11.BÖLÜM "TANIŞMA"

40 5 0
                                    

Baran’a sormadan onu ailemle tanıştırmayı planlıyordum ama abim öğrenirse ondan sakladığımı düşünürdü.

“Annenlerle mi tanışacağım?” Gülümseyerek sorduğu soru karşısında başımı salladım.

Ben annemle konuşurken çoktan eve varmıştık. Abime, Deniz’e, Meyra’ya ve Hayat’a da kısaca mesaj attım.  Melis ile olan meseleyi abimle ayrıca konuşacaktım.  Yarın da Melis’e sonucu söyleyecektim. Hayat’a hastaneden çıkmadan önce Melis’e sipariş ettiğim yemekleri götürmesini söyledim. Yemeği benim gönderdiğimi, mutlaka yemesini, işi çözeceğimi rahat olmasını söylediğim bir ses attım ve Hayat’tan Melis’e bunu dinletmesini rica ettim.
Eve gelince ilk iş üzerimi değiştirdim ve mutfağa geçtim.  “Ne yemek yapıyoruz şefim.” Dedi Baran gülerek.

“Sen bana yaptığın o güzel çorbayı yapıyorsun.  Ben de Yağız’ın ve Deniz’in çok sevdiği yemek olan karnıyarık yapıyorum.”

İkimizde yemek yapmaya başladığımızda ilk iş buzluğa yöneldim. Buzluktan dondurduğum malzemeleri çıkarıp hızlıca mikrodalga fırında çözdürdüm. O sırada abimin ve annemin en sevdiği pirinç pilavını yapmaya başladım. Abim evlenmeden, birbirimizden ayrılmadan önce neredeyse her gün yemeğin yanında pilav yapardım. Abim özellikle bana yaptırırdı. Eski anılarım eşliğinde pilavı yapıp karnıyarığa geçtim.

Ben içini hazırlarken Baran çorbayı çoktan pişirmeye başlamış üstüne de beni izliyordu. Elini yanağına dayamış bana bakarken o kadar tatlı gözüküyordu ki biraz daha böyle bakarsa yemeği yetiştiremeyecektik. “Kaytarma Baran şef. Daha salata yapacağız.” dedim gülerek.

Teslim olmuş gibi ellerini kaldırdı. Ben soğanları doğramak için almıştım ki elimden aldı ve soymaya başladı. “Senin gözün yanmasın ben yaparım sen domatesi falan doğra. Soğan yüzünden bile olsa gözlerinden yaş akmasın.”
Onun düşünceli haline bir kez daha hayran olurken domates ve salatalıkları doğradım. Salata hazır olurken  karnıyarığı da fırına vermiştim. Geriye bir tek tatlı kalıyordu.  Herkesin sevdiği yemekleri yapmıştım. Bir tek Baran kalmıştı.

“Hangi tatlıyı seversin?”

Biraz düşünüp “Revani.” dedi. Ben de çok severdim bu tatlıyı.  Malzemeleri çıkarıp kekini yapmaya başladım.

“Revani mi yapıyorsun?”

“Evet. Herkesin sevdiği yemekleri yaptık tek sen ve Hayat kaldınız. Hayat’ın sevdiği yemek dolapta. Sana da tatlı yapıyorum.” Önce duvara yaslanıp beni izledi. Sonra arkama geçip keki benimle birlikte çırpmaya başladı.

“Benim gibi taş kalpli birini şu hale getirdin ya helal olsun valla. Hayat ve Deniz beni böyle görseler kahkahayla gülerlerdi.” Neşeli çıkan sesimle konuşurken bir yandan da bu halime gülüyordum.

Keki bırakıp beni kendine döndürdü ve sarıldı. “Sen bana ne yaptığını görsen kendine hayret ederdin. Tıpkı senin de korktuğun gibi , birini sevmekten korktum hep. Senden farklıydı korkumun nedeni. Sevip de kaybetmekten korktum. Sevmezsem kaybetmezdim. Bu yüzden yıllarca kimseyi hayatıma dahil etmedim. Nisan’ın babası şehit olduğunda arkasında öyle bir enkaz bıraktı ki. Yüreğinde koca bir ateş ile kaldı Bahar.”

Gözlerim dolmuştu daha sıkı sarıldım. “Düşünme bunu.”

“İyi ki varsın sevgilim.”

Kasvetli ortamı dağıtmak için “Sende iyi ki varsın sevgilim ama biraz daha böyle durursak yiyeceğimiz bir tatlı olmayacak.”

İşe yaramış olacak ki güldü. “Sen şerbeti yap bende keki yapayım.” Kekin hamurunu çırpıp fırına verdim. Karnıyarıklar hazır olduğundan fırından çoktan çıkarmıştım. Kek pişerken şerbetini hazırlayıp masayı kurmaya içeri geçtik. Çok yorulmuştum ama değmişti. Tabakaları masaya dizerken Baran telaşla elimdeki tabakları masaya koyup beni oturttu ve “Ayliz yaran kanıyor.” dedi. Kazağımın üstüne çıkan kanları görünce önce yarama sonra saate baktım. Gelmeleri yakındı ve onları korkutmak istemiyordum.

Aşık Olmaktan Korkuyorum Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin