Episode 13: Chicago

418 69 280
                                    

Oy sınırı +35
Yorum sınırı +250




Ölüm boğaza yapışınca anlıyordu insan hayatın gerçeklerini, zorluğunu, kötülüğünü, bir 'sonun' olduğunu. Bundan önce yaşanan her şeyin bir saçmalık olduğunu, tek gerçeğin ölüm olduğunu idrak ediyordu.

Sırtından bıçaklandığında anlıyordu insan herkesten her şeyin beklenmesinin gerektiğini. Kimseye güvenilmemesi gerektiğini.

En değerlisinden vurulunca anlıyordu insan zaaflarını kimseye göstermemesi gerektiğini. Gösterdiği müddetçe onun kullanılacağını, ondan vurulacağını.

Şimdi karşısında en değerli ablası, onun arkasında da namluyu kafasına dayamış kardeş dediği kalleşi duruyordu. Kinli bakışlar yeşilleri boyarken üzgün görünmüyordu.

"Biz de seni bekliyorduk, Styles." dedi nefret dolu sesiyle. "Ablanın ölümüne şahit olacak olman ne kadar da kötü!" diye devam etti ve sahte bir üzgün ifade kondurdu yüzüne.

Ardından kinli ifadesi geri geldi. "Sevdiğim kadını nasıl öldürdüysen, şimdi sen de sevdiğin kadının ölümünü izleyeceksin. Ödeşeceğiz."

Sophia Cox.

Otel odasında öldürdüğü kadın gözünde canlanırken bir bağlantı kurmaya çalışıyordu ama bir türlü parçalar yerine oturmuyordu.

"Sen.." diye fısıldadı kaşlarını çatarken. "Nasıl..." Thomas onun sözünü keserek her şeyi özetlemeye başladı. "Willam ile arkadaştım. Bu pis işlere girdiğinde de yanındaydım fakat hiçbir zaman pislenmedim. Sadece uzaktan takip ediyordum. David ile iş yaptıklarında ise onun kızı Sophia'yı uzaktan takip ettim. Ona aşık olmuştum fakat Kanada'ya taşınmak zorundaydım. Kanada'ya taşındıktan birkaç ay sonra sen de gelmiştin. Willam seninle yakın olmamı ve ağzından laf almamı istemişti. Bir sorun görmedim ve kabul ettim. Sen ve Zayn ile yakınlaştığımızda ne yalan söyleyim sizi sevdim. Bunu yapmak istemedim fakat Willam'a olan sadıklığım sizden daha güçlüydü. Senden bilgi alamıyordum çünkü bu işlerde benim gibiydin. Zayn ise asla ama asla bu işleri içinde olmayan birisine anlatmıyor veya göstermiyordu. Willam sizden bir şey çıkmayacağını anladığında siz zaten bir haftaya Miami'ye dönecektiniz. Ben de üstünde durmadım... fakat.... Döndüğün gibi aşık olduğum kadını öldürdün. Onu elimden aldın. Beni onsuz bıraktın. İşte o zaman bu; ne sadece Willam'ın ne de sadece David'in mevzusuydu. Artık bunun içinde ben de vardım. Fakat siz görmediniz."

"Haklısın.." diye fısıldadı Harry öfke ve kin dolu bakışlarından çok titreyen sesiyle. Ona çektiği silahı indirirken konuşmaya başladı. "En yakın dostumun ablamı öldürme planları kurduğunu göremedim."

Louis hala silahını indirmemiş, Thomas'a dikkatle bakıyordu. Gemma ise ağlamayı kesmiş, kan çanağı olmuş gözleri ile Harry'i izliyordu.

"Şimdi," dedi Thomas. "Ablana son kez söylemek istediğin bir şey var mı?"

O sırada arka kapıdan girmeye çalışan Zayn ve Niall, ses çıkartmamaya çalışıyorlardı. Mark, Micheal ve Yaser ise yanları kolluyordu.

Zayn kapının sessizce açılamayacağını anladığında evin etrafını dolaşmaya başladı hızla. Neler yapabileceğini kestirmeye çalışırken üst katın balkon kapısının açık olduğunu gördü.

Hızla Niall'ı yanına çağırıp ondan destek aladığında, çok da yüksek olmayan katın balkonuna tırmandı ve ayakkabılarını ses yapmaması için çıkartarak içeri girdi. Hiç vakit kaybetmeden merdivenlerden aşağı indiğinde, Thomas'ın arkası ona dönüktü.

Louis ve Harry onu gördüğünde ise bir parmağını ağzına götürerek sus işareti yaptı. İkili, Thomas'ın anlamaması için gözlerini birkaç kez başka yere götürdüğünde ise Zayn, hiç vakit kaybetmeden hızla adımlayarak Thomas'ın arkasından silahını yere savurdu ve bir kolu ile boğazını sardı.

Cosa Nostra Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin