"Oh, ikimiz mi?" Minho kafa sallayınca Jisung da kafasını salladı. "Olur. Biraz işim var beni lobide bekle." toplantı odasından çıkınca büyük olan lobiye küçük olan ise ekibin odalarının olduğu üst kata çıkıp Yuna'nın odasına tıklatıp girdi.
"Selam tavşan." Jisung kafası kağıtta olan arkadaşına seslenince ona baktı Yuna.
"Selam Jisungie. Bir sorun mu var?"
"Hmhm. Yeni bir sözleşme imzaladık peyzaj için yardımına ihtiyacım var, ve evine gel artık seni özledik..." Yuna kalemi bırakıp arkadaşına baktı.
"Kesinleşti birkaç güne dönüyorum. Fakat şu an müsait değilim yarın Felix'in kafesine gelsem?" Jisung kafa sallayıp öpücük attı Yuna'ya.
"Gel zaten artık gıcık neyse zaten şu an yardımına ihtiyacım yok benimde işim var görüşürüz öptüm!" Yuna ciddi olmadığı belli olan bir gülümsemeyle konuştu.
"Münkünse görüşmeyelim!" gülüp lobiye ilerlerken Minho'yu düşünmeye başladı. Gerçekten karizmatik adamdı fakat kötü biriydi işte. Onu bekleyen büyüğünü görüp hızla yanına koştu.
"Cheesecake varmıdır gitceğimiz yerde? Canım çekti." heycanla konuşurken gülerek kafa salladı Minho.
"Vardır."
...
Dolu kafede tek başına çalışırken bayılmak üzereydi. Jeongin'in izin günü olduğu için tek başınaydı bu gün Jisung da yoktu. Eline aldığı sipharişi de götürdükten sonra soluklanmak için tezgahın arkasına geçti. Sonra önünde beliren sarışın bedene baktı.
"Buyur- Ay yani buyrun." Felix dalgınlıkla konuşurken Hyunjin yorgun çocuğa baktı.
"Çok mu yoruldun?" Felix kafa sallayıp boş bakışlarla karşısındakine baktı.
"Evet Jeongin izin aldı. Tek başıma da yetişemiyorum neyse ne alırdın?" kafasını iki yana salladı.
"Aslında bakarsan bu gün birşey almıyorum... Sana yardım ediyorum." tezgah arkasına geçip askılıktaki önlüklerden birini aldı ve beline bağladı. "Nerenin sipharişi var?" Felix gülüp konuştu.
"Masa 6'nın kurabiye ve soğuk kahve sipharişi var."
"Hay hay." Hyunjin kahveleri hazırlarken Felix tekrar gülüp fırındaki poğçaları hatırlayıp hızla oraya koştu. Hyunjin ile bir süredir konuşuyor hatta galiba flörtleşiyorlardı? Poğçaları çıkarıp soğumasını beklerken ılıdığında kaplara dizip içeriye gitti. Siphariş alan büyüğünü görüp gülümsediğinde gelen müşteriye baktı.
"Buyrun?" oğlan gülümseyip konuştu.
"Filtre kahve." Felix de gülümseyip hazırlamaya başladı.
"Burda mı çalışıyorsun?" gülümseyip kafa salladı.
"Kendi kafem burası."
"Ah özür dilerim, seni görmek istersem hep burdasın o zaman. Kai ben." elini uzatinca geri cevirmedi.
"Felix memnun oldum." gülümseyerek kahveyi uzatırken devam etti. "3.386 won." Kai kahvenin parasını uzatırken telefon numarasının yazılı olduğu kağıdı da üstüne bıraktı. Felix şaşkınlıkla kağıda bakarken. "Bu ne?"
"Konuşuruz belki yazarsın diye." Kai göz kırpınca Felix belinde hissettiği parmaklarla kaskatı kesildi.
"Yazmaz."
"Sebep?" Hyunjin alayla yüzüne bakıp bu yüzü aklına kazıdı.
"Tipi değilsin çünkü." 'hah' diye bir ses çıktı Kai'nin ağzından.
"Tipi neymiş?" Hyunjin hafif ona eğilip konuştu. "Benim gibi biri. Kahveni aldığına göre hadi kış kış." kaşlarını çatıp kafeden çıktığında Felix Hyunjin'e döndü.
"Senin gibi biri ha?" civcive benzeyen konuşurken yakınlıklarını fark edip yutkundu.
"Hmhm benim gibi biri." bakışları karşısındakinin aralık dudaklarında olan Hyunjin yavaşça oraya yaklaşırken küçüğünün bakışları gözleri ve dudakları arasında mekik çekiyordu. Felix duyduğu ses ile hızla Hyunjin'i itip tezgaha yaslandı.
"Felix!"
"Hahah selam Jisung nasılsın?" Hyunjin yerden kalkmaya çalışınca başına bastırdı.
"Kim var orda?"
"Kimse yok kim olcak?" Jisung inanmadığınk belli ederek baktı oğlana.
"Yo gördüm girince biri vardı. Bakim." Tezgahtan destek alıp yükseldi ve yerde Hyunjin'i görünce gözlerini büyüttü.
"Selam sincap." Hyunjin ayağa kalkıp üstünü silkince konuştu.
"Ne yapıyordunuz siz ikiniz bakiyim? " sorguya alırken Felix elini alnına vurdu.
"Sen niye geldin ya."
"Gidiyim mi istiyosun? Çok ararsın beni, yalnız bu un kurabiyesi yokken ben vardım civciv."
"Ben miyim un kurabiyesi hah sen kendine bak sincap." Jisung ilk diyişinde takılmasa da ikincide kaşlarını çattı.
"A yolarım seni vermiyorum ben Felix'i sana ya anca rüyanda."(!)
"İzin almıyorum senden canım" bir anda Felix'i çekip dudağına yapıştığında şaşkınlıkla dikili kalmıştı Felix. Jisung memnunca bakarken alt dudağına dişlerini geçiren Hyunjin ile şoktan çıkıp karşılık vermeye başlamıştı.
"Ölüyorum anlasana! Gözlerimin önünde birbirlerini seviyorlar. Ben işgenceler içinde kıvranırken onların mutluluğundan ölüyorum..!" Jisung dram ile replikleri söylerken nefessiz kalınca ayrıldılar. Felix utanç ile gözlerini kaçırırken Hyunjin yavaşça dudaklarını yaladı.
"Ay neyse ben size daldım cüzdanım dün burda kalmış onu almaya geldim." Felix kafa sallayıp hızla cüzdanı uzatınca onu çağıran bir masaya koştu.
"Dikkat et bebeğime sana hiç güvenmiyorum valla un kurabiyesi."
"Haha çok komik sincap" Jisung öpücük yollayıp dışarı çıktığında Hyunjin gözlerini kısıp Jisung'un bindiği arabaya baktı.
"Minho'nun arabası değil mi o ya?" Minho ile konuşmayı kafasında erteleyip küçüğünün yanına ilerledi.
❁
❁
❁
Hizli birlestirmicem diyip 13.bolumden masallah
Olsun iyi oldu valla çıkmazdaydım
NEYSE GAYGAYY
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moonlight Sunrise
FanfictionHerşey bir gün Jisung'un, Mafya olan Minho'nun üstüne düşmesiyle ve ceketini temizleyip geri getirebileceğini teklif etmesiyle başladı.