---
Abim hızlı adımlarla yanımıza geldiğinde Özgür az önceki teklife sevinse mi şaşırsa mı bilememişti. Sanırım bu şekilde kabul etmem tuhaf kaçmıştı ama yapacak bir şey yoktu. Ölümlü dünyaydı ve bende karambole yaşayan bir insandım. Sırf abim olay çıkaracak diye tektaşı reddecek halim yoktu. Salak değildik ama fakirdik. Abim yanımıza varınca bir elimdeki yüzüğe bir bana bir de Özgür'e bakıyordu.
"Abi açıklayabilirim."
"Açıkla!" Kızgın çıkan sesiyle ona değişik değişik bakıyordum. Biz ailecek niye aynı replikleri kullanıyorduk ya?
Yüzüğün olduğu elimi kaldırıp yüzüne doğru tuttum, "Öpüştük ama sorun yok, bak evlenme teklifi etti." Özgür'ün gözleri kocaman açılırken abim donakaldı. Ben ne olduğunu yine sonradan anladım. Ben bir kez daha pot kırdım değil mi? Ben bizi öpüşürken gördüğü için kızgın sanmıştım, meğerse abim bizim ilişkiye kızıyormuş.
Abinin iç sesi olmam gerekirse şu an dedikleri, 'Bedenim sağ sağ, yürüyebiliyorum elhamdülillah çok şükür. Ama ruhum, ruhum yok!'
"Lan sen bir de benim kardeşimi mi öptün şerefsiz herif!" Abimin yumruk olan eli az önce öptüğüm dudaklarda patlayınca ağlamak istedim. Az önce öpmüştüm ama ben! Özgür bir iki adım sendeleyip elini dudaklarına bastırarak doğruldu. Abime bakarken abimin ona yine vurmasına izin verdi, üçüncü kez vurmak için elini kaldırınca devreye ben girdim.
"Abi Allah aşkına sen dağ ayısı mısın, hop hop vuruyorsun!" diyerek kolunu çektim ve daha fazla vurmaması için kollarını sardım. Hala sinirli sinirli soluk alıyordu, dönüp Özgür'e baktığımda yediği iki yumruk pek bir şey yapmamıştı. Neyse, bir şey olmazdı herhalde. "Bir sakin ol ya, of!" Kızgın bakışları bana değince 'ne var' dercesine başımı salladım. Korkacağımı sanıyorsa yanılıyordu.
"Kızı korkutuyorsun, otur adam akıllı konuşalım." Sinirle başımı çevirip Özgür'e baktım ama o abime bakıyordu. Abim sanırım şu an tehlikeli değildi. Sakince onu bıraktığımda hala sinirliydi ama saldırma atağında bulunmadı. Hemen geri çekildim. Pek hasar yoktu, kafa göz dalabilirlerdi neticede.
"Seninle konuşacak hiçbir şeyim yok! Bugün babam öğrenecek ve bu saçma iş burada son bulacak." Sanırım biraz kızgındı hatta yakından bakarsak çok kızgın olduğunu görebilirdik. Babamın tepkisini bilmiyordum ama hafif tırsmıyorum dersem yalan olurdu. Abim elimi tuttu, "Gidiyoruz Gökçe," O hızlı adımlarla giderken Özgür durdurmak istemişti ama sorun yok dercesine göz kırpıp ona ayak uydurdum. Son kez arkamı döndüğümde o telefonla konuşuyordu, uzaktan öpücük attığımda ise yutkunmuştu.
---
"Herife bak herife, utanmaz öpmüş bir de kardeşimi." Yalnız ben onu öptüm diyerek düzeltmek istedim ama bu şekilde daha çok kudurması hoşuma gitmişti. Öpücük aklıma gelince sırıttım. "Sırıtma sana ayrı sinirliyim, geç şimdi içeri konuşacağız!" Önceliği bana verdiğinde ona ters ters bakıp ayakkabımı çıkardım ve içeri girdim.
Kapı kapandıktan sonra abim hızla içeri geçerken kenarda ayakkabı yığını görünce kaşlarımı çattım. Misafirimiz yoktu bildiğim kadarıyla. Hızlı adımlarla abimle beraber odaya girdiğimizde "Bab-" demişti ki içeride oturan Özgür'ün ailesi ile cümlesi havada asılı kaldı. Öncelikle bismillahirrahmanirrahim.
"Hoş geldiniz, çocuklar." Özgür'ün annesi Özlem teyzeye bakarak zorda olsa gülümsedim. Şimdi az önce oğluyla öpüşünce bu şekilde karşılaşmak bir tuhaf oluyordu sanki. "Siz.. sizde hoş geldiniz." Abim bana ters bakışlar atıp babamın yanına oturdu. Zil çalınca gerisin geri dönüp kapıyı açtığımda Özgür'ü görmeyi beklemiyordum. Gözlerim kocaman açılırken içeriye göz atıp onu göğsünden geriye iteleyerek dışarı çıktım ve kapıyı ardımızdan hafif aralık bırakacak şekilde kapattım.
"Sen ne yapıyorsun burada? Yüzün iyi mi bir şeyin yok gibi zaten? Ay şey annenler niye geldi? Eceline mi susadı-" Özgür omuzlarımı tutarak beni kenara çekti.
"Öncelikle nefes al ve," eğilip yanağımı öptü. İçeri geçerken, "birazdan anlarsın neler olduğunu." Şaşkınca onun ardından içeri girip kapıyı örttüm. Adımlarım kapının eşiğinde son bulduğunda odadaki herkes gülümsüyordu ve abimin yüzünde şok bir ifade vardı.
"Gerçekten bu gençler bizi daha mutlu edemezdi, dünür adayım." Özgür'ün babasından çıkan son kelimeler ile kapının önünde donup kaldım. Yavaşça babama döndüğümde gülümseyen ifadesi ile daha çok şaşırdım.
"Dünür lafı ne kadar da güzel oldu, boşver adaylığı be dünürüm benim." Özgür'e baktığımda bana dönerek göz kırpmıştı. Şimdi burada ne olduğunu anlamıyordum.
"Gökçe gelsene kızım," diyerek beni uyaran annemin yanına adımlayıp oturdum. Özgür'ün on yedili, ve on dokuzluk kız kardeşleri kıkır kıkır gülüyorken abim hala donup kalmıştı. İç ses bana özet geçer misin?
Sizin ilişkiyi onaylıyorlar gördüğüm kadarıyla. Onaylamasalar mı acaba, şimdi Özgür zeki falan ama sen biraz geri kaldığın için ülkeye zararlı çocuklar çıkabilir ortaya.
Çocuk mu? Öpüşme ile hamile kalınıyor mu?
Çığlık attığımı düşün, Gökçe. Sinirli bolca çığlık.
"Gençler, sanırım evlilik teklifini halletmişsiniz?" Babamın sorusuyla iç sesimden ayrılıp yüzüğüme baktım. Abimin boş boş konuştuğu dakikalarda Google'dan Zen marka yüzüklere girip tektaşımın pırlanta olduğunu ve buna ek olarak fiyatını öğrenmiştim. Bu yüzden yol boyu elimi cebime sokup düşmesin diye yan yan yürümüştüm. Bir ara amcanın biri yan yürümemi görünce karısına dönüp, "Yazık sakat herhalde, Allah şifa versin gencecik kız." dediğini duymuştum.
Elimi kaldırıp gülümsedim ve başımı salladım. Babam hangi ara onay vermişti ve kızının sevgilisinden aldığı yüzüğe neden bu kadar seviniyordu anlamamıştım. "Çok da güzel bir yüzükmüş, maşallah gençler de çok yakışıyor." Annemin sanki bizi ilk kez görmüş ve bu ilişkiyi ilk kez duymuş gibi tepki vermesine ne demeliydim, bilmiyorum.
"O zaman ne diyelim, dünürüm. Hayırlı iş beklemeye gelmez, haftaya bugün istemeyi yapalım."
"Harika olur diyorum, ne kadar erken o kadar iyi."
"Baba çok acele etmesek mi?" Abimin sorusu ile babam ona kızgın bakışlar atınca oturduğu yere sinip Özgür'e öldürücü bakışlar atmaya başladı. Özgür ise gülümseyerek bana bakıyordu.
"O zaman hayırlı uğurlu olsun, haftaya kız isteme ve nişanımız var!"
Ben daha yeni evlilik teklifi almışken bir hafta sonra nişanlanmak mı? Ne saçmalıktı bu, direkt evlenip yatağa niye girmiyorduk ki biz? Bu arada babam acaba söz verdiği altınları bize mi takacaktı?
He bir de şey..
Gökçe-Özgür bir, Görkemik sıfır.
(gece ağlayın çünkü böyle ilişkiniz olmayacak.)
---
Ben can sıkıntısından oturup otuzuncu bölüme kadar yazdım ve kitap bende tam şu an neden çünküsü işsizim
Sevgilerle*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇ Mİ? | Texting
Teen Fiction054**: Bu kadar kör olman imkansız, derdim kendi kendime. 054**: Ama sonra bir şey fark ettim, 054**: Senin körlüğün sadece banaymış. (03.12) --- 01.05.2023 17.09.2023 Kısa hikayedir, texting ve düz yazı bölümleri bulunmaktadır. Aile ve mahalle konu...