Park Jimin'den
Aynı Gün Saat 23.50
Roseanne'ye baktım... Bir ölü gibi bembeyaz tenine, bir daha hiç açılmayacakmış gibi duran göz kapaklarına, kan bulaşmış altın sarısı saçlarına baktım... Sadece bakabildim. Yapabileceğim hiçbir şey yoktu... Sevdiğim kadın bilinci kapalı bir şekilde orada öylece dururken yapabileceğim hiçbir şey yoktu...
Roseanne'yi kanlar içinde gördükten saniyeler sonra yanına koşmuştum ve ne olduğunu anlamıştım. Savcı, Roseanne'ye bıçak saplamıştı. Pislik herif. Roseanne'ye baktığımda ise acı içinde kıvranıyordu. Onu kucağıma alıp, bir kapısı salona açılan hakim odasına götürdüm. Onu yere indirdikten sonra, lisede haftada 1 saat aldığım sağlık dersi hariç bir bilgim olmadığı için bir şey yapmamaya karar verdim. Zaten bir şey yapmama gerek kalmadan Jennie girmişti odaya.
"Aman Tanrım, Roseanne! Ne oldu böyle?!"
Jennie çoğu konuda korkak davranırdı fakat -benim tersime- kandan hiç korkmazdı. Şu anda ise ihtiyacım olan tek şey buydu çünkü bayılmak üzeriydim. Bakmak istemiyordum fakat Roseanne'ye arkamı dönmek istemiyordum. Daha fazla dayanamayacağımı anlayıp arkamı döndüm. Birkaç saniye sonra Roseanne acı dolu bir çığlık atmıştı. Ani bir refleksle onlara döndüğümde Jennie'nin bıçağı çıkardığını fark ettim.
"Jimin biraz yardım et!"
"Ne yapacağım Jennie?"
"Gel bari Roseanne'yi ayık tut. Çok fazla kan kaybediyor."
Jennie'yi dinleyip Roseanne'nin yanına oturdum. Kafasını kucağıma koydum ve onunla konuşmaya başladım.
"Dayanabilirisin Roseanne! Gözlerini açık tut."
Ne yaparsam yapayım işe yaramıyordu. Roseanne'nin göz kapakları yavaşça kapanıyordu ve cildi daha da beyazlaşıyordu. Yüzünü tokatlamaya başladım. Kucağımda ölmesine izin veremezdim!
"Sakın ölme Roseanne! Yalvarırım biraz daha dayan! Lütfen!"
Kapı bir kez daha açıldı ve içeri hakim girdi. Ne diyeceğini bilemiyor gibi bir hali vardı. Jennie'ye döndü.
"Ne yaptığınızı biliyorsunuz değil mi Hanımefendi?"
"Biliyorum tabii ki eczacıyım ben! Ambulans hala gelmedi mi? Tanrı aşkına bir şeyler yapın yoksa bu kadın burada bu şekilde ölecek!"
"Ne yapabilirim Hanımefendi?! Ambulansı kullanan ben değilim ya!"
Jennie Hakim'e cevap vermek yerine Roseanne'ye baktı.
"Tanrım! Durumu hiç iyi değil! Dayan Roseanne!"
Bakışları gittikçe kararıyor, anlamsızlaşıyordu. Onu böyle görmek ise bana çok daha fazla acı veriyordu.
"Roseanne! Kucağımda ölme yalvarırım!"
Bir kaç dakika sonra ellerinde sedyeyle acil tıp teknisyenleri girmişti içeriye. Hatırladığım son şey ise Roseanne'nin sedyeye konulmadan önce zar zor, fısıltıyla söylediği şeylerdi.
"Annemi özledim Jimin."
Bu sözü duymak bana hiç ama hiç iyi gelmemişti. Zaten sonrasında yarı baygındım sanırım çünkü pek bir şey hatırlamıyorum.
İşte şimdi ise buradaydım. Keşke her şey korkunç bir kabus olsaydı da uyandığımda hayatım normale dönmüş olsaydı. Ama maalesef her şey fazlasıyla gerçekti... Ellerim... Onlarda kan içindeler... Roseanne'nin kanı... Sevdiğim kadın...
"İyi misin Jimin?"
Jennie'nin ani sorusuyla irkilmiştim.
"Ben... Hayır. Hayır iyi değilim! Tanrım! Keşke o orospu çocuğu beni öldürseydi de bebeğime dokunmasaydı!"
"Jimin... Böyle söyleme. Merak etme Roseanne dayanıklıdır. Çabucak iyileşir."
"Nereden biliyorsun Jennie? Nasıl garantisini verebilirsin ki? Bilinci bile açık değil."
"Yarına uyanır büyük ihtimalle. Merak etme."
"Ediyorum Jennie! Merak etmek zorundayım! Sürekli şunu söyleyip durma."
"Çok seviyorsun değil mi? Belki de kendini suçlu hissediyorsun ha?"
"Keşke engel olabilseydim..."
Gözyaşlarım istemsizce yanaklarımdan süzülmüştü...
"Kendini suçlama Jimin. Sen de dahil oradaki kimse böyle bir olacağını bilemezdi. Hatta tahmin bile edemezdi."
"Peki öylece kaçmasına ne demeli?! Resmen defolup gitti ve kimse onu durduramadı!"
"Kimse ne olduğunu anlamamıştı."
"Engel olabilirdim..."
"Aptal gibi kendini suçlamayı kes Jimin! Ne sen ne de kimse bir bok gene yapamazdı! Kafana sok artık şunu!"
Bir şey diyemedim. Jennie haklıydı belki de. Sonuçta çok beklenmedik ve ani bir hareketti. Kimse engel olamazdı.
Hava kararmıştı ve ben tüm gün oturduğum koltuktan kalkamamıştım. Kafam iyi değildi. Onlarca şişe viski içmişim gibiydi. Sarhoş gibiydim. Sanırım Roseanne'nin söylediği son şey beni derinden etkilemişti çünkü koridorun başında resepsiyona bir şeyler soran annemi görüyordum. Halisulasyon olmalıydı. Bana doğru gelmeye başladı. Beni görünce el sallayıp seslendi. Neden bu kadar gerçekçiydi? Yoksa tümden kafayı mı yemiştim? Belki de gerçekti.
"Jimin, niye cevap vermiyorsun! İyi misin sen? Roseanne'nin burada olduğunu öğrenince hemen geldim. O iyi mi?"
"Anne? Sen Roseanne'yi nereden tanıyorsun?"
"Ne demek 'nereden tanıyorsun' ? Benim ellerimde büyüdü Roseanne. Tanıyacağım tabii."
"Ben niye bir şey hatırlamıyorum?"
''Boş ver orasını. Roseanne nasıl?''
''Bilmiyorum... Jennie. Jennie'ye sor.''
''Tamam ama sen de hiç iyi görünmüyorsun. Hadi evine git artık.''
''Gidemem anne... Onu burada bırakamam. Yapamam...''
''Jimin... Olmaz böyle. Evine git dinlen yarın konuşalım. Hadi kuşum.''
''Yapamam hayır...''
''Hiç değişmeyeceksin değil mi? Bekle beni burada Jennie'ye bakayım.''
Karanlık koridorda ilerleyen annemin arkasından bakakaldım. Uzun zamandan beri aklıma gelmeyen ama hiç bir zaman da unutmayacağım o soruyu düşündüm; neden çocukluğuma dair bir şey hatırlamıyorum? Annem bunu her zaman benden saklamıştı ve neden sakladığını da söylememişti. Anlayabildiğim kadarıyla Roseanne'yle çocukluğumuzdan beri tanışıyorduk fakat ben bir nedenden dolayı hatırlamıyordum. Peki ama neden? Kendimi ne kadar zorlarsam zorlayayım bir şey hatırlayamıyordum. Daha fazla bir şey düşünmemeye karar verdim çünkü zaten başım çatlamak üzereydi ve kendimi daha fazla yormak istemiyordum. Çok yorulmuştum ve oturduğum yerde yavaşça gözlerim kapanıyordu. Kısa bir süre huzursuz bir uykuya dalmıştım.
Neden çok değerli vaktimin büyük bir bölümünü ayırıp da yeterince uzun yazdığımı düşündüğüm halde, tekrar okuyunca kısa geldi ki 😥
Bu arada Jimin'in, Roseanne'yi kucağına aldığı yeri birisi için yazdım biliyor o kendini :D
(Son yazdıklarım hariç yani hikayenin kendisi 724 kelime umarım kısa değildir.)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Lawyer-Jirosé
FanfictionTaehyung bir sabah uyandığında korkunç bir suçlamayla karşı karşıya kalır ve ona iyi bir avukat bulmak en yakın arkadaşı Jimin'e düşer