0.6

193 29 10
                                    

Park Jimin'den

Kahvaltıdan Sonra 09.17

Kahvaltıdan sonra üçümüz salonda sessiz bir şekilde oturuyorduk. Jennie'nin de benim gibi Roseanne'nin konuya girmesini beklediğini biliyordum. Roseanne bir anda ayağa kalktı ve ikimizi de hayal kırıklığına uğratarak biraz dinlenmek için bizden izin istedi. Hayır diyecek halimiz yoktu tabii bizde izin verdik ve arkasından odasına doğru gidişini izledik. İkimizde şaşkındık. Zaten fazla süremiz yoktu ve Roseanne işleri ağırdan alıyordu. Roseanne gittikten sonra Jennie daha fazla dayanamayıp konuşmaya başladı.

"Ne bu haller ya ben iyice sinir olmaya başladım. Taehyung'un durumunun farkında değil herhalde."

"Farkındadır elbette ama... Niye böyle yaptığını bende bilmiyorum."

Jennie ile bu şekilde yarım saat kadar oturmuştuk. Daha doğrusu Roseanne'nin dedikodusunu yapmıştık. Jennie yakınmaya devam ederken Roseanne'nin ayak seslerini duymamızla dedikodumuz sona ermişti. Ayak sesleri yavaş yavaş salona doğru geliyordu. Birkaç saniye sonra Roseanne kapı eşiğinde belirmişti. Ses çıkarmadan berjerlerden birine oturup dizlerini kendine çekti ve gözlerini kapattı. Derin düşüncelere dalmış olduğu belliydi. Bu haliyle onu Death Note mangasındaki L karakterine benzetmiştim. Düşünme faslı bittikten sonra bana döndü ve cebinden bir dal sigara çıkarıp konuşmaya başladı.

"İçmemde bir sakınca var mı?"

Başımı "İçebilirsin" anlamında sallarken biraz şaşkındım. Çünkü dün gece yan yana oturmuştuk ama burnuma sigara kokusu gelmemişti. Sigarasını yakıp bir süre düşünceli bir şekilde içtikten sonra bana döndü.

"Hey Jimin. Tae'nin tutuklandığı günü tekrar anlatsana."

Roseanne'nin kurduğu cümle beni gerçekten çok sevindirmişti ve davaya olan ilgimi tekrar kazanmıştım. Şevkle o uğursuz günü en ince detayına kadar anlatmıştım. Anlattıklarımın üzerine Roseanne gözlerini kapatıp biraz daha düşünmüştü. Gözlerini tekrar açtığında adeta yüzü aydınlanmıştı ve gözlerinin içi parlıyordu. Ondan beklemeyeceğim bir enerjiklikle ayağa kalktı ve gülümseyerek bize döndü.

"Hadi hazırlanın gidiyoruz."

Jennie ile göz göze gelmiştik. İkimizde Roseanne'nin söylediklerini anlamlandırmaya çalışıyorduk. Roseanne gözümüzün içine "Hadi kalkın!" der gibi bakıyordu. Kısa bir sessizliğin sonunda Jennie ikimizin de duygularına tercüman olmuştu.

"Nereye?"

"Nereye olacak canım tabii ki Tae'nin yanına."

İkimize de jeton yeni düşmüştü. Roseanne'nin ne dediğini anlayınca Jennie'nin sorusu çok aptalca gelmişti. Roseanne'yi daha fazla bekletmeden giyinip çıktık.

Arabadayken Roseanne çok gergin görünüyordu. Jennie de bunu fark etmiş olacak ki sorma ihtiyacı duydu.

"İyi misin Roseanne? Çok stresli görünüyorsun."

"Pek iyi değilim aslında. Tae ile yıllardır görüşmüyorduk. Ayrıca benim hakkımda pek iyi şeyler düşünmüyor bence."

"Gergin olmakta haklısın fakat neden Tae senin hakkında iyi düşünmesin ki? O çok pozitif bir insan."

Roseanne bu soruya cevap vermek yerine imalı bir şekilde gülmeyi tercih etmişti. Adliyenin önüne geldiğimiz için konu dağılmıştı. Jennie arabayı park edecek bir yer bulurken Roseanne ile birlikte arabadan inip adliyeye doğru yürümeye başladık.

Jennie'nin yanımıza gelmesi ile adliyenin içine girmiştik. Her zamanki koridorlardan geçip her zamanki gardiyan eşliğinde görüşme yerine gelmiştik. Biz geldiğimizde Tae daha getirilmemişti. Roseanne zaten gergin duruyordu fakat şuanda bu gerginliği bedenine de yansıyordu. Sol ayağını sallıyor ve tırnağının kenarındaki derileri yoluyordu. Bunu fark eden Jennie Roseanne'nin ellerini elleri arasına alıp sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Roseanne sakin ol. Neden bu kadar stres yapıyorsun. Bir şey yok merak etme."

"Tamam... Sakinim..."

Aralarındaki diyalog bu tarz devam ederken bileklerinde kelepçe ve koluna girmiş bir gardiyan ile kapının eşiğinde Tae belirmişti. Hücrede kalmak ona hiç iyi gelmemişti. En az 5 kilo verdiğine yemin edebilirdim. Çok geçmeden Tae karşımızdaki sandalyeye oturdu. Gardiyan ise Roseanne'yi ilk defa gördüğünden olacak ki uyarılarını tekrarladı.

"Unutmayın konuşmak var temas yok."

Gardiyan gittikten bir süre sonra Tae üzerindeki çekingeliği atıp konuşmaya başladı.

"Merhaba Roseanne."

"Merhaba Taehyung."

The Lawyer-JiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin