20. Bölüm: "sarılmazdım."

2.3K 159 107
                                    

m: calma 🪄

Emir Can İğrek - Beyoğlu

...

"Kerem!" Kapı esmer bir kız tarafından açılırken yüksek çıkan sesiyle kaşlarımı çattım. Niye bağırıyordu? Kıza dikkatli baktığımda Kadir'in doğum gününü kutladığımız akşam Kerem'in karşısında gördüğüm kız olduğunu fark ettim. Kocaman gülümsüyordu.

"Hoş geldin!" Kızın fazla coşkulu çıkan sesi Kerem'de hiçbir etki yaratmazken kızın gözleri sadece onun üzerindeydi.

"Hoş bulduk, Ceylin." Kerem'in çoğul konuşmasıyla kızın bakışları aniden bana kaydı. Yüz ifadesi anında bozulup kaşlarını çattığında stabil bir yüz ifadesiyle ona bakmaya devam ediyordum. Neden iq'su düşük insanlar gibi tepki verdiğini anlamamıştım. Hem, bu Ceylin arabada ısrarla Kerem'i arayan Ceylin miydi?

"Oğlum girsenize içeriye. Hoş geldiniz." Arkadan çıkan Yunus yine güzel enerjisini bize yansıtarak konuştuğunda yüzümde oluşan tebessümle ona baktım.

"Elif, hoş geldin kanka." Adının Ceylin olduğunu öğrendiğim kız kapının önünden çekilmeyi kendisi akıl edemediği için Yunus'un uyarıcı temasıyla kenara çekildi.

Ön yargılı biri miydim? Belki, bazen ama buraya o şekilde gelmemiştim. Sadece kızın enerjisi ve tepkileri, dahası bana karşı oluşturduğu mimikleri ister istemez kötü bir ilk izlenim yaratmıştı bende.

Ayakkabılarımızı çıkarıp içeriye girdiğimizde Kerem ve Yunus kucaklaşmış, ben ve Yunus ise yumruklarımızı tokuşturmuştuk. Salona geçtiğimizde yine o gece gördüğüm sarışın kız ve esmer çocuk da vardı. Onların haricinde bir erkek daha vardı, ilk kez görüyordum.

"Elif, ben sizi tanıştırayım," Kerem erkeklerle tokalaşırken Yunus beni yanına çekip önce sarışın kızın yanına götürdü. "Tuğçe, kız arkadaşım." Hafif bir tebessümle elini uzatıp hoş geldin, dediğinde aynı şekilde karşılık verdim.

"Bunlar da Ceyhun ve Mert. Size kapıyı açan da Ceylin. Arkadaşlar, yanımdaki yürüyen beyin de Elif, kankam olur. Yürüyen beyin, çünkü kendisi Yıldız Teknik'de Matematik Mühendisliği okuyor. Iq'su bizden bayağı yüksek yani, mantıksal ya da zekasal sohbetlere çok girmeyin derim."

Esprili sesi üzerine gülerek omzuna vurdum. "Memnun oldum arkadaşlar." Yüzümdeki gülüş silinmeden içeriye bir göz attığımda Tuğçe de gülerek Yunus'a bakıyordu. Oturacak bir yer düşünürken Kerem'in tek başına ikili koltukta oturduğunu görünce ona doğru adımladım. Yüzündeki ufak tebessümle beni izliyordu. Koltuğa ulaşmama birkaç adım kalmıştı ki yanımdan rüzgar gibi biri geçmiş ve oturmayı planladığım yere oturmuştu.

Ceylin. Yüzümü garip bir ifadeyle buruşturdum. Anlam verememiştim. Yine de sesli bir tepki vermeden pencerenin kenarındaki tek kişilik koltuğa geçip oturdum.

"Kerem, sen nasılsın?" Oturdukları koltuk benim hemen solumdaki koltuk olduğu için gayet net bir şekilde onları duyabiliyordum.

"Bildiğin gibi Ceylin." Kerem'in sesi garip çıkıyordu. Daha önce bu ses tonunu duyduğumu hatırlamıyordum açıkçası.

Ceylin gevşek bir ifadeyle gülerek kafasını arkaya attı. "Bilmez miyim..." İçimden 'ne bilirsin acaba' diye sormak gelse de duruşumu bozmadan oturmaya devam ettim.

gitme buradan | K.A.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin