🌙⃤¹⁹

4.3K 531 236
                                    

"Yapmaman gereken şeyler yaptınız Bay Jung." Hyunjin eldivenlerindeki tozu sildi. "Bu yaşınızdan sonra evcilik oynamayı size biz öğretmeyeceğiz dimi?"

"Lütfen-" Hyunjin elini kaldırdığında adamlarının tutuşu daha da sertleşmişti.

"Kes sesini." adamlarından birine göz kırptığında tekerlekli masanın sesi bütün karanlık depoda yankılandı. "Ne yapmalıyım ki sana?" eliyle keskin olduğu her halinden belli olan bıçağı gösterdi. "Kardeşime dokunan parmaklarını mı keseyim..?" düşündü biraz. "Sonrasında ise parmaklarını karına göndeririz Bay Jung.." heycanla söylüyordu bunları.

"İsteyerek yapmadım! Benim suçum değildi, sarhoşt-"

"Kes sesini demiştim sana! Sarhoş olman bebeğimin suçu da değildi." gözlerinden alev fışkırıyordu Hyunjin'in çünkü biricik kardeşi onun herşeyiydi. "Veya bende seni burda düzeyim dimi! Yeji'ye yapacaklarını ben yapayım dimi!" hızla kemerini çözecekken Minho'nun araya girmesiyle durdu.

"Tamam Hyunjin sakin ol-"

"Nasıl sakin olayım Minho! Yeji benim kalan son parçam. Ve eğer geç kalsaydık bu adam-" parmağıyla gösterdiği adam ile daha fazla dayanamayarak derin bir iç çekti. "Sağ mı solmu Jung seç."

"Ne-" kızgın ve keskin bıçağı alıp hızla karşısında durdu.

"Ah seçmiyormusun. İki eline de veda et o zaman."

...

"Hyung git ya!" ilk kez bu kadar boş olan kafede Chan Jisung'u kovalıyordu. Sabahtan beri sıktığı yanakları sıkmaya devaam etmek istiyordu. Fakat Jisung artık kızaran ve acıyan yanaklarına dokunmasını istemiyordu.

"Kaçma Ji, gel buraya!" göz devirdiğinde eline hızla tezgahtan bir tepsi alarak koşmaya başladı. Kapının önüne geldiklerinde tam tepsiyi Chan'a vurmak için kaldırmıştı ki kapının açılması ve Chan'ın geri çekilmesi bir olmuştu. Gördüğü yüz ile hızla kaldırdığı tepsiyi geriye çekerken dengesini kaybedip yeri boylamaya hazırdı. Fakat ilk günki gibi beline dolanan kol ile yerden daha yumuşak biryere düşmüştü. Sıktığı gözlerini açtığında burnuna gelen yoğun portakal kokusuyla gözlerini
büyüttü ve Minho'ya sonra gülmemek için kendini sıkan Jeongin, Chan, Felix ve Hyunjin'e baktı sırayla.

"Gülün amına koyayım." ikiside dahil hepsi gülmeye başlamıştı. Tabiki Hyunjin ve Felix hemen oyuna girmişti.

"Ben özür dileri-" kafasını dikleştidi Hyunjin.

"Özür dilemene gerek yok seni ben tuttum." Felix saçını iki kere kulağının arkasında doğru taradı.

"Üstünüz mahvoldu. Önemli biryere gidiyordunuz sanırım..?" yerdeki başını yavaşça kaldırdı Felix.

"Sorun değil, dediğim gibi seni be-"

"Hyunjin aynı eve gidicez seni öldürürüm."

"Pff şakalarada katlanamıyor beyefendi, Jisung kalksana oğlum sende." Hyunjin gidip Felix'in yanağına öpücük bırakmadan önce dediği şey ile Jisung nerde olduğunu hatırlayıp hızla doğrulmuştu.

"İyi misin? Of aptalım cidden çok kötü düştük- düştün bildiğin ben yine iyi de. Minho iyi misin?" yerden kalkarken.

"Aptal falan değilsin sincap seni-" Hyunjin dalga geçerek sözünü kesti.

"Ben tuttum." Minho sakince nefes verip konuştu.

"Herkesin içinde seni pataklamayacağım Hyunjin evde görüşücez." kafenin kapısının tekrar açılmasıyla Chan'ın üstüne atlayan bir bedenin olması bir olmuştu.

"Sevgilim!"

"Yarım kalan aşk tamamlandı desenize hyunglar. Neyse Bende bulcam birini görücek o." Chan Seungmin'den ayrılıp kardeşine baktı.

"Çok küçüksün daha erken." Felix arabanın içinde telefonla konuşan kişiye bakıp sırıttı. Birazdan gelecekti, biliyordu.

"Buldum! Jeong bu kapıdan giren ilk kişiyi tavlarsa ona karışmicaksın. Eğer tavlayamazsa karışmakta özgürsün." Felix'in dediği şeyle Jeongin bilmişce gülümsedi.

"Çok basit." Chan kaşlarını çattı bu sefer.

"Tamam kabul. Yapamazsın, küçük olduğun için kimse sana yanaşmaz Jeong reşit bile değilsin." göz devirdi.

"Benim cazibeme kimse dayanamaz hyung." Hyunjin sırıtarak izlerken aklına gelen şey ile hızla bikaç dakika önce indiği arabaya baktı. Changbin telefonunu kapatmış ve kemerini açmak için haraketlenmişti. Hızla konuşmaya atladı.

"Hayır canım hiç gerek yok bence yapmayı-" Felix hızla ayağına bastığında hafifçe inleyip göz devirdi. Anlamıştı planını. Kafenin kapısı açıldığında kısa boylu sarışın elini şıklattı.

"Ve o kişi geldi bile." Jeongin kapıya baktığında yavaşça yutkundu.

"Selam, biriyle konuşmam lazımdı da geciktim."

"Siktir."

AYAYAYAY SELAMM

Bir ay olmadan bolum attim sukredin🤭

Nasil gidio aslinda yazicak bisey bulamiodum fakat su jeongbin olayi biseyleri daha hizli yazmami saglicak gibii

NEYSECIMEE GAYGAAY

Moonlight Sunrise Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin