"Sorun ne?" Jisung nefes nefese eve girince Felix hızla yanına gelmişti.
"Gördüm."
"Neyi gördün Hyung?"
"Minho, Hyunjin, Seungmin ve Changbin diye biri bir çocuğun kafasına silah dayamış sevgilisinden banka hesaplarını istiyorlardı." üçünün de gözü fal taşı gibi açılmıştı. Jeongin ve Chris'e de herşeyi anlattıkları için onları tanıyorlardı.
"Ne? Nasıl? Şu olayın tamamını anlat."
...
Jisung'un olayı anlatmasından tam bir hafta geçmişti. Bu süreçte Chan ve Jeongin ile daha da yakınlaşmışlardı, aralarında da Chris yerine korece ismi Chan'ı kullanmaya başlamışlardı yani çoğunlukla beraberlerdi. Yeni tanıştıkları birilerine nasıl bu kadar çabuk alışmışlardı onlarda bilmiyordu.
Şimdi de saat gece yarısını gösteriyordu ve Felix her hafta bir gün yaptığı gibi bu günde gece on ikiye kadar eksik tatlıları ve hesapları yapmış sonrada kafenin kapısını kitleyip yürümeye başlamıştı. Jeongin erken çıkmak için izin almıştı, Jisung ise bu gün şirkete gitmişti zaten kaç gündür kalemi bile kıpırdatmakta zorlanıyordu yani kısaca dördü de bir haftadır gariplerdi.
Düşüncelerinden çıkıp önüne bakarak yürümeye başlayınca arkasında adım sesleri duyması bir olmuştu. Kafasını sağa doğru çevirip etrafına bakındı fakat kimse yoktu. İyice paranoyaklaşmıştı son günlerde... Hayır arkasında biri vardı emindi. Adımlarını hızlandırıp bir ara sokağa girdi Felix.
Birden koşmaya başlayınca arkasındaki adım sesleri belirginleşti. Hızla koşmaya devam ederken bir aptallık yapıp aydınlık sokak yerine belki saklanırım düşüncesiyle karanlık sokağa girdi. Girmesiyle beraber bir apartmanın iki duvar arasındaki kapının önüne saklandı. Sonrasında da
önünden siyah kapüşonlu birinin koşarak geçtiğini gördü.Hızla inip kalkan göğüsüyle ellerinin titrediğini fark etti. Nefeslerini düzene sokmaya çalışırken cebini yokladı. Tanrı neden Felix'e gülümsemiyordu bu gün? Telefonunu da kafede unutmuştu.
Bir süre bekledikten sonra gittiğini düşünüp yerinden çıkmıştı Felix. Fakat iki adımın ardından sırtının hızla duvara çarpmış önünde bir beden belirmişti.
"Hyunjin'in yeni oyuncağı sensin demek. Güzel seçim." Felix anlamazca bakarken konuştu.
"Ne oyuncağı ne Hyunjin'i, neyden bahsediyorsun sen çekil şurdan sapık manyak!" Felix önündeki bedeni itmeye çalışsa da başaramamıştı. Aksine beden Felix'e daha çok yaklaşmış saçını kulağının arkasına atıp kulağına doğru konuştu.
"Hwang'ın bir hafta önce gittiği kafede kollarının arasındayken de bunu der miydin Lee Felix? Ah veya Lee Yongbok mu demeliyim?" sadece Jisung ve Yuna'nın bildiği ve lise dönemi dışında hiç kullanmadığı ismini bile biliyordu ama kimdi bu hastalıklı herif?
"Uzaklaş-" kıkırdadı. Fazla yakın olmaları Felix'in iğrenmesine sebep olmuştu.
"Neden rahatsız mı oldun, daha doğrusu tahrik oldun?" Sırıtarak söylediği şey ile Felix iğrendiğini belli eden bir yüz ifadesini takındı.
"Piç herif. Çekil şurdan!" karşısındaki adam Felix'in bağırmasından sonra tek kaşını kaldırıp çenesini sıkıca tutup kendine çevirdi.
"Bu konumdayken bana bağırman ne kadar doğru güzelim?" Yavaşca Felix'in dudağına yaklaşmaya başlayınca bir silah sesi duyuldu ardından da Felix'in üstündeki ağırlıkğın gidip önündeki adamın yere yığılması bir olmuştu. Gözlerini sıkıca kapattığından yavaşca açtığında karşısında tanıdık sarı saçları gördü.
"Hah güzelimmiş." Felix korkuyla yerde kafasının ortasında delik olan adama baktı.
"Sen onu öldürdün?" sesi titrerken elleri tekrar titremeye başladı Felix'in. Hyunjin sanki normal birşeymiş gibi kafasını sallayıp Felix'e doğru eğilip boylarını eşitledi. Anlık Felix'in nefesini tutmasını sağladı bu.
"Evet ne varki, ayrıca seni öpmesine izin mi verseydim? Tacize uğruyordun az önce iyi birşey yaptım." gurula söylenirken Felix yavaşça tuttuğu nefesi bırakıp yere doğru çöktü.
"Dokunma ona." dinlemeyip küçük parmaklarını boynuna doğru koyup nabzına baktı.
"Ölmüş" kesik kesik konuşunca Hyunjin umursamazca yürümeye başladı.
"Yakında öldürecektim zaten. Takıntılının teki." felix koşup yanına yetişti. Aslında hem kurtardığı için minnettar hem de birini öldürdüğü için kızgındı
"Ne bu cool çocuk havaları mafya falan mısın sen?" Hyunjin birden durup tekrar Felixe doğru eğildi.
"Bilmem! öyle miyim?" alaycı tavırlarını bırakmadan konuşup tekrar yürümeye devam edince Felix sinirle komuştu.
"Az önce benim yüzümden bir adam öldürdün tam gözümün önünde! Ayrıca adamın dediği şeyler neydi? SENİN OYUNCAĞIN DEĞİLİM BEN-" Hyunjin aniden durup eliyle Felix'in ağzını kapattı. Felix çatık kaşlarla ona bakarken birden kendisine çekip iki evin arasındaki dar boşluğa girdiler.
Hyunjin hala eliyle Felix'in ağzını kapatırken Felix o adamdakinin aksine bu yakınlıktan rahatsız olmamıştı.
Boşluktan dışarının görünebilen kadar baktıklarında iki sokak polisini görmeleri bir olmuştu.
"Siktir." Hyunjin tek elini kullanarak telefonunu çıkarıp mesaj kutusuna birşeyler yazdı. Felix artık dayanamayarak zorla da olsa elini ağzından çekmeyi başardı.
"Sen cidden mafya bir piçin teki olmalısın." Hyunjin sırıtıp Felix'i ince belinden kendine çekti.
"Evet Mafya bir piçin tekiyim." Felix anlık yakınlıkla afallasa da hemen toparladı.
"Çekil şurdan." geçmek için haraket edince daha sıkı tutup tekrar yüzüne eğildi. Yavaş yavaş dudağına yaklaşınca Felix anlık içgüdüyle gözlerini kapadı. Fakat Hyunjin Felixin gözünün altına düşen kirpiğini alıp kenara attı.
"Gidelim." Hyunjin çekilip dışarı çıktığında Felix kandırıldığını anlayıp tek gözünü açtı ve fısıltıyla konuştu.
"Aptal."
❁
❁
❁
Felix canim farkindaysan Hyunjin gozunun onunde birini oldurdu canim😊
Neyse Hyunjin'im yaptiysa haklidir.
Kolay kolay aralarini yapcagimi saniosaniz yaniliosunuz.
NEYSE GAYGAYY
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moonlight Sunrise
FanfictionHerşey bir gün Jisung'un, Mafya olan Minho'nun üstüne düşmesiyle ve ceketini temizleyip geri getirebileceğini teklif etmesiyle başladı.