18

276 8 8
                                    




Atalay kapının eşiğinde durup alevlenmiş gözleriyle Sezer bey'in kapıdan çıkışını izliyordu. Kapı sesi duyulduğunda elini sinirli bir şekilde hafif yukarı kaldırıp kaşlarını çattı.

''Bu adamı az kaldı geberteceğim.''

Bende kaşlarımı çatıp sinirli bir hal aldım.

''Sinirlerimi bozma istersen.''

''Aman benim bebeğim sinirlenmesin. Hemen sakinleştireyim.'' yanıma doğru hızla gelip belimi sardı. Başımı göğsüne yaslayıp saçlarıma şefkat dolu bir öpücük kondurdu. "Seni çok özledim."

"Başım ağrıyor." parmaklarımı alnımda gezdirdim. 

''İlaç içtin mi bebeğim? Sana bir tane getireyim.''

''Eve gitmek istiyorum. Yorgunluktan olmalı.''

Ofisten çıkıp arabamıza yerleştiğimizde kısa sürede eve varmıştık. Yolculuk boyunca burnuma gelen koku iliklerime kadar işlerken göğüs kafesim hızla kalkıp iniyordu. Beni nasıl bu kadar etkileyebilirsin be adam! Her gördüğümde ilk buluşmamızdaki heyecan ve tutkuyla alev alıyordum. Araba evin önünde durduğunda derin bir nefes daha çekip gözlerimi kırpıştırdım.

''İyi misin hayatım? Bugün bir tuhafsın.''

''İyiyim bebeğim. Sadece biraz dinlenmeye ihtiyacım var.''

''Kollarımda iyi olacaksın.'' yan gülüşünü yapıp arabadan indi. Ben kendimi toparlayıp kapıya yönelmeden kapı açılmıştı.

Etkisini fazlasıyla üzerimde kullanıyordu ve asla hayır diyememem ve hayatımın belki de yüzde doksanını doldurmasına izin vermem korkunç olan tarafıydı-benim için-.

Maalesef ki yine o güçlü kollarından ayrılmaya cesaret edememiştim. O dinlendirici etkisini üzerimde hissetmek dünyanın en güzel hislerinden biriydi. Hayatımda yeni hissettiğim ve olduğum yeni kişi beni ters düz ediyordu ama halimden memnun olmadığım da söylenemezdi.

Yıllardır beklediğimi düşünmesem  de  beklediğim, içimde yine reddettiğim eksikliklerimi bir anda gelip tamamlamıştı.Aslında beni tamamlamıştı. Bu korkunç bağlılığım bundandı! 

Eve girdiğimizde vanilya kokusu yüzüme çarptı. Hmm en sevdiğim... Atalay hızla mutfağa gidip bana ağrı kesici hap getirmişti. İçtiğimden emin olduktan sonra birkaç dakikasını mutfakta geçirdi. Yanıma geldiğinde elinde iki fincan kahve vardı. Yüzündeki kocaman gülümsemesine baktığımda geride kalan her şeyi unutuyordum. Yanımdan gittiğindeyse kafamın hayli karıştığı ortadaydı.


Odada bir huzur denizi vardı, pencerenin önünde duran Atalay ile birlikte. Dışarıdaki manzara, şehrin ışıklarının yavaşça parladığı bu anı ölümsüzleştiriyordu. Doğanın üzerine örtülen sessizlik, her şeyi büyülü bir atmosferle sarıyordu.

Atalay, sessizliği paylaşmak için yanımda durdu. Camın ardından seyrettiğimiz gece manzarası, yıldızların dansını ve şehrin sessiz ritmini bir araya getiriyordu. Atalay'ın yanımda duruşu, sıcaklığı ile odanın içine bir güven ve huzur dalgası getiriyordu.

Gökyüzündeki yıldızlar, şehrin ışıklarıyla birleşerek adeta bir ressamın tuvaline işlenmiş gibiydi. Atalay'ın elleri, nazikçe belime dolanarak beni sıcacık kucakladı. 

Dışarıdaki manzarayı seyrederken, birlikte geçirdiğimiz anın değerini daha da derinlemesine hissettim. Sadece pencereden dışarıya bakmakla kalmayıp, birbirimize bakarak dudaklarımızı buluşturduk. O an, herhangi bir mevsime sığmayan, sadece kalplerimizin hissettiği bir hikayenin başlangıcı gibiydi. Bu başlangıç hep böyle devam etseydi ya!

ALİSA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin