003500

46 7 1
                                    


*

Rüya gördüğüme emindim.. baya emindim hatta, rüyamı kendim yönettiğimi bile düşündüm bir ara. Hani öyle derler ya, bazı rüyalarımızı kendimiz yönetirmişiz falan.. ama rüya görmüyormuşum..

"Uyanmazsan bir daha öpmeyeceğim haberin olsun.." sonunda net bir şekilde Taehyung'un sesini duyduğumda bilincim yerine gelmişti. Dizlerinde uyuyakaldığım sevgilimin dizleri yerine sert zeminde uyanmak bir tık üzmedi değil hani.. 

"Sen beni bir daha hiç uyutmamak mı istiyorsun?" dedim uykulu sesimle, daha gözümü açamamıştım bile, her yerim tutulmuş gibi hissediyordum. "Güzelim hastaneye gitmemiz gerekiyor, yoksa seni uyandırmak ister miyim?" tek gözümü aralayıp yanımda oturan ve saçlarımla oynayan sevgilime baktım, gözümü açtığımda gördüğüm ilk şeyin Taehyung olması ne kadar güzel bir hismiş ya.. alışıyorum ben bu duruma iyice.. 

"Gitmesek.." dedim kafamı çevirip, "gitmeyelim ve burada kalalım, sen bana sarıl biz biraz daha uyuyalım öyle.. olmaz mı Tete?" yanıma bacaklarını uzattığı için yaklaşıp bacaklarına sarıldım kedi gibi, başımı kaldırıp dizlerine yattım, sırnaşıklık yapıp belki onu ikna edebilirdim.. çünkü ben gerçekten hastaneye falan hiç gitmek istemiyorum da.. biliyorum çünkü ayağım kesin kırık.. 

"Tete böyle bir şeyi kabul etmeyecek.." dedi eli yüzümde dolaşırken, "çünkü Tete sevgilisinin ayağı için endişeleniyor, canı daha fazla yansın istemiyor." çenemi dizlerine yaslayıp ona baktım. Bu kadar sevgi bünyeme çok fazla galiba benim.. ağlayasım geliyor da sürekli. 

"Canım acımıyor ki.. yemin ederim bak kanıtlayabilirim." dedim kendimi kaldırıp, ona daha önce kanıtlamaya çalıştığımda ayağımı burkmuştum ya.. akıllanmadım, yine öyle garip garip hareketler yapıp canımın yanmadığına ikna edecektim ama yapamadım. "Bu sefer olmaz Jungkook." çadırın içindeydik biz birlikte tamam mı, beni uyuduğumda buraya taşımış olmalı üşümeyeyim diye.. şimdi ben yine kalkıp çadırdan çıkacaktım aklımdaki buydu aslında, çadırdan çıkacaktım Tete'de arkamdan gelecekti.. ama olmadı çünkü Taehyung izin vermedi bana, kalkmak için hareketlendiğimde kolumdan tutup geri oturttu beni, hem de kucağına. 

Tamam oturmayı en çok sevdiğim yer kucağı, ama.. neyse. 

"Beni ikna edemezsin, o hastaneye gideceğiz ve bakacaklar ne olduğuna." dedi doğrudan gözlerimin içine bakarak, "tamam ya.." diyerek mırıldandım sadece, kucağında oturmuşum, bana dik dik bakıyor.. sizce karşı gelme ihtimalim kaç? bence böyle bir ihtimal hiç yokta.. 

"Tete bir şey istiyor.." dedi bakışlarını yumuşatarak, elleri ait oldukları yerde dolaşırken şirin şirin bana bakıyordu, "ne istiyormuş?" dedim üzerindeki kazağıyla oynayarak, kucağında oturmak kendimi bir bebek gibi hissetmeme neden oluyordu bu yüzden ekstra bir bebek gibi duruyordum şu an, "birazcık sarılmanı ve göğsünde yatmanı istiyormuş." dedi kafasını yanına eğerek, ya bakın.. ben bu çocuğu yerim tamam mı, yerim ve midemde sonsuza dek saklarım. Sonra Jungkook neden sürekli ağlak hallerde, bu yüzden işte. 

Yaklaşıp dudaklarına öptüm uzun uzun, o kadar çok seviyordum ki onu, benden böyle sevgi dolu şeyler istemesi içimdeki aşkı körüklüyordu resmen. "Tete isterse, Gguk her şeyi yapar." dedim göğsüne yatarak, kollarımı beline sarıp iyice sokuldum ona, ayaklarımı toplayıp Taehyung'un bir yanından uzattım rahat oturabilmek için, o da zaten rahat edeyim diye dizlerini ayırmıştı ve ben şu an bacaklarının arasında yerde oturuyorum, ama o kadar rahat ki burası, evim gibi.. duyduğum ses, kalbi.. kalp atışı ninni gibi, çok seviyorum ya ben.. çok aşığım. 

"Seni çok seviyorum." dedi saçlarıma öpücük kondurarak, sımsıkı sarılmıştık birbirimize. "Ben de seni çok seviyorum Tete.." dedim belini daha çok sıkarak. 

"Bir şey soracağım sana.." diye mırıldandım başımı göğsünden kaldırmadan, dakikalardır birbirimize sarmaş dolaş oturuyorduk öylece çadırın içinde, dışarıdan sesler geliyordu ve anladığım kadarıyla yürüyüşe gidenler geri dönmüştü, "sor bakalım." dedi elimle oynarken, bir eli belimde diğeri de sıkı sıkı elimde duruyordu, "Jimin geçende neden senin odandaydı ben verdim dedin de inanmadım?" dedim aniden, neden bunu sorduğumu inanın bilmiyorum ama öyle birden aklıma gelmişti. "Bebeğim söylemiştim sana, gidecek yer bulamamış o gece.." eliyle parmaklarımı seviyor, oyun oynuyordu, "geldi benden rica etti, beyefendi geldiği gibi odama çıktığı için sevgilisiyle kovamadım da onu, sana da söyleyememiştim.. ona kızma diye iş uzamasın o gece diye odamı ben verdim dedim.. seni tanıyorum, söyleseydim yine odama dalar üzerine atlardın.." doğru söylüyor.. yapardım.. sarı civciv ne olacak görüyor musunuz.. gelmiş sevgilimin odasına konmuş.. göz devirmiştim ama göğsünde yattığım için bunu görmemişti Taehyung. 

"Peki bir şey daha.." dedim bu sefer göğsünden başımı kaldırarak, "neden kimse sizin kuzen olduğunuzu bilmiyor, yani işte.. üvey kuzen." bu Jimin merakı birden nereden geldi bilmiyorum ama merak etmiştim, "bebeğim bunları sonra konuşsak ya, seni hastaneye götürmem gerekiyor biliyorsun değil mi, yoksa kaçmak için beni mi oyalıyorsun?" omuzlarımdan tutup bana inanamıyormuş gibi yalandan bakışlar atmaya başlamıştı, şirinlik abidesi resmen.. 

"Aklıma bile gelmedi öyle bir şey.. beni çok yanlış tanımışsın Tete," dedim ona dönerek, "Aşk olsun.." kafamı iki yanıma sallayıp cık cıkladım şakacıktan. Fark ettiniz mi, Jimin meselesi yine kapandı.. ama ben bu meseleyi öğreneceğim.. 

"Aşk çok var merak etme sen.." dedi burnuma minik bir öpücük kondurarak, "Hadi bakalım," diyerek bir anda kendisiyle birlikte beni de kaldırarak çadırdan çıkardı, neye uğradığımı şaşırdım be.. 

"Bay Nam!" çadırdan çıktığımız an gördüğümüz bay Nam'a seslendi kucağında ben varken, "Jungkook'u hastaneye götürmem gerekiyor, ayağı gittikçe şişiyor.." dedi bay Nam'ın yanına yaklaşırken, "siz mi araba çağırırsınız, ben mi çağırayım?" 

"Çocuklarr.." dedi, ben bu ses tonunu biliyorum.. ben bu sesi biliyoruumm.. eyvah.. "Maalesef ne araba çağırabiliriz, ne de buradan çıkabiliriz.." O NE DEMEK ŞİMDİ PARDON DA? 

"O neden?" diye sordum Taehyung'un kucağından yere tek ayağımın üzerine atlayıp, normalde olsa bırakmazdı beni ama onun da şaşkınlığına denk gelmişti, belimden tutarak kendisine yapıştırdı beni, destek vermek içindi bu yaptığı ve kimse bu durumu yanlışta anlayamazdı, sonuçta ayağım sakat basamıyom üzerine.. "evet o neden?" beni destekleyerek aynı soruyu yeniden yöneltti bay Nam'a. 

"Giriş çıkışlar kapatılmış, kamp alanından çıkış yapamıyoruz maalesef çünkü dün gece ormanda bir cinayet işlenmiş." dedi korkak bir tavırla, öyle endişeli görünüyordu ki zaten bir boklar olduğu belliydi.. 

NEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEE? 

"Ne?" Taehyung'la aynı anda birbirimize bakıp aynı anda bay Nam'a o şok ifadesiyle bu soruyu sormuştuk. Ne demek cinayet işlenmiş!? şaka mı bu? 

"Şaka mı yapıyorsunuz siz?" diye sordu Taehyung, belimdeki kolu sıkılaşmıştı. "Bunun, böyle bir şeyin şakası mı olur çocuklar? lütfen çadırınıza dönün ve hiçbir şey yapmayın, birazdan ekipler gelecekmiş herkes teker teker sorguya alınacak." dedi ve gitti.. başka hiçbir şey demeden, bizi şok halinde bırakıp gitti.. 

"Taehyung.." dedim sessizce, içimi öyle büyük bir korku sarmıştı ki sesim içime kaçmıştı resmen, direkt olarak karşıya bakıyordum, gözlerimi kapatamıyordum bile, "cinayet işlenmiş dedi.." dedim yine sessizce.. 

"Öyle dedi.." Taehyung'da üzerindeki şoku atlatabilmiş değildi, hava aydınlanmıştı ve sabahın o soğuk havasında ormanın ortasında kalakalmıştık öylece.. 

ARKADAŞLAR.. CİNAYET İŞLENMİŞ.. DÜN GECE.. BU ORMANDA.. 

Ve biz Taehyung'la dün gece bu kamp alanında bir başımızaydık, ikimiz.. ya bize sorarlarsa siz niye tek geldiniz diye, hadi onu geçtim biz biliyoruz ne yapıp yapmadığımızı.. ya Taehyhung'a bir şey olsaydı.. 

BOKU YEDİK ARKADAŞLAR HAYIRLI OLSUN. 

BİR TAVŞAN VARMIŞ KAPLAN AVINA ÇIKMIŞ | TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin