakıp hazırlık mı yapsak ?" Bulut merakla Asaf'a bakarken Asaf halâ ekmeğine bal sürme derdindeydi.

Kuzey sabır dilenir gibi gözlerini tavana dikmişti. Hepimiz Asaf'ın ekmeğini yemesini beklerken Asaf elindeki ballı ekmeği benim tabağıma bırakmıştı.

Herkesin gözü bize döndüğünde Asaf konuya giriş yapmıştı. "Yakın zamanda bir sevkiyat gerçekleştireceklerini biliyorduk tarihini net olarak öğrendik. Bu akşam Akif'in bir adamı gece kulübünde olacak. Adam zaten madde bağımlısı mutlaka kullanacaktır ve birilerine de kullandırtacak. Bizimde o adamı suç üstü yakalayıp konuşturmamız lazım. Onu konuşturup sevkiyatın detaylarını öğreneceğiz daha sonra da sevkiyat basılacak. Para akışı sağlanmayacak, para kayıpları olacağı için de güçleri azalacak.

Sevkiyatı biz mi basacaktık? Nasıl yapacaktık ? Ve biz yani Ilgın ve ben bunu niye daha yeni öğreniyoruz?

"Asaf -" Asaf benim cümle kurmama izin vermeden açıklama yapmaya başlamıştı "Biz geçen hafta Vural Bey'le iletişime geçmiştik. Haber vereceğini söylemişti ama ben pek umutlu değildim. Adam sözünde durdu. Biz Akif' in bu işi yaptığını biliyorduk ama adamları hakkında çok bir bilgimiz yoktu. Vural Bey bize bu konuda yardımcı oldu."

Konuyu anlamıştım. Anlamlandıramadığım şey masadan hatta büyük masadan birinin neden bize yardım ettiğiydi? Elinde bu kadar güç varken neden masanın yok olmasını istiyordu? Aklımda binlerce soru vardı ve ben artık hangisine cevap arayacağımı şaşırmıştım. Daha fazla düşünmek istemiyordum. Kafamda ki soruları bir kenara bırakıp Asaf'ın bana hazırladığı ekmeği elime alıp yemeğe başlamıştım.

"Ben diyorum ki Vural Bey'in telefonuna ulaşırsak bizim için daha iyi olur." Bulut'un cümlelerine Kuzey öfkeyle cevap vermişti "Sen ilk önce diğer telefonların güvenlik açıklarını bulup bir işimize yara da Vural Bey'in telefonuyla sonra uğraş."

Bulut' da fazlasıyla sinirlenmiş görünüyordu. "Ben en azından bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Sen sadece insanlara laf söyleyip duruyorsun. Senin de bir icraatını göremedik. Anca boş laf, oturduğun yerden konuşmak kolay." Bulut cümlesi bitince bir saniye bile durmadan masadan kalkıp evden çıkmıştı.

"Ben size kendinize gelin demedim mi? Birbirinizle değil düşmanlarımızla uğraşın. " Acar'ın söylediklerinden sonra Kuzey başını sallayarak yukarıya odasına çıkmıştı.

Bu ikisinin arasındaki sorunu çok merak ediyordum ama maalesef ikisiyle de bir yakınlığım olmadığı için soramıyordum. Ilgın ve Acar arada birbirlerine bakışıp tekrardan gözlerini tabaklarına indiriyorlardı. "Asaf planı akşam uygulayacağımıza göre biz sabahtan yokuz akşama kadar geliriz. Arayıp benim başımın etini yeme."

Asaf şaşırmış gibi Acar'a bakmıştı "Siz derken? Kaç kişisin sen?"

Acar gülmeye başladığında hem ağzına bir şeyler tıkmaya çalışıyordu hem de Asaf'a cevap veriyordu. "Ben ve Ilgın dışarı çıkacağız."

Ben büyük bir sevinçle onlara bakarken heyecanla Asaf'a dönmüştüm "Bak gördün mü? Ben sana demiştim." Asaf başta neyi kastettiğimi anlamasa da sonradan anlamış olmalıydı ki şu an bana beni kınar gibi bakıyordu. Ben ise onun bakışlarını gram umursamadan favori çiftime dönmüştüm.

"Nereye gideceksiniz ?" Sesimde ki mutluluk ve heyecan hepsini şaşırtmış olmalıydı ki hepsi aynı anda dönüp bana bakmıştı.

"Lunaparka gideceğiz, sizde gelmek ister misiniz?" Ilgın'ın teklifine Asaf muhtemelen hayır diyecekti ama ben kendimi tutamayarak "Evet. Bende çocukken gitmeyi çok istemiştim ama teyzem sadece bir kere götürmüştü." Demiş bulunmuştum. "Benim biraz işlerim var ama sen git onlarla. Size iyi eğlenceler diliyorum." Asaf'ın söyledikleriyle yüzüm asılmıştı. O gelmeyecek miydi? "Sen gelmeyecek misin?" İçimden geçen soruyu Ilgın sorduğu için ona minnettar bir şekilde gülümsemiştim.

Benim Doğrularım Senin Günahların(DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin