003600

38 6 0
                                    



*

Şimdi bakın, bunu idrak etmek çok zor tamam mı? Yani.. bilemiyorum arkadaşlar..

Bu okul lanetli. Bakın söylüyorum, lanetli bu okul. Ne zaman bu okulla birlikte bir etkinlik yapılsa, hep ama hep.. bakın istisnasız her seferinde birinin başına bir şey geliyor, biri olmasa illaki bir şeye zarar geliyor ve bu çok garip. Bunu bilerek mi yapıyorlar, yoksa birileri tarafından mı yapılıyor bunlar bilmiyorum ama çok korkutucu olmaya başladı.. özellikle bu son yaşanan..

Herkes, kamptaki herkes tek tek sorguya alınmıştı, hava daha yeni yeni aydınlanmaya başlamışken bir anda bay Nam'dan cinayet haberini almak şoka uğratmıştı bizi, o haberi aldıktan sonra çadırımıza gidip bekledik Taehyung'la, yapabileceğimiz hiç bir şey yoktu çünkü.. hastaneye de gidemeyecektik, zaten gitmek istemiyordum da keşke böyle olmasaydı..

İşin kötüsü ne biliyor musunuz? Cinayet işlenmiş ama, kimin öldüğünü bize söylemediler.. sadece gelen polis memurları biliyormuş bunu, bizim kamptan biri olmadığını biliyoruz ama, herkes yerinde çünkü, kiminle geldiysek burada. Şey hariç.. şey.. 

ADINI BİLMİYORUM Kİ ÇOCUĞUN!

Beni izleyen hani, babama kadar beni tanıyan şu çocuk.. o yok. Bir de ben o çocuğu en son bizi yakaladığı zaman görmüştüm, sonrası yok.. sanki yer yarıldı da içine girdi birden bire.. beni babamla tehdit etmişti, garip garip konuşup yanımızdan ayrılmıştı o gece ve sonra.. yoktu. 

Herkes çadırlarının dışında kamp ateşini yaktığımız yerde toplanmıştı, ayrı ayrı yerlerde durmamıza izin vermediler sorgudan sonra, zaten çok korkunçtu sorgu.. bir irkilmedim değil hani şu polislerden. 

"Taehyung.." dedim fısıldayarak, arkasından elini tutuyordum kimse görmesin diye. Bir de iyice ona yaklaşıp sadece onun beni duyabileceği kadar yakınına girdim, "ben bu polisleri hiç sevmedim, katil bunlar olmasın?" Tamam biliyorum.. çok saçma.. ama, bilmiyorum.. gerçekten çok garipler. Tuhaf bir his var içimde. 

"Güzelim.." avucunun içinde kaybolan elimi sıktı güven verircesine, "düşünme böyle şeyleri, işlerini yapıyorlar sadece." dedi o da sadece benim duyabileceğim bir şekilde. Etrafımızda toplanmış oturan herkes tedirgindi, e normal olarak tedirgin olmalılardı da zaten. 

"Bir şey söyleyeceğim ama.." dedim kulağına doğru, fısıldamaya devam ediyordum, "şu çocuk.." kafasını çevirdi bana aniden kimden bahsettiğimi o da anlamıştı, bakışları sertleşmişti "ortalarda yok.. sence.." cümleme devam etmek istemedim, böyle bir şey nasıl söylenirdi ki, çok garipti.. bunu düşünmek bile tüylerimi diken diken ediyorken, böyle bir şeyi yaşıyor olmamız gerçekten inanması güç bir olaydı. Kendimi rüya görüyormuşum gibi hissediyordum, yaşananların gerçekliğini sorgular oldum bir anda çünkü daha düne kadar yanımda gördüğüm biri şu an ölmüş olabilirdi. Her ne kadar kötü biri de olsa, yine de bir insanın hayatının sona ermesi, onun ölmüş olması söz konusuydu. 

"Bilmiyorum bebeğim.. bilmiyorum." dedi mırıldanarak, Taehyung bile bu şekilde kötü hissetmişse kendini hem de o çocuk için.. gerçekten yaşadığımız olayın büyüklüğü korkunç bir şeydi.

Size sorguda ne olduğunu anlatmadım, onu anlatacağım durun. 

"Evet, adın nedir?" diye sordu bana beni sorguya çeken polis bey, orta yaşlarda bir adamdı ve hiç polise benzemiyordu bile. "Gguk.." dedim birden, sonra içimden kendime saydırdım bir sürü ama bilmeseniz de olur.. Polisin bana bakışını bir görseydiniz ama gelip o rezilliğime benimle birlikte saydırırdınız bana.. neyse, "Jeon Jungkook," dedim hemen düzeltip, "Arkadaşlarım bana öyle seslenir de aklım ona kaydı kusura bakmayın." şirin gözükmeye çalışmıştım hep, tir tir titrediğimi belli etmemek için ne taklalar attım var ya.. 

"Peki dün gece neredeydin Jeon Jungkook?" diye sordu elindeki kalemle deftere bir şeyler yazarken, kendimi bir film sahnesi canlandırıyormuşum gibi hissetmem normal mi acaba.. "Biz dün gece kamp ahalisi olarak gece üçte yürüyüşe çıktık polis beyefendi, sağolsun öğretmenimiz böyle uygun görmüş.. benim bildiğim yürüyüş sabah olur ama neyse.. işte biz çıktık yürüyüşe sonra ben o zifiri karanlıkta çok normal olarak önümü görmediğim için ayağımı burktum ya da kırdım herhalde bilmiyorum.." ayağımdaki Taehyung'la birlikte yaptığımız sargıyı gösterdim polise kaldırıp, herkesten uzakta çadırların arkasındaki ağaçların arasında sorguya alınıyordu öğrenciler, iki tane sandalye vardı karşılıklı ve oturduğum için ayağımı rahatça gösterebilmiştim. "Sonra şey.. Sev.. sevimli bir çocuk," dedim sevgilim diyemediğim için.. paçayı kurtardığıma sevinmiştim..  "ah çok iyi kalplidir kendi canım benim, Taehyung beni buraya kadar taşıdı yürüyemediğim için geldik kamp alanına ateşin başında oturduk ve sonra uyuduk.. bu kadar yani.. bir şey yapmadık, görmedik, ses falan da duymadık.. masum masum ateşin başında oturduk biz.. ben zaten korkuyorum, hayaletler falan vardır bu ormanda diye gece yarısı o yürüyüşe korka korka gittim polis bey, hadi hayaleti geçtim belki yer altındaki köstebekler isyan edip saldırıya geçecekti, belki ayılar saldıracaktı.." Polisin bana bakışını keşke görebilme şansınız olsa.. Ne anlatıyor bu avanak der gibi beni izliyordu, ilk anlatmaya başladığımda defterine notlar alıyordu ama ben hiç susmadan konuşup anlatmaya başladığımda bunu yapmayı bırakıp sadece beni izlemişti.. sanırım katil olamayacak kadar salak olduğumu anlamış olmalı. 

"Tamam gidebilirsin sen." dedi bana direkt.. hiç sorgulamadı bile.. Bu iyi bir şey tabi ama, kendimi bir tık kötü hissettim hani.. 

"Taehyung salak mıyım ben?" dedim, polisin yanından döndüğümde Taehyung'a ilk sorduğum bu olmuştu, üzerimde hala Taehyung'un hırkası vardı ve kolları uzun olduğu için ellerim içinde kaybolmuştu, elimi kaldırıp saçlarımı karıştırmak istediğimde elim hırkanın içinde kaybolduğu için bunu yapamamıştım, elimi çıkartmaya üşendim evet.. 

"Birazcık safsın sadece.." dedi benim yapmak istediğimi yaparak, elini saçlarıma çıkarıp karıştırdı tüm saçımı, "sensin saf." dedim dil çıkarıp, insanların görüp görmemesini umursamamıştım o an. Zaten herkes çok tedirgin olduğu için etrafındakileri çok umursamıyorlar. 

Böyle işte.. sonrası zaten, Taehyung sorguya alındı, o da aynı şeyleri anlattığı için ikimizin de katil olamayacak kadar masum insanlar olduğumuzu anlamaları uzun sürmemişti, sonra bekledik.. Birkaç tane polis kampın etrafında bekliyor, herhangi bir olaya karşı önlem olarak hazırda duruyorlardı, çok gergin bir ortamdı ve hiç hoşuma gitmiyordu. 

"Sence polislere söylemeli miyiz?" dedim avucunun içindeki elimle parmaklarını sıkarak, "Polislere değil ama, önce bay Nam'la konuşabiliriz." dedi bana dönerek, yalnız olsak o güzel dudaklarına sayısız öpücükler kondurmayı ne çok isterdim şu an.. 

Bu arada evet, önce bay Nam'la konuşmak daha iyi olabilirdi, sonuçta buradaki öğrencilerin hepsinden o sorumluydu ve belki de adını hala öğrenemediğim o çocuk kendi isteğiyle kamp alanından ayrılmış olabilirdi ya da başka bir şey olmuş olabilirdi. 

Taehyung elimi bırakarak yavaş adımlarla bay Nam'ın olduğu yere doğru yürüdü, ben gidemiyordum çünkü ayağımın üzerine basmak her geçen saniye zorlaştığı için daha fazla yüklenmek istemiyordum. 

Uzaktan Taehyung ve bay Nam'ın konuşmasını izledim, hararetli bir şekilde konuşuyorlardı ve Taehyung gördüğüm kadarıyla bayağı bir endişelenmişti.. Ters bir şeyler olduğunu, kötü bir şeylerin olduğunu anlamıştım. 

Sarsak adımlarla bana doğru geldi yeniden, "Bembeyaz olmuşsun Tete.." dedim şok içinde ona bakarak, gerçekten bembeyaz olmuştu.. Tanrı aşkına, ne öğrenmiş olabilirsin.. 

"Jungkook.." dedi sesi titriyordu sanki, ve ben gerçekten inanılmaz derecede endişelenmiştim şu an.. "Seojun.." yutkundu, Seojun kim diye sormak istedim ama sonra kim olduğunu anlamıştım.. sonunda ismini öğrenebilmiştim. "baban.." dedi sonra, kesik kesik konuşması kafamı karıştırmaktan başka hiçbir işe yaramıyordu şu an.. 

"Ne diyorsun Taehyung, babam ne?" dedim kollarını tutup, "Baban.." dedi yine, gözlerini kaçırdı benden, "baban, Seojun'u öldürtmüş olabilir.." 

NE İNEKLER KUŞ MU DOĞURMUŞ?

BİR TAVŞAN VARMIŞ KAPLAN AVINA ÇIKMIŞ | TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin