Emin'den
"Oy oy oyy! Minik kuşum benim, minik bebeğim."
Beşiğinde kıpır kıpır hareket eden minik fareyi kucağıma alıp sıkıca tuttum.
"İyi uyudun mu miniğim?"
Burak kucağımda bacaklarını oynatarak kıpırdanmaya başlayınca gülümseyerek bezlerin olduğu çekmeceyi açtım. Yeni bir tane çıkarıp hızlıca farenin altını değiştirdim. Ay çocuğa fare deyip duruyorum. Hep babası yüzünden. Aslan çocuğu fare diye sevdiği için benim de ağzım alıştı.
"Ne yapalım kuşum? Süt içelim mi hmm?"
Gülücükler saçan bebeği tekrar kucağıma alıp mutfağa gittim.
"Şimdii, sana balkabağı yaptım onu yiyeceğiz. Sonra süt içeceğiz. Sonra baba gelecek miniğim, evet baban gelecek."
Püreyi alıp masaya oturdum ve Burak'ı bebek sandalyesine oturtup güvenlik kemerini taktım. Artık sandalyeye oturmasında da bir sakınca yoktu. Yemek yedirme konusunda daha rahattık yani. Tabii ki sütünü hala kucakta yatar pozisyonda içecekti, orası ayrı.
"Kocaman aç bakalım ağzını miniğim. Evet bööyle kocaman. Aferin sana."
Ağzına aldığı püreyi evirip çevirip yutunca gülerek yanağını sıktım.
"Oy seni ponçik."
Püreden vermeye devam ettim ve uslu uslu bugün püreyi yiyince de tabağı kaldırıp tezgaha bıraktım. Minik kuşun yüzünü silip kemerini açtım ve kucağıma aldım. Odaya geçip kucağımda minik bebekle koltuğa oturdum.
"Sütünü de birazdan içireceğim söz. Sen de baban gibi kocaman olacak mısın bakayım hm? Böyle yemeye devam edersen olursun zaten. Oh bütün gün süt, sebze. Benden sağlıklı besleniyorsun."
Ellerini yüzüme bastırıp ağzıma sokmak ister gibi parmağını bastırınca gülerek parmaklarını öptüm.
"Baban birazdan gelecek kuşum. Ama yorgun gelir bugün. Çünkü bugün birine eğitmenlik yapacakmış. Böyle günlerde hep yorgun geliyor biliyorsun."
Anlamsız mırıltılar çıkaran bebeği gülerek dinledim. O kadar tatlıydı ki.
....
"Kuşum ne oldu sana daha demin bir şeyin yoktu senin."
Huysuz huysuz mırıldanan bebeği tutup kucağıma aldım. Ben alır almaz sarılınca sırtını okşadım ve ileri geri yürümeye başladım. Bir yandan da odanın içinde her yerde ateşölçeri arıyordum.
En sonunda bulduğumda hemen ateşini ölçtüm. Ama normal olduğunu görünce sıkıca öptüm boynundan.
"Ateşin de yok miniğim sen neden huysuzsun ki?"
Aslan da geç gelecek günü buldu gerçekten. Saat kaç oldu hala gelemedi.
Telefonumu çıkardım ve numarasını bulup aradım hemen."Efendim?"
"Neredesin?"
"Salonda."
"Daha çıkmadın mı?"
"Yok. Bir şey mi oldu?"
"Burak huysuzlanmaya başladı. Ateşini falan ölçtüm ama bir şeyi yok. Seni istiyor sanırım."
"Tamam çıkıyorum birazdan."
"Tamam."....
"Baba geldiii."
Ayağa kalkıp camdan arabayı park eden Aslan'ı izledik beraber. Çok geçmeden arabadan inip eve doğru yürüyünce camdan ayrılıp kapıyı açmaya gittik. Aslan kapıya kadar gelip oğlunu görünce gülümseyerek Burak'ı kucağına aldı.
"Minik farem benim, sen beni mi özledin?"
"Hoş geldin."
"Hoş buldum. Ne oldu?"
"Bilmiyorum ben de anlamadım..."İçeri girince arkasından kapıyı kapatıp ilerledim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bakıcım BxB
Genç KurguAgeplay kitabı DEĞİLDİR. Doğu isimli kitabımdan gördüğümüz Burak'ın babaları Emin ve Aslan'ın kitabıdır.