2.1

72 7 0
                                        

Park Jimin'den

2 Yıl Sonra

'O' gideli tam 2 yıl olmuştu. Hayatımdan ansızın çıkmıştı. Hiçbir şey söylemden, öylece...

Uzun bir süre üzerimde bıraktığı etkiden kurtulamamıştım. Hayat onsuz anlamsızdı. Şimdi bile düşündükçe uzaklara dalıp gidiyordum. Birlikte daha iyi olabilirdik.

Bugün Tae hasta olduğu için evinde dinleniyordu. Ofiste tektim. Saat 12'yi vurduğunda öğle yemeği için dışarı çıkmaya hazırlanırken bir anda kapı açıldı ve içeri siyahlar içinde bir kadın geldi. Kapıdaki sekreterin onu durdurmuş olması gerekiyordu.

Kimdi bilmiyordum ama bana çok huzursuzluk vermişti. Baştan aşağı tüm kıyafetleri siyahtı ve yüzünü saklamak istercesine maske ve güneş gözlüğü takıyordu.

''Burada olmamanız gerektiğini bildiğinizi sanıyorum?''

''Kapıda sekreter yoktu.''

''Pekala, şimdi burada olmamanız gerektiğini bildiğinize göre gidebilirsiniz. 1 saat sonra gelirseniz sizi ağırlayabilirim.''

''Tamam, gideceğim ama sizden bir ricam var.''

''Nedir?''

''2 dakikalığına arkanızı dönmeniz.''

Kadın beni çok huzursuz etmişti ve bir an önce gitmesini istediğim için istediğini yaptım ve arkamı döndüm. Arkamı döndükten bir kaç dakika sonra tanıdık bir ses duydum.

"Senin için 15 saatlik yoldan geldim, fazla kaba davranmıyor musun Jimin?"

Bu ses? Hiddetle arkamı döndüm.

Roseanne!

Bir kaç saniye bakıştık ve hayatımda ilk ve son kez bayılmış olmalıyım.

Gözlerimi açtığımda Roseanne üzerime eğilmişti. Dudaklarındaki acılıktan brendi içirdiğini anladım.

"Jimin? İyi misin? Özür dilerim bu kadar etkileneceğini düşünmemiştim."

Ayağa kalktım.

"Düşünseydin."

Başka bir şey söylemeden Roseanne'i arkamda bırakıp ofisten çıktım. Tıpkı onun yaptığı gibi.

Arkamdan gelmemişti. O egosuyla böyle bir şey yapabileceğini sanmıyordum zaten.

Öğle yemeği yemek için bir restauranta gelmiştim. Siparişimin gelmesini beklerken birisinin masama sandalye çekmesiyle dikkatim dağıldı. Roseanne'di.

''Jimin ayıp oluyor ama gerçekten. Neden kaçıyorsun benden?''

''Yemeği birlikte yiyelim mi? Hem konuşmuş oluruz.''

''Olur.''

Yemeklerimiz gelmişti ve havadan sudan konuşarak yemiştik. Yemeğin sonlarına doğru Roseanne'e baktım,

''Roseanne, artık bunu konuşmamız lazım. Üzgünüm ama hayatımda başka biri var. Artık benim için bir arkadaştan öteye gidemezsin. Üzgünüm.''

Roseanne donup kalmıştı. Böyle bir şey beklemiyordu belli ki. Bir süre anlamsızca kekeleyip konuşmaya çalıştı. Gözlerindeki hayal kırıklığını okuyabiliyordum.

''Ne? Bu kadar çabuk mu Jimin? Bu kadar çabuk mu unuttun beni?''

''Senin dediğini yaptım Roseanne. Senin gibi toksik bir insana takılı kalmadım ve yeni insanlarla tanışıp mutlu oldum.''

The Lawyer-JiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin