13. Bölüm "ne yapıyordum ben?"

2.4K 152 37
                                    

m: 🖤

Duman - Her Şeyi Yak

...

Kerem Aktürkoğlu,

Aynadaki yansımama baktım. Rengi koyulaşan saçlarım alnımda epey biçimsiz duruyordu. Siyah havluyu elime alıp saçlarımın arasından geçirerek ıslaklığı az da olsa aldım. Odamdan gelen zil sesiyle saçlarımı havlu yardımıyla kurulamaya devam ederken banyodan çıkıp odama geçtim. Yatağımın üzerindeki telefonum durmaksızın çalıyordu. İlerleyip telefonumu elime aldım.

Fırlama arıyor...

"Alo?" Diye yanıtladım aramayı.

"Kardeşim," Yunus'un sesi epey keyifli gelirken havluyu yatağın üzerine atıp boşta kalan elimi belime yerleştirdim.

"Söyle kardeşim,"

"Neden mesajlarıma bakmıyorsun, üzülüyorum ben bak." Alaylı sesiyle sırıttım.

"Boş yapma Yunus. Niye arkadaşlarınla ilgilenmek yerine benimle uğraşıyorsun oğlum yine?"

"Canım kardeşim, attığım mesaja bir bakar mısın?" Mesaja bakmadan yakamdan düşmeyeceğini bildiğimden telefonu hoparlöre alıp uygulamaya girdim.

"Maşallah Maşallah... 16 mesaj, ne anlattın acaba?" Söylenerek sohbete girdiğimde Yunus da eş zamanlı konuştu. "Giremedin bi'. Ben de bildirim sesinden bıkar girersin diye yazdım. Fotoğrafa bak sen."

Fotoğrafı açtığımda başta neden attığını anlayamadım. Teras gibi bir yerde toplanmış, muhtemelen partileyen bir grup insan vardı. Fakat sebebini anlamam da çok geç olmadı. Fotoğrafa bakarken birkaç saniye içerisinde karanlık ortama rağmen ay gibi parlayan beyaz bir yüz dikkatimi çekmişti. Elif bir masanın önünde ceketine sarılmış bir halde dikilirken, yüzünü göremediğim bir kız elindeki ufak bardağı ona uzatıyordu.

"Gördün mü?" Yunus'un sesiyle ekranı yukarı kaydırıp direkt sohbetten ayrıldım.

"Nerdesiniz siz?" Arkadan müzik sesi geliyordu.

"Ne oldu ya? Sabah gelmem diyordun, fikrin mi değişti?" Yunus'un keyifli ve imalı sesi umrumda olmazken üzerimdeki kıyafetleri inceledim. Siyah beyaz sweat ve siyah eşofman. Elimi saçlarımdan geçirip hâlâ nemli olan saçlarımı iyice dağıttım.

"Yunus sen yine bir Florya tavaf etmek istiyorsun sanırım." Odamdan çıkıp salona ilerlerken sabırsız bir sesle konuşmuştum. Salonun ortasındaki sehpada duran anahtarlarımı ve koltuğun üzerindeki ceketimi alıp kapıya ilerledim.

"Bak iyi hatırlattın he! Boş ver kanka, biz iyiyiz böyle. Sen evde takıl kendine."

"Yunus!" Yunus'un kahkahası kulaklarımda yankılanırken dudaklarımı yaladım. Eğleniyordu şerefsiz.

"Aqua." Arabanın kilidini açıp sürücü koltuğuna yerleştiğimde telefonu kapatmıştım. Evden çıkarken kafama geçirdiğim sweatin kapüşonunu indirip klimayı açtım. Duştan sonra saçlarımı kurutmadan çıkıyordum, baş ağrısı çekemezdim şimdi.

Arabayı park etmiş asansör beklerken telefonun ekranını aydınlatıp saate baktım. 21:23. Neredeyse yirmi dakika içinde gelmiştim. Asansörü çıktım ve bir süre yürüyüp döner kapıdan avm'ye girdim. Diğer kapıdan geçip arka tarafa ulaştığımda kulağımı yüksek bir müzik sesi doldurmuştu. Bu kadar fazla mekanın olduğu bir terasta sadece bir yerden bu kadar yüksek sesli bir müzik çalması ne kadar doğruydu? Adımlarım sola doğru kayarken kalabalığın önünden geçmiştim. O sırada müzik birkaç saniyeliğine durmuş ardından tekrar başlamıştı. Kalabalık grubun olduğu mekanı geçtiğimde gözlerim Yunus'u ararken havada salladığı eliyle hemen buldum.

gitme buradan | K.A.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin