Zihnin Çıkmazı Sokak

96 18 46
                                    


"Kıyafet kolisi nerede?"

Ellerimi belimde birleştirip bir süre düşündüm, etraf o kadar dağınıktı ki neyi nereye koyduğumu hatırlamıyordum.

"Aşağıya indirdim diye hatırlıyorum."

Akutagawa kafasıyla beni onayladıktan sonra elindeki koliyle merdivenden aşağıya indi. Cumartesi gününü nasıl değerlendirsek diye düşünürken Akutagawa'nın taşınma teklifimi kabul etmesiyle evime eşyalarını taşımaya karar vermiştik. Ancak durum sandığımdan da karmaşıktı.

Elimdeki kolinin ağzını bantlayıp üstüne "kırılacak" yazdım. En azından taşırken biraz daha dikkatli olurdum. Koliyi bir köşeye bırakıp diğer kolilerin ağzını sırayla bantladım ve içindekilere göre kırılıp kırılmayacağını üstlerine yazdım.

Hem heyecanlı hem de gergin hissediyordum. Gerginliğim Akutagawa rahat eder mi diye düşünmektendi. Evim yeterince büyüktü ve üst katta henüz eşyayla donatmadığım odalarım bile vardı ancak yine de beğenir mi diye düşünmeden edemiyordum.

"Chuuya, piyano için odan var mı?"

Akutagawa'nın yumuşak ses tonuyla gülümsedim. Piyanoyu istediği odada çalabilirdi, hatta gözümün önünde olması da bana memnuniyet verirdi.

"Yatak odamızda olabilir istersen. Akustik olsun diyorsan müzik odam var, oraya da taşıyabiliriz."

Benim gibi tebessüm ederken yanıma doğru yaklaşıp çenemi okşadı. Yerde oturduğum için eğilmişti.

"Akustik daha mantıklı ama geceleri çalmayı sevdiğim için yatak odasında olmasını tercih ederim."

Dokunuşuyla gözümü saniyelik kapattım, yumuşak ses tonu ve teması bana sakinliği tattırıyordu ve ben bu duyguya hayli yabancıydım.

"Piyanoyla mı uyutacaksın beni?"

"İstersen, elbette."

"Kollarımda uyumanı tercih ederim."

Yüzündeki gülüş genişlerken çenemdeki elini tutup yumuşak bir öpücük bıraktım. Göz temasını keserek yeri izlemeye başladı. Yüzü hafifçe kızarmıştı, içim ısınmıştı. Akutagawa'nın mutlu olması, benim için yaşama sebebi gibiydi.

"Buradaki koliler hazırlar, istersen son kez kontrol et sonra da kolileri suv'a taşıyalım. Piyano için de bir panelvan ayarladım, birazdan gelir o da."

Eline tekrardan bir öpücük bırakıp yerden kalktım. Akutagawa da önündeki koliyi kaldırıp taşımaya başladı. Çok eşyası yoktu; kıyafetleri, kitapları ve de kişisel eşyalarını almak istemişti sadece.

Önümdeki iki koliyi üst üste koyup ben de taşımaya başladım, elimden geldiğince çabuk bitmesini istiyordum bu işin. Akutagawa'yı takip edip arabanın bagajını açtım. Akutagawa elindekini bagaja yerleştirdi ardından elimdeki kolileri de yerleştirdi. İş bittikçe heyecanım da artıyordu. Sevdiğim adamla beraber uyanmak, beraber uyumak, istediğim zaman dokunabilmek, pahabiçilmezdi bunlar benim için.

Köşeyi dönen siyah panelvan'ın korna sesiyle gülümsedim. Kapı açıldı ve Gin güneş gözlüklerini saçları arasında sabitleyip bize tebessüm etti. Akutagawa Gin'in geleceğinden haberdar olmadığı için biraz şaşırmıştı ve ikimize bakıp göz devirmişti.

"Panelvan da mı sürmeye başladın?"

Gin, Akutagawa'nın hafif alaylı söylemine gülüp omuz silkti. "Chuuya-san birilerini ayarlayacağım deyince duramadım yerimde."

"İlk o teklif etti." Ellerimi teslim olurcasına kaldırırken Akutagawa da gülmeye başladı sonra da kafasını sağa sola sallayıp önündeki koliyi yerine tam oturttu.

Lights of Yokohama | ChuuakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin