003200

45 6 1
                                    


Azıcık yorum pls..

*

Gece yarısı saat üç arkadaşlar.

Üç.

Ben sevgilime sokulmuş mışıl mışıl uyuyorken, DERDİN NE SENİN BE ADAM?!

"Ne oluyor?" Diye mırıldandı uykulu sesiyle Taehyung, e herkes, kamptaki herkes mışıl mışıl uyuyordu ve bir anda böyle uyandırılmak.. bir zahmet küfür edelim değil mi ama..

"Arkadaşlar, uyanın!" Diye bir ses yankılandı, ses bay Nam'a aitti. Megafon mudur, kulağımızın dibine koyulmuş hoparlör müdür nedir bilmiyorum ama boş ıssız ormanında etkisiyle ses öyle bir yankılanıyordu ki neye uğradığınızı şaşırıyordunuz bir anda.

"Ne oluyor Tete?" Dedim tek gözüm kapalı şekilde omzumun üzerinden ona bakarak, alnıma bir öpücük kondurup kalktı yanımdan, dışarıda neler olduğuna bakmak istemişti. "Bilmiyorum güzelim, sen burada kal ben bakayım olur mu?" Kalkıp dışarıya neler olduğuna bakmaya çıktı ama ben tabi ki içeride kalmadım, gözlerimi ovuşturup çadırdan Taehyung'un arkasından çıktım. Yani çıktım derken sadece kafam çıktı..

"Neler oluyor bay Nam?" Diye sordu çadırdan çıkan biri, herkes yarı uykulu olduğu için neye uğradığını şaşırmış bir şekilde çadırlarından çıkmaya başlamıştı, bende çadırdan çıkmadan sadece kafamı çıkararak dışarıya bakıyordum, dışarıdaki homurtular, herkesin söylenmesi ve bay Nam'ın bunların hiç birini takmaması çok komikti..

"Gecenin bu saatinde neden ayağa diktiniz hepimizi?" Diye sordu bu defa Taehyung hayatım. "Arkadaşlar kamptayız ve burada olmanız sizi birer kampçı yapar değil mi? Bunu resmileştirelim istiyorum, yani işte anlarsınız.." gece gece kafası güzel herhalde diye düşünmeden edemedim söylediklerini duyunca, "yani arkadaşlar cesaret oyunu, kampçıysanız gerçek birer kampçı olduğunuzu belli etmek için ufak bir maceraya çıkacağız diyorum." Yürü git işine demeyi o kadar çok isterdim ki.. uyumak istiyom ya ben, sevgilime sarılıp uyumak istiyom banane ya..

"Herkes bunu yapmak zorunda mı ya?" Dedi içlerinden biri, keşke hayır isteyen uyusun deseydi.. "Evet! Zorundasınız kimse kaçamaz." Kesin bir dille konuştuğu için.. bir de bilirsiniz, öğretmenimiz ya hani.. mecburen onu dinlemek zorundayız..

Hep bir ağızdan bıkkınlık dolu sesler çıkmasına rağmen bay Nam'ın hiçbirimizi takmaması da ayrı bir olay.. bir de bir şey söyleyeyim mi.. ben altıma sıçarım. Yapamam öyle şeyler ben yaşayamam zifiri karanlık ormanda macera falan..

"Ne macerası bu bay Nam?" Diye sordu çocuklardan biri, evet bu arada, kamptaki hiç kimsenin adını bilmiyorum.. "orman yürüyüşü yapacağız ve bu bölgede bildiğim bir yol var, orada herkes tek başına bir tur yürüyecek.. bakalım ne kadar kampçısınız?" Ne diyor bu be? Ben gecenin üçünde tek başıma nasıl yürüyeceğim ormanda, NE OLSUN İSTİYORSUN BE ADAM?

"Şaka yapıyorsunuz herhalde?" Dedim bu sefer tüm vücudumu çadırdan çıkararak.. korktuğum çok belli oluyor mu ya.. "gayet ciddiyim Jungkook." Dedi, aa adımı biliyor, ne garip (!)

"Ama ben.." dedim ve sonra susmayı tercih ettim çünkü bütün gözler benim üzerimdeyken korkuyorum ben diyemezdim, bizimde bir karizmamız var yani şimdi.. çizdiremem karizmamı lütfen.

"Ben.. tabi bay Nam.. orman yürüyüşü nedir ki.. yaparız." Kendimden son derece emin şekilde konuşmaya çalışıyordum ama Taehyung'un bana bakışları çok komikti.. nasıl debelendiğimi, nasıl acılar çektiğimi bir o biliyordu çünkü.. şerefsiz, şu an çok eğleniyor kesin..

"Harika!" Kimse hiçbir şey diyemeyince el mahkum bay Nam'ın söylediklerini kabul ettik.. herkes üzerine havanın serinliğinden dolayı hırkalarını alıp yola çıkmak için beklemeye başlamıştı..

Ben daha çadırın içinde oturmaya devam ediyordum, Taehyung yanımda üzerine hırkasını geçirmekle meşguldü, "hadi güzelim, üzerinde bir şey al soğuk dışarısı.." dedi fermuarını çekerken, "ben gitmek istemiyorum Tete.. ben yapamam öyle şeyler, gelmesem olmaz mı?" Dedim bağdaş kurduğum yere çivilenmiş gibi oturarak.. kalkmak hiç istemiyordum ki.

"Az önce öyle demiyordun ama.." kıkırdayarak baktı bana bu sefer, gözlerimi kısıp ona kötü kötü baktığımda içimden geçenleri anlamış olması gerekiyordu.

"Tamam hiçbir şey söylemeyeceğim sana bebeğim, ben hep yanımda kalacağım tamam mı? Korkmana gerek yok." Gözlerimi kısıp ona öyle bakıp hiç cevap vermediğim için şirin şirin konuşuyordu benimle, çadırın diğer köşesinde kendi hırkasına uzanıp üzerime giydirmek için arkama uzattı hırkayı, ona zorluk çıkarmadan hırkayı üzerime giydirmesine izin verdim, birazcık büyük olmuş olsa da üzerine sinen koku burnuma dolduğunda içimi huzur kapladı, çok tuhaf bir histi.. ama çok güzeldi. Hırkanın fermuarını çekip şapkasını kafama geçirdi, kendimi minik bir çocuk gibi hissetmiştim bir an, aşık aşık ona bakmaktan başka bir şey gelmiyordu elimden.

"Hazırsın koca bebek." Uzanıp dudağımın kenarına minik bir öpücük kondurdu, uzaklaşacağı sıra kollarımı kaldırıp onu durdurmak istedim ama ellerimin hırkanın içinde kaldığını fark edince gülümsemeden edemedim, sadece parmak uçlarım hırkanın ucundan çıkmıştı, ellerimi o şekilde kaldırıp Taehyung'un yüzünü kavradım.

"Beni ormanda bırakırsan seni mahvederim Tete." Dedim yanaklarını sıkarak, "tomom dodok yo." Yanaklarını sıktığım için sesi boğuk çıkmıştı ama çok tatlıydı tipi. Büzülmüş dudaklarına öpücük kondurup geri çekildim.

Gözümün önüne düşen hırkanın şapkasını düzeltmeye üşendiğim için kafamı arkaya yatırarak şapkanın altından doğru bakmayı tercih ettim, ne yapalım benim keyfim ve kahyası çok üşengeç.

"Yanımdan ayrılmayacaksın, özellikle de şu çocuk yakınlarımızdayken." Çadırdan çıkmak üzereyken bana dönüp kesin bir dille bunları söyledi Taehyung, az önceki sevimli kaplanım kaybolmuştu bir anda. "Sen beni bırakma, ben zaten dibinden ayrılmam merak etme." Dedim elini tutup, ee korkuyorum zaten sizce ayrılır mıyım? Yani çocuktan değil, ormandaki yaratıklardan korkuyorum.. dışarıya çıkarken de elini sıkı sıkıya tutmayı çok isterdim ama, yapamadım.. bunun için biraz daha vakte ihtiyacımız var..

"Herkes hazırsa hadi bakalım!" Çadırlardaki herkes dışarıya çıkmış, bay Nam'ın etrafında toplanıp başına gelecekleri beklemeye başlamıştı. Biz de aralarına katılımca tamamlanmış olduk ve lanet olasıca maceramıza başlamış bulunduk.

Teker teker aptal macera olayı yüzünden yürümeye başladığımız yolda, Taehyung önümden yürüyordu ve bir an olsun elimi bırakmamıştı, kolu arkasında elimi tutabilmek için öyle yürümüştü tüm yolu. Karanlık olduğu için kimse görmüyordu da zaten bizi, tek ışık kaynağımız bay Nam'ın elindeki el feneriydi.

"Arkadaşlar size bahsettiğim yer burası," diye bağırdı en önden, "ben yolun karşısına geçeceğim şimdi, sizden teker teker karşıya geçip yanıma gelmenizi istiyorum, ışıksız olacaksınız, biliyorsunuz bu bir cesaret oyunu, gerçek birer kampçı olduğunuzu kanıtlamanız için bir şans." Ben istemiyorum kanıtlamak falan ama zorla mı ya? Tabi ki bunları söyleyemedim, keşke söyleyebilseydim..

"Korkma güzelim, bir şey olmayacak ayrılmayacağım yanından." Dedi Taehyung, elini çok sıktığımı o konuşana kadar fark etmemiştim. Kafamı sallayarak gülümsedim ona ama tabi karanlıkta ne kadar görebildiyse işte..

"Başlayın bakalım." Diyerek kendisi karşıya geçti ve teker teker herkesin yanına gelmesini beklemeye başladı, herkes geçmişti de, kimse de öyle çok fazla korku dolu bir şey görmemiştim bir korkan benim galiba.. biri çığlık ata ata geçti ama sonuç olarak geçmişti işte..

Sıra bize geldiğinde önümde Taehyung olduğu için önce o karşıya geçmeliydi ama elimi hiç bırakmamıştı, gitsin diye bekliyordum, "hadi Tete." Dedim yürüsün diye, bizim ikimizin birlikte geçmesine tabi ki izin vermeyeceklerdi bu yüzden ben zaten hazırlanmıştım kendimi.

"Seni orada bekleyeceğim tamam mı bak yavaş yavaş gideceğim hemen arkamdan gel." Fısıltıyla konuşup elimi yavaşça bırakarak yürümeye başladı. Ona güveniyordum, benim için yavaş yürüyeceğini karşı tarafta beni bekleyeceğini biliyordum.

Biliyordum.

Ama yanına hiç gidemedim.

Arkadaşlar.

Ben o gün Taehyung'un yanına geçemedim..

BİR TAVŞAN VARMIŞ KAPLAN AVINA ÇIKMIŞ | TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin