Hyunjin ve Changbin gece ikide takip ettikleri araç boş bir anayola çıktığında Changbin hızla gaza bastı. Öndeki arabada fark etmiş olacak ki daha da hızlanmıştı.
"Hızlan Chang." Hyunjin'i dinleyip hız göstergesi 180'i geçtiğinde Arabaya iyice yaklaşıp önüne kırdı. Onlara çarpmadan ani fren yapışı ve tekerlek sesi boş yolda yankılandı arabanın. Kadın hızla arabadan indiğinde onlar aksine yavaşça inmişti.
"Siz kimsiniz! Sabahtan beri beni takip ediyorsunuz!" sırıttı Hyunjin.
"Hmm kimiz ki biz. Kimiz biz Binnie?" düşünür gibi yaptı Changbin.
"Bilmem kimiz?"
"Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz? Siktirin gidin bir telefonumla silerim sizi Dünya'dan!" ikisinin de kahkahası yanlıklandı boşlukta.
"İsminiz neydi?"
"Yu Jimin canım. Hatta bekle sizinle ilgilenmesi için adamlarımı aramalıyım sanırım." telefonunu çıkardığında Changbin attığı tekmeyle yere düşen telefon sesi tok bir şekilde yankılandı.
"Fazla oluyorsunuz!" pişkince sırıttı Hyunjin.
"Asıl sen fazla olduğun için burdayız Bayan Yu. Kadınlara vurmayı pek sevmem fakat..." Sert tokatıyla beraber kadın gerileyerek dizlerinin üstüne düşmüştü. "... Benim olana aynen bu şekilde vuran bir kadına rahatça vurabilirim." kadın beyaz tenindeki hafif kızarmış el izini tutarak ayağa kalktı ve cırtlak sesiyle ortalığı inletti.
"Bana ne hakla vurursun sen!-" yediği ikinci sert tokatla tekrar düşmüştü dizlerinin üstüne. Giydiği etekten dolayı çıplak olan dizlari kanıyordu fakat gözü dönen Hyunjin'in umrunda değildi.
"Sen ne hakla vurduysan benim olana bende o hakla vuruyorum Bayan Yu." burnu kanayan kadın dolu gözlerle yüzünü yerden kaldırdı. Kusursuz beyaz tenine kırmızının çok yakıştığını düşünüyordu Changbin.
"Siz o iki veletin nesi oluyorsunuz? Sevgilileri falan mı?" ağırca kafa salladı Changbin.
"Aynen öyle diyebiliriz. Bu yüzden yaptıklarının kat kat daha kötüsünü çekmeye hazır ol." kadın tam ağzını açacaktı ki karın boşluğuna yediği tekmeyle nefes alamadı.
"Of Chang hırsımı alamadım doğrultsana şu orospuyu." kafasını sallayıp yavaş adımlarla kadına hafifçe eğilip saçından tutarak kaldırdı. Kadın acı içinde inliyordu. "Üç iki- Aman be." sert bir tokat daha attığında kadın ağlamaya başlamıştı bile.
"No- nolur bırakın gidiyim özür dilerim lütfen, lütfen bırakın!" Changbin kadının saçını bırakıp elinde kalan birkaç parçaya iğrenircesine baktı.
"O iş o kadar basit değil işte biricik Jimin." Changbin yerde güçsüzce uzanan yüzüne ayakkabısının topuğunu bastırdı. O sırada Hyunjin kenardaki ormanda bir ateş yakmıştı bile. Yu Jimin duyduğu çatırtılar ve ışıkla baskı yapan topuğu umursamadan gözlerini açtı. Ateş...
"Gelin bakalım Bayan Yu..." yavaşça yaklaşıp kadının kolunu tutarak sürükledi.
"Lütfen- Yapmayın yalvarırım..." yüzüne yaklaşan ısı ile ağlaması şiddetlenmişti.
"Ben benim olanlara zarar verilmesini hiç sevmem Bayan Yun. Kusura bakın o yüzden." kadının zayıf bedenini kolununda ayırmak ister gibi alevlerin içine fırlattığında çığlık sesleri ve ateşin küçük çıtırtıları dışında hiçbir ses önemli değildi.
...
" *** Ormanında çıkan yangın yetkilileri tedirgin etti. Çok sürmeden söndürülen yangının içinde bir kadının cesedi bulundu. Otopsi sonuçlarına göre ölen kadının Ünlü *** Holding sahibinin karısı Yu Jimin olduğu ortaya sürüldü. Acımasızca dövülen ve kemikleri kırılan kadın sonrasında yangında ölüme terk edilmiş. Yakınlarına geçmiş olsun dileklerimizi diliyoruz. Polis bu işin arkasındakileri arıyor." Toplanan sekiz arkadaş şu anda 80. kattaki evde haberleri izliyordu. Fakat Felix ve Jeongin sağ alttaki kadının fotoğrafına takılmışlardı.
"Bu kadın..." Hyunjin duyduğu sesle sanki suçlu olan o değilmiş gibi soğuk kanlılıkla Jeongin'e baktı. "Dün Felix hyung'a tokat atan ve daha öncesinde Yuna noona'nın zorla kafeden çıkarttığı kadın değil mi?" Jisung anlık aklına gelen görüntü ile gözlerini büyülttü.
"Evet! Bu o kadın. Kim yapmış ki bunu?" Felix sakince bakışlarını Hyunjin'e doğrulttu. Gergince gülümseyen sevgilisi birşeyleri açığa çıkarıyordu.
"Hyunjin..."
"Efendim s-sevgilim." tedirgin bir şekilde onları izleyen Changbin'e diğerleri de katılmıştı.
"Dün hiç kafeye geldin mi?" başını iki yana salladı sarışın, tek kaşını kaldırdı bu sefer Lix. "Fakat ben dün kafenin önünde senin arabanı gördüğüme eminim." gözlerini diğerlerinde gezdirip yine sevgilisine baktı. "Hatta o kadın çıktığında araban ilerleyip peşinden gitti.."
"Haha, o araba sadece bende mi var canım?" kalkarak yanına oturdu büyüğünün Felix.
"Doğruyu söyle bana... O kadının ölümünde bir parmağın varmı." uzun süre birbirlerinin gözlerine baktıklarında yutkundu Hyunjin, göz temasını kestiğinde korku ve sinirle konuştu Felix. "Tanrım! Hayır, Hayır. Sırf bana vurduğu için o kadını öldürmedin dimi!"
"Özür dilerim... Ama sana vurunca-"
başını elleri arasına aldı Felix."Kırılmaz bir parça değilim Hyunjin! Bir kadın bana vurdu diye ölmeyi hak etmiyor anladın mı?" kollarını yavaşça Felix'in beline sardı.
"Özür dilerim... Lütfen küsme bana. Herkese verdiğim zararı bir sana vermezken, öylesine bir kadının sana zarar vermesini yediremedim kendime." arkadaşını sessizce gülerek izleyen Minho'ya sert bir dirsek atmıştı Jisung.
"Ne gülüyorsun ya duygusal bir andayız şu an." Minho telefonunu çıkarıp kamerayı açtı.
"Kaçıramam Hyunjin ağlıcak birazdan."
"Sana neden küseyim Tanrı aşkına. Fakat bunu birdaha yaparsan yüzümü göremezsin Hwang. Benim yüzümden birini öldürmen benim için ne kadar ağır bir konu olduğunu biliyor musun? Benim tarafımdan da bak." Hyunjin'in titreyen sesiyle herkes ağladığını anlamıştı. Seungmin ve Minho sessizce gülmeye devam ediyorlardı tabi.
"Tamam söz veriyorum bidaha senin yüzünden birini öldürmeyeceğim yemin ederim söz." saçlarını okşadı yavaşça büyüğünün.
"Ağlama, o kadının kocasını tüm Dünya bilir. Olur da sana birşey yaparsa..." kaşlarını çatıp başını omzundan kaldırdı sevgilisinin.
"Bana birşey yapamaz güzelim. Sende hiç üzülme biz öldürdük o kadını tamam mı." sarı saçları okşadı yavaşça.
"Biz..?"
"Changbin de vardı." kaşlarını çattı.
"Beni niye ele veriyorsun oğlum!"
"Sus ya! Sen demedin mi? 'Ne hakla Jeongin'e bağrıyor. Ben bu kadını öldürürüm' dedin! Ben senin gazına geldim kesinlikle." Jeongin'in içtiği içecek boğazına kaçınca öksürmeye başladı.
"Ne?!"
"Atma biryerinden! Felix'e vurunca 'O kadının parmaklarını teker teker kırıcam' diyen de ebemdi." Minho gülerek çekmeye devam ederken Jisung göz devirdi.
"Aferin size iyi bok yediniz-"
"Bir dakika Changbin neden kardeşime bağrılmasına sinirleniyor lan!" hiç konuşmayan Chan konuştuğunda telaşla düzeltti lafını.
"Aa ayıp ama Jeongin benim de kardeşim-"
"Oha ama Hyung, ne kardeşi! Dün beni tezgaha oturtup öpt-"
"Jeongin susman gereken konular var güzeli- kardeşim!" Chan şaşkınca konuştu.
"Changbin kaçman için 10 saniyen var." Changbin hızla koşarak üst kata çıktığında Chan onun peşinden Jeongin de Chan'ın peşinden koşuyordu.
"Hyung Tamam birşey yapma Changbin hyung'a!"
❁
❁
❁
Daha karisik bi bolum attigimi hatirlamiyorum
BIR SONRAKI BOLUM FINAL OLABILIR HABERINIZ OLSUN.
Bu ficden kurtuluorum cok sukurr
HADI GAYGAYYY
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moonlight Sunrise
FanfictionHerşey bir gün Jisung'un, Mafya olan Minho'nun üstüne düşmesiyle ve ceketini temizleyip geri getirebileceğini teklif etmesiyle başladı.