003000

44 7 0
                                    


*

Tamam, şimdi şöyle; çadır kurmak bu kadar zor olmamalı tamam mı? Yani ne bileyim, çubukları takarsın, yere çivilersin olur biter falan.

Bu çadır değil, biz yeniden inşaat yapıyoruz sanırsınız bizi görseniz gerçekten bakın..

Tam iki saattir, şakasız iki saattir önümüzdeki lanet çadırı kurmaya çalışıyoruz.

"Taehyung.." dedim umutsuzca, gerçekten bu çadırı kurabileceğimize olan tüm inancımı yitirmiştim çünkü, biz çadırı değil o bizi kurarsa şaşırmayın.. nasıl olacaksa o sanki, neyse.. "yardım falan mı istesek birinden?"

Bana öyle bir bakış attı ki.. nasıl anlatsam, gözleri kısık bir şekilde bana dönmüş, dudaklarını büzüştürmüş halde  tüm umutlarını, içinde kalan bir kırık umut parçacığını sorduğum soruyla yok etmişim gibi bir bakış.. şey bakışı şey, yemeğini kendisi yemeye çalışan bir bebeğin elinden yemeyi beceremedi diye kaşığını aldığınızda size attığı bakışın aynısı.. "bu bana yapılmış hakaretlerin en büyüğü biliyor musun?" Dedi elindeki çadır çubuklarını sesli bir şekilde yere düşürerek, kıyamam ya.. üzüldü bebişim.. "sen bana şu an dolaylı yoldan beceriksiz dedin farkında mısın Gguk kuşum?"

"Asla!" Dedim başımı şiddetli bir şekilde sağa sola sallayarak, "asla sana beceriksiz demedim ben, sadece dedim ki.." bu işten nasıl sıyrılırım diye düşünmeye başladım, hadi Gguk beyni.. başarabilirsin! "Senin bu becerikli marifetlerini başkaları da görüp yapsın diye bizimle birlikte çadırı uygulamalı bir şekilde kursun mu? Bunu sordum ben sana evet.." başardın Gguk beyni.. seninle gurur duyuyorum..

"Tamam bu güzeldi.." Tete bebeğimin yüzündeki o üzgün ifade silinmişti sonunda, onu şakacıktan da olsa üzgün görmek hoşuma gitmiyordu. "O zaman birilerini çağıralım da senin o güzel marifetlerini görsünler.." dedim gülümseyerek, tam birilerini çağırmak için hareketlenip arkamı dönmüştüm ki o an vazgeçtim.

Biz kamp alanına vardığımızda hava çoktan kararmıştı, yol yaklaşık iki saat sürdü ve bu süre zarfında yaptığım tek şey Taehyung'a koala gibi yapışık oturmaktı.. ve bir de zaten biz yola çıktığımızda hava kararmak üzereydi, yani anlayacağınız şu an gece yarısını geçmek üzere..

Yani şey, hava zifiri karanlık ve bizim olduğumuz alanı aydınlatan tek şey çadırların yanına konumlandırılmış kamp fenerleri ve bir de çadırların orta kısmına yakılmış kamp ateşi.

Çember oluşturacak bir şekilde tüm çadırları tek tek yerleştirmiştik, bay Nam herkesi teker teker tembihlemişti bu düzen konusunda, birbirimizden ayrı kalmamalı, birbirimizden uzakta durmamalıydık. Herhangi bir hayvan saldırısına karşı ya da ormanda başımıza gelebilecek herhangi bir olaya karşı önlemmiş.. YANİ BAY NAM DİYOR Kİ, ZOMBİLER BASARSA YA DA HAYALETLER MUSALLAT OLURSA VEYA AYILAR SİZİ YERSE YA DA DİNOZOR İSTİLASI OLURSA YA DA KÖSTEBEKLER YERALTINDAN FİRAR EDERSE İÇ İÇE DURUN Kİ BİRBİRİMİZİ SAVUNABİLELİM!

Öyle bir şey yok biliyorum yahu.. AMA YA VARSA!?

"Korkuyor musun?" Dedi Taehyung bir anda dibimde bitip, arkama dönüp zifiri karanlıkla yüzleşince kalakalmıştım.. gideceğim yer yan tarafta bir yerdi ama yine de ürpermiştim ne yapayım.. "Yoo." Dedim ama sesim pekte öyle demiyordu..

"Korkma güzelim." Sesini duymak bile beni rahatlatıyorken, elimi güven verircesine tutması.. siz düşünün beni ne hale sokuyor. Şu an dünyanın en cesur tavşanıyım!

Şey.. herkes çadırını kurup başka işlerle meşgul olduğu için Taehyung ve ben bu kadar rahattık. Bir de zaten zifiri karanlıkta kim kimi tanıyacak..

BİR TAVŞAN VARMIŞ KAPLAN AVINA ÇIKMIŞ | TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin