18. Bölüm: "benimle gel."

2.1K 128 89
                                    

m: Kadıköy hatırası ❤️‍🔥

...

"Lan orospu çocuğu ne sarı kartı ya?!"

"Mal mısın amk yüzünü parçaladı adamın. Tebrik mi etseydi?" Maç başlayalı henüz on dakika olmasına rağmen Yağız ile tartışmaya başlamıştık. Barış Alper'e yapılan hareketin sarı kartlık olmadığını iddia ediyordu kendisi.

"Barış'ın yüzünün yaralanması diğer oyunculardan daha çok üzer Elif'i tabii. Ne de olsa arkadaşı." Ben ve Gökçe yere yastıklar atmış onların üzerinde oturuyorduk. Benim hemen arkamda, koltukta oturan Emir, iki gündür süregelen sessizliğini şimdi bozmuştu. Dönüp omzumun üzerinden anlamsızca ona baktığımda gayet ciddi bir ifadeyle o da beni izliyordu.

"Lan Emir ne saçmalıyorsun bir sus amk hamsisi." Kadir gözlerini televizyondan ayırmadan söylendiğinde Gökçe de koluma dokunmuş, yüzümü yeniden televizyona döndürmüştü.

"Gol lan! Gol!" Kadir ve Gökçe aynı anda bağırıp zıplarken Yağız olaya "Ofsayt var, ofsayt! Ne golü?" diye damlamıştı. Durup merakla hakemin kararını izlediğimizde pozisyona ofsayt kararı çıkmıştı.

"Siktirin gidin lan, bal gibi de goldü." Elimdeki yastığı fırlattım. Kadir kafasını sallayarak bana hak verdiğinde Yağız orta parmak çıkarmıştı. Futbolla tek alakası Beşiktaş'lı olmak olan Ceren ise sessiz sessiz koltuğun bir köşesine kıvrılmış telefonu ile ilgileniyordu.

"Hadi Kerem!"

"Kerem!" Kerem topu ağlara yolladığında yine ofsayta takılmıştık. Sinirle kalktığım yerime geri oturduğumda Gökçe de aniden bana bakmıştı ve o anda üzgün ifadesi gidip yerini muzip bir sırıtışa bırakmıştı.

"Ne var?" diye sessizce sorduğumda omuz silkip önüne döndü.

Kerem bu akşam gol atsın istiyordum. Çünkü eğer atarsa en çok benim için atmış olacaktı.

"Olivera!"

"Allah'ım gool!"

Ben, Gökçe ve Kadir ayağa kalkıp zıplamaya başladığımızda Emir tepkisiz, Ceren kahkahalar atarak, Yağız ise küfürler ederek bizi izliyordu. Onların bu haline gülerken maçın devam etmesiyle biz de yerlerimize yeniden geçip oturmuştuk. Aramızdaki tek Fenerli Yağız'dı. Üzülüyordum ona. Ama arada.

"Ulan amına koyduğum düzgün vursana şu topa!" Yağız sinir krizleri geçirirken biz Muslera gibi bir efsaneye sahip olduğumuz için onun bu hallerine sadece gülüyorduk.

"Muslera'dan kaçar mı o top? Ne sandın yavrum?"

"Hadi Samu! Vur oğlum!" Muslera ikinci yarının ortasında şut şansı bulan Osayi Samuel'in attığı topu da çıkardığında Yağız sinirle kendini koltuğa bıraktı.

"Off! Yıldım şu Barış forvetinden. Şimdiye bu Fenere ne atardık. Icardi girsin hocam ya.." Kadir söylenirken Yağız ona ters ters baktığında gülmeye başladım. Yenilen onlardı ama Kadir yine de memnun değildi.

"Barış iyi ya.." Gökçe'nin sözü üzerine Emir, "Senin de mi arkadaş kontenjanında Barış, Gökçe?" diye sordu. Sinirle ona döndüğümde benden önce Kadir konuşmuştu.

"Emir ikidir ne saçmalıyorsun sen?" Ardından dönüp bana baktı. "Barış ile senin arkadaşlık muhabbeti nedir?"

"Tam arkadaşım değil Kadir ya. Emir saçmalıyor, anlatırım sana sonra."

Emir hışımla bana döndü. "Saçmalıyor derken?"

"Bir susun lan! Size sözüm var diye maça gitmedim bari bırakın da izleyelim." Yağız aramıza girip hepimizi susturduğunda önüme dönüp cips kasesini elime aldım ve yeniden maça odaklandım. Yağız'ın Fenerbahçe fanatikliği öyle bir boyuttaydı ki aramızdaki konuşmayı zerre umursamamıştı. Keşke Emir de biraz ona benzeseydi.

gitme buradan | K.A.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin