22. Perde

24 1 0
                                    

Bölüm Şarkıları
🌺Ufuk Beydemir- HİÇ
🌺Mavi Gri- Aklımı Kaçırdım

1 Hafta Sonra

"Baba, benim adım neden Açelya?" Bugün okulda isimlerimiz ve anlamlarını öğrenmiştik. Öğretmenim bana bir çiçek olduğumu söylemişti.

"Bu nereden çıktı çiçek kızım?" Babam, bahçemize açelya ekiyordu. Hem de bir sürü, bende okuldan yeni gelmiş onu izliyordum. Daha sadece altı yaşındaydım.

"Anlamını sevmedim, öğretmenim söyledi. Aşık olduğun kişiyi özlemek ve ona kavuşamamak demekmiş. Aşk ne tam anlamadım ama kötü gibi geldi." Kavuşamamak çok kötü hissettirmişti.

"Senin adını annen koydu. En sevdiği çiçek açelyaydı. Bir gün kızım olursa adını Açelya koyacağım derdi hep." Kaşlarımı çattım.

"Baba, annem beni doğururken ölmedi mi? Adımı koyamaz ki." Babam duraksadı, eğildiği yerden kafasını kaldırıp bana baktı. Toprak içinde ki ellerini silkeledi.

"Bana yardım eder misin?" Hevesle kafamı aşağı yukarı salladım. Babam, bana elini uzattı. Benim minik elimin yanında, kocaman kalan elini sıkıca tuttum. Babam beni önüne çekti, onun gibi dizlerimin üzerinde oturdum.
Ellerini ellerimin üzerine yerleştirdi, birlikte ilk çiçeğimizi ekmeye başladık.
"Annene her buluşmamızda çiçek alırdım. Annende hiçbir zaman ona aldığım çiçeği kabul etmezdi. Bana kızardı hatta çiçekleri öldürdüğümü söylerdi."

"Haklı," deyip kıkırdadım. Benim aksime babam iç çekti.

"Bir gün annene onun için bir açelya bahçesi yapacağımı söyledim. O da bana kızına açelya adını vereceğini söyledi. Fikrini bir an bile değiştirmedi. Birbirimize söz vermiştik. Bu ev, sen ve bu bahçe hepsi annene sözüm."

Aklımda dönen anı artık daha anlamlıydı. Demir Olcay anneme verdiği sözler için yaşıyordu. Benim adım bile anneme verdiği sözdü. Acaba onun için bir an bile olsa anlamım var mıydı?

Bir haftadır Verka dışında kimseyle iletişim kurmamıştım. Verka'ylada sağlıklı bir iletişim kurduğum söylenemezdi. Sürekli gergin bir haldeydim. Tek yaptığım evde uzanmaktı. Demir Olcay sürekli arayıp bir sürü mesaj attığı için telefonumu da kapatmıştım. Yaklaşık yarım saat önce uyanmıştım ve düşünüyordum.

Ben hiç sevilmiş miydim?

Yatakta sola dönüp, gözüme gelen kaküllerimi geriye attım. Sanırım tek şansım bu olayların ara tatile denk gelmiş olmasıydı. Düşünceme kendi kendime güldüm. Cidden bu umrumda mıydı? Kafamı iki yana sallayıp, bacaklarımı yataktan sarkıttım ve oturur pozisyona geldim. Üzerimdeki battaniyeyi kenara attım.
Tam karşımda ki dolabın aynasından kendimi süzdüm. Üzerimde kırmızı bir polar ve aynı renkte bir tayt vardı.

Gözlerimin içi kıpkırmızı olmuştu, göz altlarım çökmüş ve dudaklarım kurumuştu. Dağılmış saçlarımı ellerimle düzelttim. Ev sessizdi ama uyandığım da dış kapının açılıp kapandığını duymuştum. Acaba Verka dışarı mı çıkmıştı? Yataktan kalkıp odanın kapısını açtım. Koridorda yürümeye başladım, salondan gelen sesleri duymamla lavabodan önce oraya yöneldim. Kapı çok hafif aralıktı.

"O iyi mi?" Bu ses Aysar'a aitti. İçeriye girmekten vazgeçtim.

"Değil." Bu ses ise Verka'ya aitti.

"Açelya bu , toparlar bu kadar endişelenme Aysar." Anka her zaman ki gibiydi ama burada işi yoktu. Birden içim öfkeyle doldu.

"Bir haftadır benimle bile doğru düzgün konuşmuyor." Verka bunu sitem eder gibi söylemişti. Dolan gözlerime lanet ettim. Onlara anlatmış mıydı? Bana sormadan özelimi onlara anlatmamalıydı.

Kül DeğirmeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin