28. Bölüm "çok çok seviyorum."

2.3K 122 30
                                    

m: şampiyonlar 💛❤️

Sezen Aksu - Çocuklar Gibi

...

"Altay'ın surat ifadesini unutamıyorum..." Yeniden gülmeye başladığımda açmaya çalıştığım kapıya yaslandım. Uzun süredir ilk kez bu kadar gülüp eğlendiğim bir gece geçiriyordum.

"Enes'in kendi partisinde kola ve limonata içinde yuvarlanması da pek hoş olmadı ama artık nazar çıktı deriz." Kerem'in konuşmaya devam etmesi gülüşümü durdurmama hiç yardımcı olmazken bir elimi belime koyup yüzüne baktım. Sözleriyle o anlar yeniden gözümün önüne geliyordu, gülmekten alıkoyamıyordum kendimi.

Gülerek bana bakarken iki adımda hemen önüme gelip sol elini hâlâ anahtarın üzerinde tuttuğum elimin üzerine yerleştirdi. Dokunuşu tüylerimi ürpertirken gözlerimi ellerimize indirdim. Baş parmağıyla elimin üzerini hafifçe okşarken burnundan verdiği nefesi saçlarımın arasında hissetmiştim.

"Bana bırak," konuştuğunda dudaklarını alnımın üzerinde saniyelik olarak hissetmem, elimi emir almış gibi anahtarın üzerinden çekmemi sağladı.

Yuvadaki anahtarı beklemeden çevirip kapıyı açarken dengemi kaybetmemek için sırtımı kapıdan ayırıp öne çıktım. Bu hamlemle Kerem ile aramızdaki mesafe neredeyse sıfıra inmişti. Hemen önümde inanılmaz iyi kokan boynu duruyordu, yüzümü oraya yaslamamak için zor duruyordum. Sesli bir nefesi dudaklarımdan bıraktığım sırada Kerem sağ elini belime sarmış ve bizi evden içeriye sokmuştu.

Ne zaman ensesine koyduğumu bilmediğim elim kısacık saçlarını severken, Kerem kapıyı kapatıp sırtını kapıya beni de göğsüne yaslamıştı. Şimdi yüzüm tam da istediğim yerdeydi.

"Elif..." Ses tonu bile beni öylesine farklı duygular içine sokuyordu ki kendi kendime şaşkınlıkla bakıyordum. Nefes seslerimiz net bir şekilde duyulurken merakla konuşmasını bekledim.

"Hareketlerimden de belli ediyorum artık ve tutamıyorum içimde." Yutkunmaya çalıştığım sırada bir elini saçlarımın arasına yerleştirip yüzümü nazik hareketlerle boynundan uzaklaştırdı. Etraf karanlık da olsa yüz hatlarını seçebiliyordum ama şu an parlayan gözlerinden başka bir yere bakamıyordum.

"O gece... Aslında yanına ilk geldiğimde dertsiz başıma dert diye düşünmüştüm ama yine de öylece bırakıp gitmek gelmemişti içimden. İyi ki de bırakmamışım. Çünkü her şey olması gerektiği gibi devam ederken, tam asansörlerin önüne geldiğimizde, gözlerini gözlerime diktin. Ama o gözlerin öyle bir bakıyordu ki... Etkisinden çıkamadım ben. Ve seni tanıdıkça daha çok kapıldım."

"Kerem,"

"Elif, ben sana çok fena tutuldum." Cümlesinin ardından alnını alnıma yasladığında gözlerimi yumdum. Ne tepki vereceğimi ne diyeceğimi bilmiyordum.

"Bir şey söylemeyecek misin?" Sessizliğimizi bölen sesi baştaki konuşmasına göre daha çekingen çıkmıştı.

"Kerem, ben seni çok seviyorum."

İtirafıma ben bile şaşırırken Kerem'in iki kolu sıkıca belime sarılıp ayaklarımı yerden kesmişti. Alnını alnımdan ayırıp yanağıma birkaç saat öncekine göre daha kısa bir öpücük kondurup kafasını boynuma gömdüğünde ben de kollarımı sıkıca boynuna sardım. Basit bir sarılma değildi bu, bir olmuştuk. Sanki tüm hislerimiz içimizden akmış bir olmuştu.

gitme buradan | K.A.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin