3.BÖLÜM "HASTANE"

52 5 0
                                    


Hastaneye gittim ve yaklaşık bir saat kadar hastanede kaldık. Ben bugün gelecek olan bir hastamla ilgilenirken Yağız’da Hayat’la birlikte hastanenin bahçesindeki parktaydılar. Hayat çocuklarla çok kolay anlaşan birisiydi. Zaten tam da bu yüzden çocuk doktoruydu.

Son hastamı da muayene etmiş ve hastanede ki işimi bitirmiştim. Tam hastaneden çıkmak için asansöre binecektim ki birisine çarptım. Çantamdan telefonumu çıkarmaya çalışırken kendimi öyle kaptırmıştım ki karşımdakini bile görememiştim. Birisine çarpmam yetmiyormuş gibi birde çantamdaki herşeyin yere saçılmasına neden olmuştum. Yavaşça kafamı kaldırıp kime çarptığıma baktım.  Benden fazlaca uzun bir adama çarpmıştım.

“Ben çok özür dilerim benim hatam.” Dedim. Elimden geldiğince samimi bir ses tonuyla. İç sesim önce çantamı toplamamı söylüyordu. Bende onu dinleyerek yavaşça yere eğildim ve çantamı toplamaya başladım. Bir sakarlığa daha imza atmamak için adeta savaş veriyordum ama hayat bana ne zaman iyiydi ki şimdi iyi olsun çarptığım adam toplamama yardım etmişti tam çantamı toplayıp kalkmıştım ki karşımdan hızla gelen çocuk bana çarpmış ve çarptığım adamın üzerine düşmeme neden olmuştu. Daha ne kadar batabilirim dedikçe bir öncekinden kat ve kat daha çok batıyordum. Ama şuan düşünmem gereken daha önemli bir şey vardı ki o da bana çarpıp düşün çocuğa bakmaktı. Hızlıca düştüğüm yerden kalkıp çocuğun yanına gittim. Şirin mi şirin bir kız çocuğuydu. Henüz 3-4 yaşlarındaydı.
“İyi misin canım.” Dedim iyi olduğunu umarak.

Minik kız hiç bir şey demeden ağlamış ve boynuma sarılmıştı. Küçük kızı kucağıma alıp üzerine düştüğüm adama döndüm. Çarptığım kişi Baran’dı telaştan kim olduğuna dikkat edememiştim.

“Baran!” dedim şaşkın bir ses tonuyla.
“Ayliz iyi misin? Acelem vardı. Seni göremedim kusura bakma.”

“İyiyim ben iyiyim ama...” dedim minik kıza bakarak. Daha sonra minik kız boynuma gömdüğü başını kaldırıp ellerini açarak “Dayı!” dedi.

Baran bu minik kızın dayısımıydı yani. Neden gittiğim her yerde Baranla karşılaşıyordum ki. Ben düşüncelerimin içinde yüzerken bir kadın sesi düşüncelerimden sıyrılmamı sağladı.
“Baran gelmişsin. Çok ateşi var Baran çok.” Dedi minik kızın annesi olmalıydı bu kadın. Yavaşça Baran’a yaklaşıp kucağındaki kızın ateşine baktım. Çok ateşi vardı. Kızı kucağıma alıp Barana döndüm. “Baran sen yatış işlemlerini yaptır...” sonra Baran’ın ablası yada kardeşi olan kadına dönerek “Ve sizde benimle gelin.” Dedim. Hemen acile gidip boş bir sedye bulup küçük kızı yavaşça yatırdım. Ateşini ölçtüm. 39.5’di. Kızın üstündeki ceketi çıkarttım hem üşüyor hem de terliyordu. Yavaşça alnından akan ter damlalarını sildim. Serum bağladım ve serumuna ateş düşürücü iğne yaptım.

Küçük kız şimdi iyiydi ama annesi iyi değildi bunu görebiliyordum. Yavaşça kızın annesinin eline uzandım.

“İyi misiniz?” dedim “İsterseniz size de serum bağlayalım.” İyiyim demişti ama iyi değildi işte. Sadece beni geçiştiriyordu.

“ Lütfen kızınızın yanındaki sedyeye uzanın hem kızınız gözünüzün önünde olur hem de siz kızınız uyanmadan önce kendinizi toparlanmış olursunuz kızınızın sizi böyle görüp endişelenmesini istemeyiz değil mi?”
Bana hak vermiş olacak ki benden destek alarak oturduğu yerden kalkmış ve sedyeye uzandı. Bende hemen bir serum bağlamıştım. Baran koşarak yanımıza geldi ve tam küçük kızın annesine sesleniyordu ki hemencecik bir elimle ağzını kapatırken diğer elimi de ağzıma götürerek susmasını işaret ettim. Baran önce bana sonrada arkamda yatan anne ve kızına baktı sonra anladığı gösterircesine başını salladı. Yavaşça elimi çekerken kapıyı işaret ettim. İkimizde sessizce dışarı çıktık. Baran’ın yüzü kireç gibiydi.

Aşık Olmaktan Korkuyorum Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin