"Ay teklif eden kafama sıçayım bide bunun ceketiyle mi uğraşıcam!"
"Adamla konuşurken öyle demiyodunuz ama Jisung bey. Böyle bi dalmıştınız sanki." Felix'in lafının bitmesiyle yüzüne yastık yemesi bir olmuştu.
"Ya siktir git yüzüne bile bakmadım adamın." Felix he he diye geçiştirse de bu konuyu çok açıcaktı.
"Bunu ne yapıcam ben ya?"
"Kuru temizlemeye götür aşkım."
"Of hiç uğraşamam yukarıda makineye atarım."
"Mantıklıydı." Jisung ayağa kalkıp masanın üstündeki ceketi alıp üst kata adımladı. O sırada da cebindeki kartı arıyordu. Kartı bulduğunda üstündeki isme ve numaraya baktı. Lee Know mu? O nasıl isim ya diye geçirdi içinden. Ceketi makinaya hiç bakmadan attıktan sonra aşağıya geri indi.
"Markete gidiyorum gelio musun Hanji?" kafasını olumsuz anlamda sallayınca evden çıktı Felix. Hava sabahkinden daha soğuktu ve Felix bunu hesaba katmamıştı. Ama sorunda değildi çünkü Felix severdi soğuğu.
Markete girip birkaç atıştırmalık aldıktan sonra ramen bölümüne ilerledi bikaç da ramen aldıktan sonra biraz daha gezinip ödemek için kasaya gitti. Ödeyip marketten çıktı. Fakat Tanrı yanında değildi ve hızla koşan birinin ona çarpmasıyla iki poşetin de yere dökülmesi bir olmuştu.
"Off." yere eğilip toplamaya başlarken bir ses duydu.
"Yardım ister misiniz?" Kafasını kaldırdığında tilkiye benzeyen bir çocuk gördü.
"Olur" dedi gülümseyerek.
"Çok dikkatsiz burdaki insanlar, bu sabah bir araba beni eziyordu resmen!" çocuk yere dökülen malzemeleri toplamasına yardım ederken heycanla anlattığı şeye tekrar gülümsedi Lix.
"Bu arada ismim Jeongin buranın yaşına göre 20 yaşındayım normalde 19, sen?"
"Felix, 23 yaşındayım. Lix diyebilirsin kısacaa. " Toplamayı bitirdiklerinde ayağa kalktılar.
"Woah benden büyüksün. Burdan mı gidiyorsun?" Başını salladı Felix.
"Beraber gidelim o zamann~." Yürümeye başladıklarında sarı saçlı başından beri sormak istediği şeyi sordu.
"Buralı değil misin?"
"Nerden bildin? Avustralyalıyım. Aslında babam koreli, annem avustralyalı melezim yani. Bu sene abimle koreye taşınmaya karar verdik. Neymiş işleri burdaymış. Hayır işleri ne söylemiyor ki!" istemsizce kahkaha attı Felix.
"Çok tatlısın. Ayrıca nasıl anladığıma gelirsek cok dikkatsiz burdaki insanlar derken buranın yabancısıymış gibi konuştun yaşını söylerken de ve ben de ilk geldiğimde böyle konuşuyordum. Ağzımda kelimelere tam yuvarlanmıyordu."
"Sen de mi koreli değilsin! Anlamalıydım ismin Felix ama benim ismimi babam koymuş ondan Jeongin, abiminki Christopher ve çok havalı!" Felix karşısındaki bu bıcır bıcır çocukda kendisinin 3 yıl önceki halini görmüştü.
"Geldik. Teşekkürler eşlik ettiğin için." gülümseyerek baktığında Jeongin ağzını kocaman açıp eliyle ağzını kapattı.
"BURDA MI OTURUYORSUN! BENDE BAK ŞURDA OTURUYORUM!" ani bağırışıyla sıçrayıp gösterdiği yere bakmıştı. Hemen yanlarındaki evi gösterince gülümsemesi daha da büyüdü.
"Özür dilerim biraz fazla bağırdım ama buraya geldiğimden beri ilk arkadaşımsın!"
"Tanrım çok tatlısın!" dayanamayıp Jeongin'e sarılınca Jeongin de Felix'e sarıldı. Tam o sırada birinin onlara yaklaştığını gördüler. Yanlarına gelince de ayrıldılar.
"Jeongin nerdeydin bu saate kadar? Bir sakız almak için çıktın iki saattir yoksun! Çok korktum." Jeongin'i kendine çekip sıkıca sarılınca abisi diye bahsettiği kişi olduğunu anladı sarı saçlı.
"Hyung, Boğuyorsun beni! Ayrıca biraz dolaşmak istedim tam eve dönerken Felix hyungun poşetlerinin yere döküldüğünü gördüm ona yardım etmek istedim. Ve biliyor musun hemen yan evimizde oturuyormuş!" Jeongin'e sarılmayı bırakınca Felix'e döndü Chris ve hızlıca eğildi.
"Merhaba. Kardeşim ve ben burda yeniyiz. Kayboldu sandım kusura bakma ben Yang Christopher kısaca Chris de." onada gülümseyince konuştu Lix.
"Merhaba bende Lee Felix. Ayrıca sorun değil. Bende Avustralyalıyım Jeongin biraz bahsetti de. Aslında buraya taşınmanız biraz kötü olmuş diyebilirim bizim açımızdan iyi ama buralar tontiş teyzeler dolu müstakil evler daha çok tercih ediliyor onlar tarafından. Ama korkmayın cok tatlılar iyi dedikodu yapıyorlar." ikiside gülmeye başlayınca Felix de güldü.
"İçerde ev arkadaşım bekliyor gitsem iyi olucak. Telefonlarınızı alayım bakiiim." İkisinin telefonunu da aldıktan sonra eve girdi.
"NERDESİN YA! STRESTEN ÖLDÜM BURDA!"
"Ne bok yedin yine?" elindeki ceketi alıp elinde salladı Jisung. Ağzını açabildiği kadar açtı Felix.
"LAN BUNA SEN BİLE GİRMEZSİN KÜÇÜCÜK BU!"
❁
❁
❁
HERKESE SELAAAM
Chris ve Jeongin ikinci bolumden sokmama ne demeli
Jisung bebegim ceketi kac ayarda yikadiysa kuculmus yazik nolcak kiiii
merak edin azcikk
SECIM NOLUYOR BU ARADA MALUM PARTI YINE BI BOKLAR YAPIYOMUS SAKA GIBI BI SALMADI YA DEDEMIN COGUNLUK OLDUGU SANDIKLARA ITIRAZ ETMIS
NEYSEE GAYGAYYY
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moonlight Sunrise
FanfictionHerşey bir gün Jisung'un, Mafya olan Minho'nun üstüne düşmesiyle ve ceketini temizleyip geri getirebileceğini teklif etmesiyle başladı.