9

1.2K 24 0
                                    


''Seni çok sevdiğimi biliyorsun değil mi?''

Katladığım kıyafetlerimi dolaba güzelce yerleştirdikten sonra Atalay'a döndüm. ''Ben de seni çok seviyorum.'' bakışları manalıydı. ''Bir şey mi oldu?''

''Hayır. Çok bitkin görünüyorsun. Fazla içmişsin. Kollarıma gel de seni güzelce uyutayım.''

Gülümsedim. Minik ama hızlı adımlarla yatağa koşup kucağına kıvrıldım. Saçlarımı okşayıp yüzüme küçük öpücükler konduruyordu. Sabaha kadar Atalay'ı izleyebilirdim. Öyle güzel bir yüzü vardı ki! Şefkat ve sevgiye açlığımı onunla anlamıştım. Ne kadar kabul etmesem de onun sevgisi ve ilgisi beni iyileştirmişti. Bağımlılık yapmıştı. Hala nasıl bu kadar iyi olduğunu beni nasıl bu kadar mutlu edebildiğini düşünmeden edemiyordum. Beklediğim onca yıla değmiş gibi... Sanki hayatımdan çıkan tüm insanlar onun sebebiyle yollarına gitmişlerdi. Atalay'la geçirdiğim her saniye dünyadaki en kıymetli varlığım olmuştu. Nefesini boynumda hissetmediğim her gece cehenneme dönüşüyordu. Evet en korkutucu yanı Atalay olmadan nasıl yaşayacağımı düşünmemdi. Bu kadar alışmış ve aşık olmuşken... Tabii ki yaşardım. Ama hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı kesindi.

***

Atalay birkaç gün onun evinde kalmamı istediğinde şaşırmıştım. Çok fazla çalıştığını biliyordum. Ama yanında kaldığım zaman içerisinde çok az bir zamanını uykuya ayırıyor onun dışında çalışma odasından asla çıkmıyordu. Onu görmek için kahve ve sevdiği içeceklerden bir fincan alıp kapısını tıklatıyordum. Uykusuzluktan gözlerinin altı çökmüş ve çok düşünceli hali beni tedirgin ediyordu. Çok çalışması bir yana kendini fazlasıyla yıprattığı ortadaydı. Birkaç gece yatakta yastığına sarılıp uyumuştum. Evinde kalmamı istediğinde bunu tam bilmesem de beni ne olursa olsun yanından ayırmak istemediğini günler geçtikçe anlıyordum. Bu hoşuma da gidiyordu ama yoğun çalışması sağlığı açısından da tehlikeli hale gelecek diye korkuyordum.

Yumuşak yatağa uzandığımda günün yorgunluğu üzerime çökmüştü. Atalay yine çalışma odasındaydı. Seanslarım uzun ve yorucu geçmiş öte yandan ise şirketle alakalı birkaç pürüzü düzeltmek için oradan oraya koşturmuştum. Yakışıklımın yüzüne hasret kalmıştım. Hızla yataktan fırlayıp mutfağa ilerledim. En sevdiği kahve ve kurabiyeleri alıp kapısını tıklattım. İçeri girdiğimde derin bir telefon konuşması yapıyordu. Girdiğimi fark ettiğinde ''Seni sonra ararım.'' deyip hızla telefonu kapattı

''Bebeğim.''

Bir anda irkilip gözlerini ovuşturdu. ''Güzelim hoş geldin.'' kollarını açıp yanına ilerlememi bekledi. Masaya koyduğum kahve ve kurabiyelerden sonra yanına ilerleyip kucağına oturdum.

''Yatağa gelmek ister misin?''

Saçlarını karıştırdı. ''Yapmam gereken birkaç istatistik daha var. Sonra yanına geleceğim.''

''Önceki gece de bunu söyledin. Bir sıkıntı mı var?''

Duraksadı. Bir süre sessizliğin ardından belimdeki elini kalçama indirip konuştu. ''Bir süreliğine iş için Dubai'ye gitmem gerekiyor.''

''Bir süreliğine? Ne kadar bir süre?'' yüzüm düşmüştü. Onu bu birkaç günde zaten çok özlemiştim. Yanımdan ayrılması her seferinde canımı sıkıyordu.

''Bu süre şimdilik belli değil güzelim.''

''Ne demek belli değil? Ne kadar sensiz kalacağım?'' bir anda boynuna sarılıp kokusunu çektim. ''Sensiz olmayı sevmiyorum.''

''Benimle gel.''

''Buradaki işleri bırakıp gelemeyeceğimi biliyorsun bebeğim ah!'' gözlerim dolmuştu. Onu bırakmak istemiyordum. Yanında olduğum süreçte tamamen bir bebeğe dönüşmüştüm ve Atalay bunun farkındaydı. Kollarımı boynuna sıkıca doladıktan sonra güzel kokusunu burnuma doldurdum.

ALİSA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin