---
Ondan kaçmamın üzerinden iki ay geçmişti. O gün eve varıp delirdiğimi ve salakça sırıttığımı unutamıyordum. Ancak Özgür şoktan geç çıkmış olmalı ki gecenin bir yarısı, "Sen şimdi beni öptün mü?", "Ne yani şimdi sen benim Gökçe'm mi oldun?", "Hala dudaklarını yanağımda hissediyorum." temalı mesajlar atmıştı. Geçen iki aylık sürede birkaç kez daha yanyana gelmiş, durmadan mesajlaşmaya devam etmiştik. Daha çok onun öğle molalarında ve gece konuşabiliyorduk. Artık 'abi' kelimesi ona karşı hoş durmuyordu. Çünkü biz sevgiliydik!
Gerçekten sen söylemesen anlamazdık (!)
Arada bize geldiklerinde abi dememek için hiç ismiyle hitap etmediğimi saymazsak tabi. Ama Baran Abi'nin bildiğini bilmeme rağmen onun yanında yinede çekiniyordum ve ona hala sinir oluyordum. "Bugün yine yüzünde güller açıyor, kesin biz geldiğimiz içindir," dediği her an Özgür'ü içeri alıp onu kapı dışarı atmamak için zor duruyordum.
Hala aptal gibi gülüyordum her seferinde ve hala şapşal cümleler kuruyordum. Buna karşılık Özgür gülümsüyor ve bu hallerimi bazen telefonla çekiyordu. Bu arada ben öpüşmek istiyordum ama bunu ona söylemeye utanıyordum. Özgür herhangi bir adım atmıyordu ve ilk ben öpmeli miyim diye düşünüyordum.
Oha, yuh, çüş! Libido tavan resmen!
Dudakları çok güzel iç ses, öpsem ne olacak?
*side eye*
Özgürlük: Seni düşünmekten çalışamıyorum. (12.35)
Mesaja bakarak iç çektim. Çok şükür ki ismini değiştirmiştim. Ben evinde oturan masum, kimseye dokunmayan bir kızdım. Aşk bana fazla geliyordu, idare edecektik artık.
Gökçe: şu an içimden milyon tane duygusal cümle diyorum
Gökçe: ama maalesef ki Türkiye de yaşıyoruz
Gökçe: aptallık etme sen bihter ziyagil değilsin
Gökçe: çalışmayana ekmek yok
Özgürlük: Gökçe, romantik an katilisin.
Yazdığı mesaja güldüğümde odanın kapısının açıldığını duydum ama başımı çevirip bakmadım. Ellerim mesaj yazmaya devam etti.
Gökçe: romantik ana dönüyorum ve yakışıklı olduğunu söylüyorum
Gökçe: sen nasıl o ergen halimi beğendin bilmiyorum
Gökçe: ama sen taş gibiyken ben emo gibi bir tipteydim yani
Özgürlük: Aşkın gözü kör diyorlar, Gökçe.
Gökçe: sen şimdi ne demeye çalışıyorsun?????
Özgürlük: Sen bana aşık olduğunu söylediğin anlar ben arabanın pedalına abanıp yüksek ses çıkarmayı havalı sanıyordum.
Özgürlük: Bence bir daha düşün kimin kimi hangi halde sevdiğini.
Gökçe: umarım hala düşünmüyorsundur
Özgürlük: Hayır Gökçe'm, düşünmüyorum.
Özgürlük: Ben sadece seni düşünüyorum.
Gökçe: yaaaaa (12.49)
Telefon aniden elimden çekildiğinde bile sırıtarak boş elime bakıyordum. Ama sonra dank eden şeyle gülüşüm solarken gözlerim önünü görmeye başladı. Karşımda otutararak yakını görmediği halde mesajları okumaya çalışan kişiye büyümüş gözlerimle baktım.
Annem. Benim. Mesajlarımı. Okuyor.
ANNEM BENİM MESAJLARIMI OKUYOR!!!
Çığlık atarak telefonu elinden çekmek için üzerine atladığımda yatağın diğer tarafından düştüm ama en azından telefon artık benim elimdeydi. Nefesim korkuyla kesilmişti. Telefonun kapatma tuşuna basıp göğsüme bastırdığımda rahat bir nefes aldım. Ta ki elini uzatarak beni kaldıran annem ile.
Ayağa kalkıp geri yerime oturduğumda kaşları çatık beni izliyordu. Tamamıyla anneme çekmiştim ve şu an kırk sekiz yaş versiyonum karşımdaydı. Sorgularcasına bana baktığında yutkundum.
"Açıklayabilirim."
"Açıkla." Çok hızlı gelen bu cevap ile gözlerim kısıldı ve iki tercih arasında kaldım. Ya yalan söyleyecektim ya da gerçeği. "Şu an yalan söylemeyi düşünüyorsun ama gerçeği söylemezsen gidip Özgür'e sorabilirim." Gözlerimi daha çok kısarak ona baktım.
"Senin gözlerin hani yakını görmüyordu?"
"İşime geleni net görüyorlar işte ne yaparsın? Şimdi konuş." Tırnaklarımla oynarken başımı eğdim ve anlatmaya başladım. Sonuçta yirmi iki yaşındaydım ve bu kadın evlenmemizi isteyen biriydi. Bu saatten sonra ne olacaksa olsundu.
"Şimdi ben küçükken bunu seviyordum bu da beni sevmiş sonra bu bana yazmış sonra ben tanıdım onu sonra konuştuk sonra onun yanağını öptüm sonra sevgili olduk sonra konuştuk ve hala konuşuyoruz ve sonra hala sevgiliyiz-"
"Bir nefes al, ağzında bir şey yok."
"Hayır hala öpüşmedik yani ağzımda bir şey yok." Son dediğimle annem afallayarak bana baktı, ben ona baktım. Söylediklerimi düşününce ben ona herhangi bir detay vermeden kısaca anlatmıştım. Sorun neydi acaba?
Başını iki yana salladı, "Yüzün bana benzemeseydi seni doğurduğuma inanmazdım." Söylediği ile yüzümü buruşturdum. Beni doğurmuş olduğu için şükretmesi gerekiyordu. "Özgür'ü beğeniyorum, tam efendi çocuk. Onaylıyorum bu ilişkiyi." Gözlerim kocaman açılırken yüzünü avuçlarımın arasına alıp ateşi var mı diye baktım. Ellerimi iteleyip beni arkaya atarken ağzımdan kocaman bir kahkaha kaçtı ve deli gibi gülmeye başladım. Annem beni izlerken gülmem kesildi ve onun ciddi olduğunu gördüm.
"Sen ciddisin?" Tek kaşı havaya kalktı.
"Gökçe acaba doğumda beynine oksijen mi gitmedi, anlamıyorum ki kızım sen nasıl böyle salak geldin?" Homurdanarak ellerimi kucağıma koydum.
Ben annenin iç sesi olmak istiyorum.
Annem ellerimi tutup avuçlarının arasına aldı. "Gönül eğlendirmek güzel bir şey değildir. Niyetiniz ciddiyse, ben arkanızdayım. Ama eğlencesine böyle bir iş olmaz. Ağır başlı olun, olur mu?" Başımla onayladım.
"Çok ağır başlıyız zaten." Bana şüpheli gözlerle bakıp ellerini çekti ve kapıya doğru gitti.
"Özgür'den eminim ama senden hiç emin değilim." diyerek çıktığında annemin bana olan güveni sinirlerimi bozdu. Zaten iki aydır ilk öpücüğümü alamamış, sinirliydim. Çocuğa kalsa evlendiğimiz gece beni öpecekti. İlişkinin libido tavan kısmı olmak çok zordu. Puşt Melih ve Bengü bile öpüşmüştü yani kısaca bu haksızlıktı!
Telefonumu açtığımda bir okunmamış mesaj vardı.
Özgürlük: Yarın lunaparka götürmek istiyorum seni, gelir misin? (12.50) ✓✓
---
hayat kısa fiyatlar uçuyor
Sevgilerle*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇ Mİ? | Texting
Teen Fiction054**: Bu kadar kör olman imkansız, derdim kendi kendime. 054**: Ama sonra bir şey fark ettim, 054**: Senin körlüğün sadece banaymış. (03.12) --- 01.05.2023 17.09.2023 Kısa hikayedir, texting ve düz yazı bölümleri bulunmaktadır. Aile ve mahalle konu...