Koleksiyoncunun En Değerli Parçası

121 18 43
                                    


Gözümü açtığımda saat 4'e geliyordu. Beni neyin uyandırdığını anlamaya çalışırken Akutagawa'nın mırıltıları kulağıma geldi. Yüz ifadesi acı çekiyor gibiydi, anlaşılmayan kelimeler kullanıyordu.

Kabus görüyordu. Telaşla yatakta doğruldum. Ne yapacağımı şaşırdım o an. Kelimeleri biraz daha net olmaya başladı, kulak kesildim.

"Bırakma beni... Lütfen... Daha iyi olmaya çalışırım."

Kaşlarım çatılırken ne hakkında konuştuğunu anlamaya çalıştım ama hakkında hâlâ yeterince şey bilmediğim gerçeğiyle yüzleştim.

Bir elimle yanağını okşarken diğeriyle saçlarını okşadım, yüz ifadesi biraz daha durağanlaşırken mırıltıları azalmaya başladı. Burnumu saçlarının arasında gezdirdim. Kollarını belimi sardı usulca, göğsüme sokuldu. Birkaç dakika sonra tamamen susmuştu.

Kollarımda hâlâ uyumaya devam ederken saçlarını usulca öptüm. Kime kalması için yalvarıyordu ve neden daha iyi olmaktan bahsediyordu anlayamıyordum. Kafamda kırk tilki dönüyor hiçbirinin kuyruğu birbirine değmiyordu. Sık sık kabus görüyor muydu? Rüyalarında ulaşamadığı o şey neydi? Neyin eksikliğini çekiyordu? Bir şeyler yanlış gidiyordu ve yardım edebileceğimi sanmıyordum. Bu beni daha da öfkelendiriyordu. İsteyip de yapamadığım şeyler beni delirtiyordu.

Derin bir nefes alıp alnını usulca öptüm. Kokusu çok hoştu, Akutagawa'nın her detayı hoştu. Oturup sabaha kadar izlesem dahi sıkılmazdım. Saçlarını okşarken gözlerimi kapattım, artık kabus gördüğünü sanmıyordum.

...

Yanağımda hissettiğim ıslaklıkla gözlerimi araladım. Akutagawa üstüme uzanmış boynuma sokuluyor, yanağıma öpcükler bırakıyordu.

Göz göze geldiğimizde gülümsedi sonra da göğsüme sokuldu. Utanması her seferinde içimi ısıtıyordu.

"Gözlerim... Gözlerim ağrıyor, iki güneş çok fazla bir güne."

İltifatıma kıkırdadı, burnunu göğsüme sürttü. Yatarken üstüme bir şey giymemeyi seviyordum ve ilk defa faydasını görmüştüm.

Güneş ışıkları ağaçların arasından yatak odamın içine süzülüyor rüzgâr aralıklı pencereden içeri giriyor Akutagawa'nın saçlarını okşuyordu. Ofisimde geçirdiğimiz eğlenceli saatlerden sonra evime gelmiştik ve temizlenmesine yardımcı olup yatağımda sohbet ederken uyuyakalmıştık. Daha doğrusu o uyuyakalmıştı, ben de onu izlerken uyuyakalmıştım.

"Vücudun çok sıcak."

Burnunu göğsüme sürtüp küçük öpücükler bıraktı. Kalbime çok yakındı ve onun için ne kadar hızlı attığını hissettiğine emindim.

"Dokunduğun içindir."

İçtenlikle gülümseyip ellerini belime daha sıkı sardı. Ellerimi sırtında gezdirip okşadım. Sanırım sırtı hassas noktasıydı çünkü her okşamamda kedi gibi mırıldanıyor bana daha çok sokuluyordu.

"Ağrın var mı?"

Sorumla yüzünü tamamen göğsüme gömdü, kafasını usulca salladı. Yerlerimizi değiştirip onu altıma aldıktan sonra yataktan kalktım. Banyoya girip ecza dolabındaki ağrı kesici kremi aldım. Yatak odasına girmemle göz göze geldik. Yanına adımlayıp tebessüm ederek üstündeki yerimi aldım. Gece giymesi için verdiğim pijamamı yavaşça çıkardım. Yüzüne baktığımda kızardığını gördüm, gözüme bu defa tatlı gelmişti. İç çamaşırını da çıkardıktan sonra bacaklarını biraz daha araladım. Elleriyle yüzünü kapatmaya çalışıyor sanki dün bana yalvaran kendi değilmiş gibi utanıyordu.

Lights of Yokohama | ChuuakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin