20

287 8 0
                                    


Etrafıma bakınıyordum. Gökyüzü bulutlarla çevrelenmişti. Üzerimde beyaz uzun bir elbise vardı. Ne kadar ayağıma dolansa da iğne ucu kadar sivri çalıların üzerine basarak koşuyordum. Devasa ağaçlar etrafımı sarmış gökyüzünü biraz da olsa görmeme izin veriyordu. Sis etrafı kaplamış ve ben bir metre ötemi zor görebiliyordum. Nefes alış verişim hızlanmış yalnızlıktan ilk defa korkmuş ve bedenimi saran bu telaştan bir an önce beni kurtaracak bir nefes arıyordum. Arkamdan gelen belli belirsiz seslerle durup hızla çevreme bakındım. Arkam sonsuz bir boşluktu. Çalılara basıp ormanın daha da derinlerine inmeye devam ettim. Ayağım beni tuzağa düşüren bir çalıya takıldığında kendimi yerde bulmuştum. Ellerimle doğrulmaya çalışırken ellerimden damla damla toprağın üzerine dökülen kanımı gördüm. Canım yanmıyordu. Dikenler elbisemi yırmış ve vücudumda kanayan yaralar meydana getirmişti. Kafamı yavaşça karşıya doğru kaldırdım.  Parlak ayakkabıları ve üzerinde giydiği siyah pantolonu ile kalıplı bir adam duruyordu. Yumruklarından kan damlıyordu. Üzeri çıplaktı. Bacağına yalvarırcasına eğilip sarılmış ve yumruğundan damlayan kanı ağzına büyük bir zevkle alıp yutan bir kadın vardı. Sisten yüzlerini tam göremesem de sisin bir anda önlerinden çekilmesiyle yüzler netleşti. Atalay? Selen? Ne oluyor? Aman allahım! Bağırmamla Atalay'ın sinirli bakışları bana çevrildi. Selen'se bir kolunu sarıldığı bacaktan çekip halinden memnun sinsi bakışlarını bana çevirdi.  Ağzının kenarından damlayan kanı parmaklarına alıp ağzına geri soktu. Arkasından gelen kanlı gülüşüyle bağırmaya başlamıştım. 

Büyük bir gürültüyle yerimden doğruldum ve çevreme bakındım. Terlemiştim. Nefes alış verişim düzensizdi. Yataktan hızla doğrulup banyoya gittim. Küvete oturduğumda avuçlarımın içine aldığım suyu yüzüme çarptım. Bacaklarımı kendime çekip kollarımı bacaklarıma sardım. Bir süre düşündüm. Kafayı Atalay ve Selen'e ayrı ayrı çok takmıştım. Böyle saçma rüyalar bunun göstergesiydi. Gözlerimi avuşturup sıcak suyun tadını çıkardım ve böyle anlamsız rüyaların etkisinde kalmamam gerektiğini kendime hatırlattım. 

Saatime baktığımda saat 06.45'i gösteriyordu. Kabusu düşünmezsek alarmdan erken kalkmıştım ve bu çok güzeldi. Erken kalkmayı seviyordum ama çoğu zaman uyku düzensizliğim olduğundan kalkarken zorlanıyordum. Erken kalkmak manevi olarak bana huzur veriyordu ve günü yaşadığımı tam olarak anlıyordum. Duştan sonra güzelce saçlarımı tarayıp güzel kokulu kremlerimle saçımı besledim. Kıyafetlerimi giyip kendime güzel bir kahve yaptım. Güneş tüm pozitif enerjisini evimin penceresinden içeri gönderirken gülümsedim. Güzel bir gün olacaktı. Telefonumu elime alıp harika şehri fincanımla bir kareye sığdırdım ve sosyal medya hesabımda paylaştım. 

Sehpanın üzerindeki telefonum kahvemi bitirene kadar belirli aralıklarla titremişti. Paylaşımıma yanıt olarak birkaç arkadaşım ve Atalay mesaj atmıştı.

Ezgi Ünal

Alisacım! Ne kadar güzel bir manzara böyle. Ne zamandır seni göremiyorum. Birkaç günlüğüne yanıma gel!

ALİSA YAMAN

Haklısın Ezgim uzun zamandır görüşemiyoruz. En hızlı şekilde işlerimi ayarlayıp yanına geleceğim. Bana da çok iyi gelecektir.

Ezgi üniversiteden beri arkadaşımdı. Çok görüşemesek de her konuşmamızda araya ne kadar zaman girerse girsin birbirimize karşı hiç yabancılık çekmezdik. Onunla görüşmeyeli uzun zaman olmuştu. İzmir'in küçük bir tatil köyünde yaşıyordu. Tam da ilkbaharın başlarında ne kadar güzel bir yer olmuştur diye düşündüm. Bu teklif aklımı çelmek üzereydi.

ATALAY BOZOĞLU

Günaydın sevgilim. Sen bu manzaradan daha güzelsin. Kapına bir göz atmanı öneriyorum ;)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 03 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ALİSA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin