"Evet, öldürdüm."
Yüzünde herhangi bir mimik yoktu. Ses tonu ruhsuzdu tıpkı gözleri gibi. O kadar sakindi ki karşısında duran ablası ve annesi neye uğradıklarını şaşırmışlardı.
Babasını öldürmesinin üstünden bir saat geçmişti. Salonda yankılanan üç el ateşten sonra herkes gözlerini kapatmış ve ağzından bir küfür savurmuştu. Harry ise onların yanından geçip gitmiş, annesinin yanına yani Tomlinson malikanesine sürmüştü arabayı.
Biliyor musunuz, düşünce aktarılacak veya betimleyecek hiçbir şey yoktu. Çünkü hiçbir şey düşünemişti. Hiçbir şey hissetmemişti. Ruhsuzdu. Gözleri ruhsuz, yüzü ruhsuz, içi ruhsuzdu. Sökülüp alınmıştı. Korkutucu derecede.
Şimdi ise ablasının ve annesinin karşısında hiç olmadığı kadar duygusuz bir şekilde duruyordu. Ta ki annesinden duyduğu cümleye kadar. Duyduğu şeyle yüzünde ilk defa bir mimik oluşmuştu.
"Artık patron sensin, bu ne demek biliyor musun?"
"Cidden ilgilendiğin bu mu?" diye sordu şaşkınlıkla. "Kocanı öldürdüm, babamı öldürdüm.. farkındasın, değil mi?"
Anne başını sallarken ona daha çok yaklaştı. "Farkındayım, oğlum. Her şeyin farkındayım ve bak... o adamın ölmesi benim için hiçbir şey değiştirmedi, anlıyor musun? Ablan için de öyle. O sadece vardı ve sadece zarardı. Yaşattıkları, yaşadıklarımız.. evet bunu yapanın sen olması benim için çok zor fakat asıl sorunumuzun bu olduğunu düşünmüyorum. Artık patron sensin, Harry! Bu, istemediğin dünyaya daha da çekilmen demek..."
⏳
2 ay sonra
Harry iki aydır kendine kapanmış, sadece iş odaklı hayatına devam ediyordu. Babasının ölümü tüm dünyayı sallamış, ölüm sebebinin kalp krizi olduğu bildirilmişti.
Harry o dakikadan sonra tüm her şeyi üstlenmiş, hem legal hem illegal tüm işleri devralmıştı. Mark ona her şeyi anlatmış ve öğretmiş, Louis ise bunun iyi bir fikir olmadığını, asıl istediğinin bu olmadığını anlatmaya çalışmıştı fakat Harry kimseyi dinlememişti.
İki aydır Louis'den de diğerlerinden de kaçıyordu. Hepsiyle tek tük konuşuyor, az zaman geçiriyordu. Louis ile beraber yaşamaya devam etse bile sadece yanında gibiydi. İki aydır seks bile yapmamışlardı.
Louis ne zaman bir plan yapsa katılmak istemediğini söylüyor ve yüzüne bile doğru düzgün bakamıyordu. Louis ise sadece zor bir dönemden geçtiğini kendine hatırlatıp sabretmeye çalışıyordu.
Niall ne kadar yazsa da, holdingde tüm işleri üslenip onun sadece biraz nefes almasını sağlamaya çalışsada Harry yapacak başka bir iş buluyordu.
Zayn ve Liam'da Harry'i ziyarete gidiyorlardı fakat eskisi gibi değildi işte. Onda o ruh yoktu. Zoraki yanlarındaydı ve bu iki aydır devam ediyordu.
Anne ve Gemma ise bir sene önce aldıkları şehir dışındaki eve taşınmışlardı. Malikanede yaşanan her şey onları tetikliyordu ve bu en çok Harry'i yaralıyordu. Bunun en doğru karar olduğunu düşünerek iki ay önce oraya taşınmışlardı. Niall ise Oli'nin yanına yerleşmişti.
Yani aslında bir düzen kurulmuştu ve bu yerli yerindeydi. Fakat neşe yoktu. Harry yoktu. Harry'nin ruhu yoktu. Sonbahar gelmişti ve yapraklar yavaş yavaş dökülürken Louis'de Harry'nin ruhsuz ve mutsuz halinin dökülmesini bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cosa Nostra
FanfictionMafya (Larry Stylinson Version) Mafya oğlu olan Harry Styles, yüksek lisans için gittiği Kanada'dan iki yılın ardından döner ve Styles Holding'in başına geçer. Tomlinson ve Styles ailesinin mafya konumunda güçlü yerlerde olması, bu iki ailenin aile...