Hastaneden çıkıp mental yorgunluktan dolayı arabaya biner binmez ağlamaya başlamıştım. Şaka gibiydi gerçekten. Son zamanlarda çocuğun başına gelmeyen kalmamıştı ve şimdi de benim yüzümden bileği çıktı. Hayır nasıl anlamam bilmiyorum. Nasıl böyle bir hata yaparım?
"Sevgilim. Anlıyorum üzülüyorsun ama tamam lütfen artık. Burak da senden etkileniyor."
"Ama Aslan... İlk defa başıma geliyor bu. Ben nasıl böyle bir hata yaparım gerçekten anlamıyorum. Nasıl küçücük çocuğu öyle orantısız tutarım?"
"Sevgilim sen bile daha önce Burak kadar küçük bir çocuğa bakıcılık yapmadın. Bunları yaşayarak öğreniyoruz geçti gitti yapacak bir şey yok."
"Ama çok canı yandı bebeğimin."Tekrar ağlamaya başlayınca Aslan ensemden tutup kendine çekerek boynuna yasladı. Burak ile yan yana geldik bu sırada. Kafamı çevirip ona döndüm ve mis kokulu boynundan öptüm bastırarak.
"Hadi gidelim eve. Al Burak'ı kucağına."
Aslan araba kullanacağı için Burak'ı kucağıma alıp üzerinden geçirerek kemerini taktım.
"Miniğim benim. Güzelliğim."
Yol boyunca öpüp kokladım. Güzel bebeğimin kolunu sargıya almışlardı. Bir de ağrı kesici vermişlerdi. Şu an ağlamıyordu, sanırım acısı hafiflemişti.
"Direkt eve mi gidelim yoksa bir şeyler mi yiyelim? Aç mısın?"
"Yok Aslan eve gidelim hemen."
"Tamam.".....
Eve gelince bizi karşılayan Aslan'ın ailesine kısaca açıklama yapıp odaya geçtik. Burak'ı yatağa bırakıp yanına oturdum yavaşça.
"Aslan üzerini değiştirince Burak'a da kıyafet ve bez getirir misin?"
"Tamam. İstediğin bir şey var mı? Dışarıdan yemek söyleyim mi acıktıysan?"
"Yok Aslan Burak'ı uyutayım ben de uyuyacağım zaten."
"Bir şey yemedin bebeğim."
"İnan hiç aç değilim sevgilim. Gerçekten."
"Tamam o zaman."Aslan odadan çıkınca Burak'a dönüp yavaşça badisini çıkardım koluna dikkat ederek.
"Bebeğim seni nasıl yıkayacağız acaba? Kolun acımıyor değil mi miniğim? Sana kıyamam ben kıyamam."
Eğilip boynundan üst üste öptüm bastırarak.
"Mis kokulum benim. Güzel bebeğim."
Geri çekilip üzerini de çıkardım ve çekmecede duran matlardan birini alıp yatağa serdim. Burak'ı kaldırıp yavaşça mata yatırdım. Bu sırada Aslan da odaya geldi. Temiz kıyafetleri yatağa atıp bezi alarak yanıma geldi.
"Çıkardın mı üzerini?"
"Hmm, hadi değiştir de yatalım."
"Sen yat hayatım."
"Burak'ı uyutayım da."
"Ben uyuturum sen yat."Arkamdan uzanıp boynumu öpünce kafamı hafif yana yatırarak ona biraz yer açtım.
"Çok güzel kokuyorsun sevgilim."
İster istemez gülümsedim söylediğine. Bu halde bile beni bir şekilde mutlu ediyordu.
"Gel yat. Ben Burak'ı uyuturum."
"Tamam. Odasına götürme ama. Şu yatak yani beşiği getirelim. Koluna falan çarpmayalım uyurken."
"Tamam. Kurarım ben onu."
"Kurulu değil mi Aslan? Gece gece şimdi onunla mı uğraşacağız?"
"Yok sadece ayaklarını takacağım o da çevirmeli zaten. Sen sadece uyu sevgilim. Ben halledeceğim."
"İyi tamam."Aslan gidip beşiği getirip kurana kadar Burak'a mukayyet oldum. Sonra da zaten kafamı bile dik tutamadığım için kendimi uykuya bıraktım. Çok yorgun hissediyorum kendimi.
....
"Emin. Hayatım."
Gözlerimi zorlukla açıp yanında ayakta duran Aslan'a baktım zorla.
"Ne oldu ya?"
"Burak uyumuyor."
"Neden? Koluna mı bir..."
"Hayır hayır öyle değil. Seni istiyor."
"Ne?"
"Yanına gelmek istedi ama uyumuyor da."
"Benim bebeğim!"Yaşadığım duygu patlamasıyla anında ayaklanıp kucağıma aldım ve bağrıma bastım.
"Seni varya öperim öper!"
Sıkıca sarılıp saçlarından öptüm bastırarak.
"Tamam sonra seversin lütfen uyut artık. Kaç gecedir uykusuzluktan bayılıp kalacağım bir köşede."
"Tamam tamam sen yat. Ben uyuturum."Aslan çok yorulmuş olmalı ki hiç itiraz etmeden yatağa attı kendini. Sırtımı başlığa yaslayıp Burak'ı kucağımda yatırdım hafifçe.
"Sütünü de içmedi Emin."
"Tamam."Çok ses çıkarmadan ve Aslan'ı rahatsız etmeden Burak'a sütünü içirip yatırdım. Zaten o da yorgunluktan hemen uyumuştu. Miniğimin beşiğini olduğu tarafa yatıp Aslan'ın omzunu öptüm hafifçe. Uyanmasın diye çok hareket etmeden sarıldım ve gözlerimi kapattım.
.....
Sabah hissettiğim yoğun sıcaklıkla rahatsız olup gözlerimi açtım ve kafamı yana çevirdim. Aslan öyle bir sarılıyordu ki sıcaktan her yerim terlemişti resmen. Sabah saat erkendi sanırım çünkü Burak hala uyuyordu.
"Aşkım."
Uyanmayınca elimi saçlarına çıkardım ve ensesindeki saçlarını okşadım hafif çekerek.
"Aslan uyan."
"Hm?"
"Aşkım çok sıcak bastı üstümden kalk."
"Tamam."Ne dediğini bile bilmiyor gibiydi sadece konuşmuştu ama hareket etmemişti. Gülerek omzundan tutup hafif iterek altından çıktım.
"Ayh, Aslan çok ağırsın."
Zorla yataktan kalkıp Burak'ı kontrol ettim terledi mi diye. İyi olduğuna karar verip dolaba gittim ve havlumu alıp banyoya girdim. Hızlıca duş alıp odaya döndüm ve giyinip Aslan'ın yanına gittim.
"Aşkım kalkmıyor musun hala?"
"Yok."Yüzünü yastığa bastırdığı için sesi oldukça boğuk geliyordu. Bir şey demeden telsizi alıp odadan çıktım ve mutfağa gittim. Geldiklerinden beri yemeği Banu abla yapıyordu zaten. Başımız dertten bir kurtulamamıştı ki.
"Günaydın!"
"Aa günaydın Banu abla. Erken kalkmışsın yine."
"Erken kalkmaya alışınca fazla uyuyamıyor insan. Aslan kalkmadı mı?"
"Yok, Burak gece yine uyumadı. Aslan da biraz geç uyudu daha uyanamadı o yüzden."
"Burak da çok yoruldu şu son günlerde. Nazar mı değdi çocuğa ne oldu anlamadım ki."
"Bilemiyorum gerçekten. Başına gelmeyen kalmadı bebeğimin."Kendi aramızda sohbet ederken kalanları hazırlamama da yardım etti. Ben taze meyve sıkarken Banu abla da masaya oturdu.
"Banu abla."
"Efendim?"
"Şey, ya ben aslında sorup sormak konusunda biraz kararsızım ama sanırım soracağım."
"Ben Aslan her şeyi anlamıştır diye düşünmüştüm ama anlatmadıkları var sanırım."
"Yok. Anlattı bana anlattı ama ben olayın anlamadığım tarafını sizden dinlemek istiyorum."
"Sor bakalım."
"Neden?"
"Ne neden?"
"Yani, çok açık değil mi? Neden istemediniz Burak'ı. Henüz doğmamış bir çocuğu bırakması için Aslan'ı tehdit ettiniz?"Derin bir nefes aldı ve uzunca bir süre sessiz kaldı.
"Seçkin Aslan'ın işleri devralmasını çok istiyordu. Ama Aslan istemedi gitti kendi işini kurdu hatta büyüttü de şu an üç tane salonu var. Babası Burak'ı öğrendiğinde daha da sinirlendi ama Aslan'ın ona değer vereceğini anlayınca belki işleri devralır diye şansını denemek istedi."
"Şansını denemekten çok Burak'ı kullanmak istedi."Kafasını salladı iki yana. Eşinin suçlu olduğunu kabullenmek istemiyor gibiydi.
"Ama Aslan yine karşı çıktı yine dinlemedi babasını. Bu yüzden araları açıldı işte."
"Banu abla sen Aslan'ı haksız görüyorsun."
"Hayır Emin haksız görmüyorum ama Seçkin de Aslan'ın kötülüğü için yapmadı."Cevap vermedim ve önüme dönüp meyve suyunu sürahiye aldım. Cevap vermek istemiyordum çünkü onu bir şeye ikna etmek zorunda değilim. Aslan'ın yanındayım ve ne söylerse söylesin fikrim değişmeyecek. O da aynı şekilde kocasının yanında ve onun da fikri değişmeyecek. O yüzden boşa çabalamaya gerek yoktu.
Birkaç bölüm sonra zaman atlaması yapacağım gençler. Sizce ne kadar zaman geçsin? Burak'ın yaşına göre süre verebilirsiniz. Yorum yapmayı unutmayın. Öptüm!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bakıcım BxB
Genç KurguAgeplay kitabı DEĞİLDİR. Doğu isimli kitabımdan gördüğümüz Burak'ın babaları Emin ve Aslan'ın kitabıdır.