Gözlerimi açtığımda tanıdık koku ciğerlerime doldu. Yatakta doğrulmaya çalıştığımda belimde ki el buna izin vermedi. Başıma giren şiddetli ağrıyla yüzümü buruşturdum. Sağ tarafımda ki Asaf yatağın içinde hareketlenince uyanacağını anlamak zor olmadı. Gözlerimi kapattığım anda gözümün önünde dün gece belirmişti. Allah kahretsin ama, ben neler yapmıştım? Ben şimdi onun yüzüne nasıl bakacağım? En iyisi o uyanmadan odadan çıkıp gitmekti. Yataktan kalkmak için hamle yaptığımda belimde ki el yine bana engel oldu. Ağlamak istiyordum. Şu an tam olarak ağlamak istiyordum. Boğazımdan huysuz bir mırıltı çıktığında Asaf kolunu bana daha çok sarmıştı. Bıraksana be adam. Ne istiyorsun sen benden? Gerçi o benden, ben ondan bir şeyler istemiştim.
Sıcak bastığında ellerimle yüzümü yellediğimde Asaf gözlerini açmıştı. Kaçamamıştım. Şu saatten sonra en iyisi hatırlamıyor gibi yapmaktı. Gözlerine uzun süre bakamayarak kendimi ele vermiş olabilirdim ama bunu düşünecek durumda da değildim. Kolunu belimden çektiğinde yataktan hızla kalktığımda kaşları havaya kalktı. Aynı hızla kıyafetlerimi alıp yukarı çıkarken bakışlarının sırtımda olduğunu biliyordum. Pijamalarımı çıkarırken önce siyah dar kotumu giydim. Üstüme de beyaz v yaka gömleği giyip aşağı indim. Tam odadan çıkmaya yeltenince Asaf kolumdan tuttuğunda beni duvarla arasına almıştı.
"Ne bu acele?" Asaf'ın sırıtmasına bakılırsa yakalanmıştım. Başım dikti ama gözlerim yerdeydi. "Bana bak Minel." Gözlerim bir anlığına gözlerine değdiğinde hemen gözlerimi kaçırdım. "Gözlerini kaçırma." Demesi kolaydı. O olsaydı ya benim yerimde. Bana tekrar sıcak basmıştı. Yanaklarımın kızardığına emindim. Asaf yüzüme daha çok yaklaştığında midem bulanmaya başlamıştı. Bunun sebebi tabii ki de Asaf değildi. Bu dün gecenin bana hediyesiydi. "Bana neden cevap vermiyorsun?" Mide bulantısı artık beni zorlamaya başladığında sağ kolunun altından hızla çıkıp merdivenlerden yukarı çıktım. Bu sırada tek diyebildiğim şey midem olmuştu.
Tuvalete girip kapıyı kilitlediğimde klozetin önüne çöktüm. Midem bulanıyordu ama asla kusamıyordum. Kapı tıklatıldığında Asaf'ın geldiğini anladım ama bir şey yapabilecek durumda değildim.
"Minel iyi misin?"
"İyiyim."
Demiştim ama asla iyi değildim. Kusmaya başladığım da kapı tekrar tıklatıldığında bu sefer cevap verememiştim. Daha fazla kusamayınca sifonu çekip elimi yüzümü yıkadım. Kapının anahtarını çevirip kapıyı açtığımda beni endişeyle bekleyen Asaf karşılamıştı. "İyi misin?" Sorusu tekrar tekrar kulaklarıma çarpıyor gibi olsada "İyiyim." Diyebilmiştim. Asaf söylediğim şeye inanmamış gibi beni baştan aşağı süzerken aşağıdan gelen sesle merdivenlerden indik. 'Gel' dememizle içeri giren Bulut'un yüzünde alaycı bir ifade vardı.
Neler olduğunu öğrenmek için ona göz kırptığımda gayet rahat bir şekilde pis pis sırıtarak "Hadi kahvaltıya gelin. Size sürprizim var." Diyerek cevapladı beni. Sürprizi beni biraz çelişkiye düşürse de elimden bir şey gelmezdi. Bulut odadan çıktığında Asaf ağzının içinden homurdandı. Ne dediğini anlamamıştım ama içimden bir ses sürpriz ile ilgili olduğunu söylüyordu. Asaf bana kafasını sallayarak odadan çıktığında son bir kez üzerime bakarak aşağı indim. Aşağı indiğimde İzgi'nin ve Kuzey'in tartışması başlamıştı.
İzgi isyankar bir sesle "Nasıl izin verirsiniz ya?" Diye soruyor.
Kuzey ise ona "İzin vermediğimiz için bu kadarla sınırlı kaldı. İki dakika yanından ayrıldık sadece." Diyerek ona laf anlatmaya çalışıyordu. Bulut olaylara sırıtarak bakıyor ve önünde ki tabağına börek dolduruyordu. İzgi elindeki telefonu öfkeyle Bulut'un önüne attığında Bulut bu hareketi hiç önemsememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Doğrularım Senin Günahların(DÜZENLENİYOR)
Teen FictionKitap düzenlenme aşamasındadır. Wattpad açılana kadar düzenlenecektir. Ana konu ve karakterler aynı kalacak ama hikayenin akışı değişecektir.