13

2K 152 2
                                    

"Göktuğ."
"Efendim abi?"
"Sen ne konuşacaksın onu bir söyle bakayım."
"Abi benim mesele çok sıkıntılı ya."

Burak'ı kucağına aldı ve Aslan'ın karşısındaki koltuğa oturdu.

"Ne oluyor oğlum? Bir şeye mi bulaştın lan sen?"

Aslan anında parlayınca oturduğum yerden doğruldum. Şimdi dalar falan.

"Yok abi aman. Ya biliyorsun benim kız arkadaşım vardı."
"Ee."
"Şimdi onu istemeye gideceğiz. Yani ailesi ile tanıştım ben bana dediler siz öyle çok gezip tozuyorsunuz bu işin bir adı olsun. Ben de tamam dedim başka ne diyeceğim?"
"Tamam sıkıntı ne?"
"Abi sıkıntı şu. Ben anneme babama söyledim bu durumu. İstemediler."
"Ne demek istemediler?"
"Babam ile onun babası çok eskiden tanışıyormuş. Ama kavgalı ayrılmışlar falan bilmem ne bir sürü şey söyledi. Ben onlardan kız istemem de almam da dedi. Annem de babam gelmeyince mecburen gelemiyor."

Aslan derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Oğlum durum sıkıntı tamam anladım ama benden tam olarak ne istediğini anlamıyorum. Babanla mı konuşayım?"
"Yok abi babamı sen bile ikna edemezsin. Ben senden şey isteyeceğim."

Elini ensesine atıp kaşıyınca Aslan'a döndüm. Ne diyeceğini bekliyordu.

"Sen istesene."
"Ne?"
"Ya abi valla senden daha aile babası tanıdığım yok. Tek şansım sensin. Lütfen."
"Oğlum saçmalama benim yaşım kaç başım kaç? Ne kız istemesi?"
"Yaşla bunun ne alakası var Aslan?"
"Çok alakası var Emin."
"Saçmalama lütfen. Gayet de gidip isteyebilirsin."
"Çok meraklıysan git de sen iste. Ben yapamam."
"Ben kim olarak isteyeceğim? Daha adını yeni öğrendim çocuğun."
"Off Emin."
"Oflama bana."

Ona göz devirip Burak'a döndüm. Göktuğ'un kapüşonlusundan sarkan ipleri çekiştiriyordu. Ona gülerek baktım. Minnoş çok şirindi. Bir de bağdaş kurmuş gibi oturuyor miniğim.

"Abi hadi ya. Gerçekten senden başka isteyebileceğim kimsem yok."

Ona çaktırmadan Aslan'ın koluna vurdum. Çocuk zaten zor durumda bir de naz yapıyor!

"Tamam lan ağlama."

Göktuğ yüzünde oluşan kocaman gülümsemeyle ona baktı uzun bir süre.

"Valla mı?"
"Hee valla."
"Aslansın be abim!"

Ayağa kalkıp hızlıca kahve yaptım ve içeri döndüm. Konu değişmiş ve salon hakkında konuşmaya başlamışlardı. Yanına gidip tepsiyi ona doğru uzattım.

"Sağol abi."
"Ne demek."

Önünden çekilip Aslan'ın yanına gittim ve ona da kahvesini verip kendiminkini de alarak tepsiyi orta sehpaya bıraktım.

"İşte dün yenilerini taktırdık. Sıkıntı kalmadı."
"İyi iyi. Bana sıkıntı çıkarsa haber ver. Hiçbir şeyden habersiz kalmak istemiyorum Göktuğ."
"Tamam abi. Zaten her şeyi söylüyorum ben sana."

Gözlerim Burak'a kaydı bu sırada. Kafasını Göktuğ'un göğsüne yaslamış uyukluyordu. Miniğim çok uykusu geldi sanırım.

"Ben alayım Burak'ı. Uykusu geldi."
"Tabi tabi al abi."

Burak'ı yavaşça kucağıma alıp omzuma doğru yatırdım. Bu sırada derin bir iç çekmişti. Oy kuzum benim.

Odasına gidip beşiğine oturdum ve sırtını okşadım yavaşça.

"Miniğim benim. Çok mu uykun geldi güzelliğim?"

Burak'ı kucağıma doğru yatırıp hafif hafif sallamaya başladım. Gözleri kapanıp kapanıp geri açılıyordu. Uykusu vardı ama sanırım uyumak istemiyordu. Gülerek hafifçe sırtına vurdum. Çok güzeldi benim minnoşum.

Bakıcım BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin