slm kapak fotoğrafı değişti
---
"Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar, yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar," Etrafımda tavaf eder gibi sürekli aynı hareketlerle dönen kadınlara karşılık tek tepkim arada yanaklarımı şişirip sessizce oflamaktı. Yanımda bir adet Özgür vardı ve etrafımızda dönen kadınlar sanırım ağlamamı bekliyordu. "Arşı arşı memlekete kız vermesinler, annesinin bir tanesini hor görmesinler, annesinin bir tanesini hor görmesinler." Arada kendi içimde şarkıya 'dırırım' diyerek melodi sağlıyordum, tek aksiyonum buydu. "Uçan da kuşlara malum olsun, ben annemi özledim. Hem annemi, hem babamı ben köyümü özledim."
Birisi şu işkence gibi gelen şarkıyı bitirdiğinde koca kına tepsisi ile karşımda duran müstakbel görünceme baktım. Başka birisi yüzümü kapatan örtüyü kaldırınca karşı karşıya geldiğim kadına dişlerimi göstererek sırıttım.
"E bu gelin ağlamıyor, aksine gülüyor!" Etraftan kıkırtılar ve nıçlama sesleri yükselirken sinirleniyordum. Özgür bile ne olduğunu anlamıyordu. Allah'ım sadece altınları alıp çıksak olmaz mıydı?
"Ya Allah aşkına evleniyorum niye ağlayayım?" Etrafımda inşaat izleyen dayılar gibi beni izleyen kadınlar onaylamaz bakışlarını atıyordu bana.
"Baba evinden gidiyorsun, bekarlık zamanın bitiyor ağlaman gerek."
"Teyzecim, aynı mahallede ev aldılar. Beş dakikalık mesafe var aramızda, bence ben buna ağlayayım." Dönüp Özgür'ün şaşkın yüzüne baktım, "Bula bula yıllardır yaşadığım mahallede mi ev buldun, inanamıyorum hala sana!" Yan taraftan annem kolumu çimcikleyince dişlerimi sıkıp önüme döndüm. Özgür'ün ablası durumu kurtarmak için,
"Hadi kınayı yakalım!" dedi. Kulağıma elini kapat sözcükleri dolunca elimi sıkıca kapattım. "Gelin elini açmıyor, Özlem Hanım!" Bir kadından gelen bu kritik müdahale ile mavi dizinin altına gelen elbisesiyle kayınvalidem göründü. Biraz kilosu vardı ama elbise yakışmıştı. Saçlarını topuz yapmıştı ve yüzünde mutlu bir ifade vardı. Yanıma yaklaşıp önümde durdu.
"Hep mutlu olun," diyerek avucumu açtı, içerisine yarım altın koydu ve diğer elimi de açıp diğerine de yarım altın koydu. Ben aşkla onlara bakarken kayınvalidem, "Hayırlı uğurlu olsun." diyerek çekildiğinde altınların üzerine kına sürülmesi sevmemiştim. İnşallah herhangi bir leke bırakmazdı altınımda yoksa Özgür bana yenisini almak zorunda kalırdı.
Altınlar için evlendin sanırım?
Evet, başka soru?
Kınanın üzerine bir şey koyduktan sonra eldivelenleri elime geçirip aynı işlemi Özgür'ün serçe parmağına yapmak istediklerinde vazgeçtiler. Ben ve misafirler nedenini sorgularken, "Kınaya alerjisi var," diyen Özgür'ün ablası bizi aydınlatarak geri çekildi.
Sonrasında ayağa kalktık ve karşılıklı çiftetelli oynadık. Oyun bittiğinde Özgür gitmişti ve sadece kadınlar kalmıştı. Ben testi kırma adetini yapmak istemediğim için herkes bana kızgın olsa da umursamadım. Kızların açtığı her telden müziğe ayak uydurmaya çalışıyordum.
Erik dalından şişelere, abim damat oluyordan çiftetelliye, ben güzelden anlarımdan kuzu kuzuya her telden müzik çalmıştı ve benim gibi oyunlar oynamayı bilmeyen biri için, gece çok zordu. Oturmama izin vermiyorlardı. Ayaklarıma ağrılar düşmüştü ve insanlar çerez yerken benim oynamam haksızlıktı. Biri bana çerez versin yoksa gerçekten oturup ağlardım.
Oh, canıma değsin!
En sonunda oturmama izin verdiklerinde onda bile huzur yoktu çünkü insanlar sürekli benimle fotoğraf çekmeye geliyordu. Gözüme hafif makyaj yapmıştım ama dudaklarıma kırmızı ruj sürülmesi kimin fikriydi, hala anlamıyordum. Bindallıya uysun demişti o kişi. Umarım o kişi bana nefret ettiğim kırmızıyı sürdüğü için beyaz pantolon giydiği gün regl olurdu, amin.
Getirilen rengarenk kurdeleleri olan şeyi anlamaya çalışırken birisi o şeyi belime bağladı. Bu bir kemerdi, her bir yanından rengarenk kurdeleler sarkıyordu. Beni tekrar salonun ortasına çektiklerinde her genç kız kurdelenin bir ucunu tutarak etrafımda bir çember oluşturduğunda hala ben etrafa neler oluyor diye bakarken bir şarkı yükseldi salonda.
Gözüm kara, kalmadı yara
Oldum rengâ-rengârenk
Bazen her şey sararıp solar
Biz hep rengâ-rengârenkAman Allah'ım bu şarkı, bu kemer ve bu çember! Ben şimdi ortada kıvırtacaktım!
Ağzım açık etrafa bakarken kızlar çoktan oynamaya başlamıştı. Etraftan yükselen "Hadi!" nidaları eşliğinde ağzımı kapattım ve elimden geldiğince -daha çok can çekişir gibi bir halim vardı- oynamaya çalıştım. Kızlar kahkahalar eşliğinde şarkıyı söylerken ben oynamaya çalışıyordum ve gün boyu sürekli birileri beni çekiyordu, buna salon kameramanı da dahil!
Sen mi cahilsin ben mi bilgeyim bilmem ama söyleyeyim, ünlü değilsin gerizekalı! Gelinsin sen tabi seni çekecekler!
Ben onu unutmuşum iç ses..
Katıksız, yemin ediyorum.
Çok şükür ki bu eziyette bittiğinde gece yarısına kadar danslar, çiftetelliler oynandı ve bitti. Bu süreçte ben eziyet çekerken Özgür ve arkadaşlarının eğlence yapması hiç ama hiç adil değildi.
Kadınlar evlerine gitmeden beni teker teker öpüp tebrik etti. Nefret ettiğim ne kadar şey varsa hepsi başıma gelmişti resmen. Benim neyimeydi evlenmek? Ama düşününce Özgür çok tatlı, kibar, yakışıklıydı ve düğünde bana altın takılacaktı. Sanırım yarında bu işkenceye katlanabilirdim.
Annem karşımda durunca gözleri dolu doluydu. Bana sarılırken bile hala gözlerinin dolu olduğunu biliyordum. Duygulanmıştım ama zorlasam da ağlayasım gelmiyordu. Annem geri çekilirken dolu gözlerle gülümsedi. "Çok mutlu ol kızım." Gülümsedim ve sonrasında gece sona erdi.
Eve geldiğimizde bizim uzaktan gelen akbabaların ay pardon, akrabaların bizde kalacağını öğrendim. Hepsi şu anda kritik yapıyordu. Annemin yanına gidip altınları avucumdan alıp güzelce temizlenmesini söylediğimde beni onaylayıp dediklerimi yaptı. Bindallımı çıkarmama yardım ettiğinde kıyafetlerimi alıp banyoya girdim ve makyaj da dahil bütün kirlerden arınıp banyodan çıktım. Odamın içinde yere serilen yataklarda birkaç küçük çocuğun uyuduğunu görünce oflayarak bana ayrılan yere geçip uzandım. Sonunda telefonuma kavuşunca Özgür'den mesajlar vardı. Sırıtarak mesajlarını açtım.
Özgürlük: Yorulmuşsundur sen şimdi.
Özgürlük: Güzelce uyu, dinlen güzelim. (23.55)
Gökçe: sen ne yaptın (00.19)
Özgürlük çevrimiçi
Özgürlük: Bende eve geçtim bir saat önce.
Özgürlük: İyisin değil mi?
Gökçe: çok yorucu geçti ama iki yarım altına değdi
Özgürlük: osbeishwoshwo
Özgürlük: Şimdi, iyi geceler o zaman.
Gökçe: yarın görüşeceğiz seninle :)
Özgürlük: Korkmalı mıyım?
Gökçe: bilmem.. neyse iyi gecelerrr sana
Özgürlük: :)
Özgürlük: Çokça iyi geceler senin olsun, güzelim. ✓✓
---
Sevgilerle*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇ Mİ? | Texting
Teen Fiction054**: Bu kadar kör olman imkansız, derdim kendi kendime. 054**: Ama sonra bir şey fark ettim, 054**: Senin körlüğün sadece banaymış. (03.12) --- 01.05.2023 17.09.2023 Kısa hikayedir, texting ve düz yazı bölümleri bulunmaktadır. Aile ve mahalle konu...