---
Sıkıntıdan patlamak üzereydim. Vakit bir türlü geçmiyordu ve evde olanların bildiği bir şey varsa, o da zamanın sadece uyurken geçtiğiydi. Bir pazar günü annem, abim, babam ve ben oturmuş gündem haberlerini izliyorduk ve saat hala akşamın yedisiydi. Yemeğin pişmesine az kalmıştı ve kanepeden kendimi yere atıp 'Yeter Artık!' sloganı eşliğinde bağırmamak için zor duruyordum.
"Of." Abim bana bakarak göz devirdiğinde yanaklarımı şişirdim. Yavaşça ayağa kalkıp odadan ayrılıyordum ki abim seslendi.
"Nereye Gökçe?" Allah aşkına abiler kapatılsın. Gerçekten sırf bize laf atılsın diye her hareketimizi aile bireylerine itinayla göstermeleri can sıkıcıydı. Derin bir nefes vererek arkamı döndüm. Babam da bana bakıyordu.
Evde babalar varken neden birlikte oturmalıyız diye bir kural vardı cidden anlamıyordum. Herkes istediği yerde otursa daha iyiydi bence. Daha mutlu bir hayat için bunu destekliyorum.
"Tuvalete abi, gelecek misin?" Abim dilini çıkarttığında yüzümü buruşturdum. Babam onaylamaz bakışlarını bize sunarken annem sadece haberlere odaklanmış bir vaziyette oturuyordu. Arkamı dönerek odadan çıktığımda derin bir nefes alıp tuvalete doğru adımladım. Pijamamın cebindeki telefon titreştiğinde elime alıp lavabonun kapısını kapattım.
Bana anonim olan kişiyi merak ediyordum ama o söylemeden ben bulacaktım. Bunu bir nevi hırs yapmıştım. Beni bu kadar yakından tanıyan biriyse, onu bende tanıyordum mutlaka. Sohbete girdim.
Aa: Duman - Senden Daha Güzel (19.07)
Gökçe: iltifat olarak almalı mıyım
Aa: Ben sana iltifat etmem.
Aa: Sen bir iltifata sığamayacak kadar güzelsin çünkü.
Başımı iki yana sallayıp telefonu lavabonun üzerine koyduğumda aynadaki aksimle karşılaştım. Ben.. gülümsüyordum?
Başımı iki yana sallayıp ellerimi yüzümü yıkayıp kendime gelmeyi bekledim. Hayır yani bir mesaja ne diye gülüyorsam? Saçmalıktı resmen.
Yüzüme birkaç kez daha su çarpıp gülümsemenin gittiğini görünce kendi kendimi onaylayıp havluyla kuruladım. Telefona mesaj gelmemişti çünkü yanıt yazmamıştım. Bekliyorsa beklesindi. Anonim oydu sonuçta.
Telefonu cebime atıp çıktığımda odaya adımlıyordum ki kapı tıklatıldı. Bildiğim kadarıyla birini beklemiyorduk. Kapıya ulaşıp gözetleme deliğinden baktığımda gözlerimi devirerek kapıyı açtım.
"Bence siz gelip bu eve yerleşin, malum her gün buraya gelip gitmek zor oluyordur." diyerek kapıyı daha çok açıp geçmelerini bekledim. Onlara her daim laf soktuğum için yine beni önemsememişlerdi. Halbuki ben ciddiydim.
"Rızan varsa yerleşelim," diyerek bana kısa bir an bakıp geçen Özgür abinin ardından kapıda ayakkabısını çıkarıp eve giren Baran abi gülümseyerek, "Yine yüzünde güller açıyor, hiç şaşırmadım." diyip yanımdan geçti.
Neredeyse her gün birbirlerine gidip geliyorlardı ve ben artık bıkmıştım ama onlar bıkmamıştı. Abimde sürekli gidip geliyordu onlara. Onların aileleri de benim ailem gibi razıydı ve razı olmayan tek kişi bendim. Yetiyordu artık gerçekten! Hatta bu duruma yıllardır annem ve babam öyle bir alışmıştı ki, gelmediklerinde onları da azarlıyorlardı.
Üzerime bakarak ofladım. Resmen bu ikilinin düzgün halimi gördüğü yoktu. Sürekli renkli pijamalar içinde görüyorlardı beni. Şimdi bile üzerimde yeşil renk pijama ve beyaz tişört vardı. Saçım ise ensemde bağlıydı. Omuz silkip içeri geçtim, yıllardır aynı tiple görüyorlarsa suç onlarındı.
"Oo gençler, bende dedim nerede kaldı bunlar." diyen babamın sesi eşliğinde girip annemin yanına çöktüm. Özgür abi ve abim yanyana oturuyordu, Baran abi ile babam tekli koltuklardaydı.
"Kaynananız seviyor sizi, yemekler de daha yeni pişmişti. Hemencecik sofrayı kurarım ben," diyerek neşeyle konuşan anneme alttan alttan bakıp kollarımı birbirine doladım.
"Biraz da kaynananız sevsin sizi, hep annem seviyor zaten." Annem yandan koluyla karnıma vurdu, 'Sus' bakışlarına omuz silkerek karşılık verdim. Özgür abiye baktığımda kısık sesle gülmüştü.
"Bizde sofra kuralım." diyen anneme, abim ve abimin can arkadaşları yardım etmek istese de annem izin vermeyip beni peşinden sürükledi. Sofra kurmak benim için basit olduğundan ona ayak uydurdum. Zira içerisi fazla basıyordu beni.
Çıkmadan önce babamın sorduğu o kutsal soruyu duyduğumda, onların kıvranışları aklıma geldiğinde kocaman sırıtmıştım. Babamın bu sorusuna bayılıyordum!
"Evet beyler, evlilik ne zaman?"
Adımlarım seri bir şekilde mutfağa doğru yöneldi. Annemin yaptığı patatesli börek ve mercimek çorbasının kokusu etrafı sarmışken bende sofrayı kurmaya başladım. Masayı silip her şeyi koyduğumda hala annem bana ters ters bakıyordu.
Tamam anladık anne en çok sen misavirperversin, anladık sakin.
Ayıp be!
TM.
Her şey hazır olduğunda içeri geçip hepsine haber verdim ve hep beraber sofraya oturup yemeklerimizi yedik. Yemeğin ortasında babam sorusunu yinelemişti çünkü kendisi bu üçlüden birinin düğününü görmeden ölmek istemiyordu. Kimse babamın sorusuna yanıt vermeyince babamın sunduğu öneri masaya bomba gibi düşmüştü.
"Madem evlenmeyi düşünmüyorsunuz, benden ilk evlenene ödül var. Aranızdan ilk kim evlenirse ona beş cumhuriyet altını ve kırk gram burma bilezik takacağım." Masada bir sessizlik oluştu, herkes ne diyeceğini bilemedi. Beş cumhuriyet altını ve kırk gram burma bilezik mi? Biz bu kadar zengin miydik?
Sen bunu düşünürken altının gramı 1520 TL oldu canım.
"Benim yarın düğünüm var!" Ortama bir diğer bomba gibi düşen bu ses, iç sesimin verdiği bilgiye dayalı olarak benden çıkmıştı. Herkes aval aval bana bakarken ciddi olduğumu belirterek başımı salladım. Hepsi bir anda gülmeye başladığında omuzlarım düşmüştü. Zengin olacaktım ben!
"Allah iyiliğini versin kızım! Seni alacak biri var mıdır?" Babamın espri olduğunu düşündüğü ama benim yüzümü buruşturmama sebep olan bu cümlelerden sonra herkes yemeğine dönerken gözlerim Baran Abi ile kesişti. Gülümser bir şekilde bana bakıyordu. Önüme dönecekken bir bakışı daha fark etmiştim, bana hüzünlü gözlerle bakan Özgür Abi'yi.
---Sevgilerle*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇ Mİ? | Texting
Ficção Adolescente054**: Bu kadar kör olman imkansız, derdim kendi kendime. 054**: Ama sonra bir şey fark ettim, 054**: Senin körlüğün sadece banaymış. (03.12) --- 01.05.2023 17.09.2023 Kısa hikayedir, texting ve düz yazı bölümleri bulunmaktadır. Aile ve mahalle konu...