00100

469 25 20
                                    


*

Jungkook;

"Ama artık yeter!" Diye mırıldandım kendi kendime, beni dinleyen bir kendimdim çünkü. "Ben çok sıkıldım, her gün okula mı gidilir?" Aynadaki yansımama bakıyor, beni onaylaması için bir tepki vermesini bekliyordum. Sonra kafama dank etti, ben hareket etmezsem yansımam nasıl tepki verecekti ki? Bende hareket edip söylediklerimi onaylayacak şeyler yapıp kendimi motive edici şeyler söylemeye başladım. "O kadar haklısın ki Kookie, bende çok sıkıldım her gün aynı yüzleri görmekten ama neden gidiyoruz biliyor musun? Çünkü okulda bize ihtiyaç var, biz gitmezsek okul boş kalır öğretmenler iş yapamaz ve beş parasız kalırlar.." parmağımı kendime uzatmış aynadan kendimi motive ediyordum ama sonra söylediğim şeylerin çok saçma olduğunu fark ettim.

"Boş versene Kookie sen bunları.." deyip etrafımda bir tur attım ve dönüp saçlarımı ellerimle düzelterek kendime göz kırptım, "her zaman ki gibi çok yakışıklısın ve herkes sana okulda deli olacak, o yüzden bunları düşünme ve okuluna git.."

Bir an yüzümdeki o kendini beğenmiş gülümseme soldu, havaya kaldırıp havalı görünmeye çalışmak için kollarımla yaptığım hareketi sonlandırıp kollarımı güçsüzce iki yanımdan sarkıttım. "Ama.." dedim kendi kendime, "ben herkesin bana deli olmasını değil, sadece onun beni görmesini istiyorum.."

Ben çok aşıktım, deliler gibi hem de.

Ama büyük bir problem vardı, onun bundan haberi yoktu.. yani şöyle ki ben deliler gibi platonik bir aşıktım.

Hem de kime biliyor musunuz?

Taehyung'a.

Taehyung kim mi? Şey o, sadece ama sadece benim gibi bir salağın aşık olabileceği biri. Çünkü okulun en şımarık, en kendini beğenmiş ve deyim yerindeyse en çılgın çocuğu. Kimse ondan hoşlanmaz, ben hariç.

Çünkü Taehyung nasıl desem o kadar.. uyumsuz ki, kimseyle anlaşamayan, sürekli olarak birilerine laf sokma çabasına giren, sürekli olarak da soluğu disiplin kurulunda alan bir arkadaşımız kendisi. Hiç arkadaşı yoktur mesela okulda, sadece kavga ettiği insanlar vardır. Kimseyle sohbet etmez ama herkesle de bir o kadar rahat kaynaşır. Özgüven problemi olmayan biri bir de, öyle ki özgüvenin tüm harfleri onun için bulunmuş gibi, öyle ki özgüven deyince akla ilk gelen kişi Taehyung. Kimsenin ne düşündüğünü, ne söylediğini umursamaz. Hem çok konuşur, hem de hiç konuşmaz. Garip bir oğlan, ama benim oğlanım.

Ama size bir sır vereyim, gerçi bütün okul biliyor sır sayılmaz. Benim de Taehyung'dan bir farkım yok. O ne kadar çılgınsa, ben onun iki katı kadar falanım. O ne kadar manyaksa ben de o kadarım. Normalde derler ya zıt kutuplar birbirini çeker diye, biz zıt olmamamıza rağmen birbirimizi çekiyoruz sürekli. Taehyung'un benden nefret ettiğine adım kadar eminim bu arada. Neden mi? Çünkü başına ne geliyorsa benim yüzümden oluyor. Kusura bakmasın ama, ben ona deliler gibi aşık biri olarak tek başına bir şeyleri üstlenip soluğu sürekli disiplinde alarak okul hayatını mahvetmesini izleyemem. Bir keresinde okulun yemekhanesinde bir çocuk 'yanlışlıkla' üzerine elindeki suyu döktü diye çocukla ciddi bir kavgaya girişmişti, bunu gören ben ne yaptım sizce? Şey yaptım, yemekhane masalarının üstüne fırlayıp masanın üzerinde koşarak elime aldığım tepsileri etrafa fırlatıp yemekhaneyi birbirine kattım. Herkes bir anda neye uğradığını şaşırınca Taehyung'un kavgası da böylelikle son bulmuştu. Yani yaptığım bu şeyle hem ona zarar gelmesini engelledim, hem de disipline tek başına gitmesine engel oldum. Sonuç olarak, birlikte disipline gitmiştik. Bir değil iki değil, defalarca kez böyle şeyler olmuştu ve defalarca kez kendimizi disiplinde bulmuştuk. Bizi okuldan da atamıyorlardı işin komik tarafı, çünkü bu okulun en büyük gelir kaynakları bizdik, benim de ailem Taehyung'un da ailesi bu okula yapılabilecek en büyük katkıları yapmışlardı. Evet, zengin bir aileden geliyorduk ikimizde.

Her neyse konumuz bu değil.

Taehyung diyordum..

O nereye, ben oraya.

Bu arada bir şey daha.. Taehyung'un bundan da ölesiye nefret ettiğini biliyorum ama bu bizim bir zorunluluğumuz.. ben bu durumdan ne kadar memnun olduğumu size tarif edemem, ne kadar şanslı olduğumu da.. aynı şeyleri Tae için söyleyemem ama tabi, çünkü o bu durumdan oldukça ve oldukça ve oldukça rahatsız.

Şey.. bizim evlerimiz karşılıklı ve bir de, işin komik tarafı pencerelerimiz birbirine bakıyor. Bunu benim ayarladığımı kimse bilmiyor ama.. şhh aramızda.

Onlar ailesiyle birlikte karşımızdaki eve taşındıklarında neredeyse bayılacaktım, o kadar mutlu ve o kadar mesuttum ki.. yaklaşık iki ay kadar aval aval dolaştım ortalıkta, sürekli mahallede Taehyung'u karşısına çıkıyor sürekli kendimi ona göstermek için türlü taklalar atıyordum. Onlar taşındığı gün, Taehyung'un odasının ne tarafta olduğunu öğrendim ve hemen kendi odamı onun odasının karşısına taşımak için kolları sıvadım. Aileme bunu nasıl açıkladığımı sormayın, ya da oda değiştirmek için ne haltlar yediğimi..

Ufak bir ipucu, odama bahçeden topladığım hamam böceklerini doldurmuş olabilirim.. ama şhh, bu da aramızda.

Ama söyledim, içimde bir manyak yatıyor. Ve bir de deli bir aşık.

Çoğu zaman pencereden gizli gizli onu izleyip, odasında yalnızken neler yaptığını görmeye çalışıyorum ama yapamıyorum çünkü perdeleri hep ama hep kapalı. Hatta onu rahat izleyebilmek için kendime bir dürbün bile satın almıştım. Bazen şey yapıyor, bilerek yapıyor sanırım bilmiyorum ama deli ediyor bu beni, penceresini sonuna kadar açıyor, bütün perdeleri açıp benim net bir şekilde görebileceğim şekilde açıyor hem de.. ve sonra, ben karşımda yarı çıplak, sadece beline sarılı bir havluyla vücudundan sular damlayan bir Taehyung'la karşılaşıyorum..

Eminim, bilerek yapıyor..

Onu öyle gördüğüm zaman ne şekle girdiğimi hayal edebiliyor musunuz? Ben edemiyorum, çünkü genelde bayılmış oluyorum, gözümü açtığımda kendimi odamın zeminine sümük gibi yapışmış şekilde buluyorum.

Öyle yaparsa olacak olan bu işte.

Her neyse, aşığım yani ben. Platonik bir şekilde, kendim gibi bir manyağa takığım.

BİR TAVŞAN VARMIŞ KAPLAN AVINA ÇIKMIŞ | TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin