1.1

171 28 35
                                    

Park Jimin'den

İki Gün Sonra Saat 23.47

Roseanne iki gündür eve gelmemişti. Artık ikimizde Kanada'ya geri döndüğünü düşünüyorduk.

"Nerede bu kız iki gündür Jimin?"

"Ne bileyim Jennie. Umarım Kanada'ya dönmemişir."

"İyi de tüm eşyaları burada. Niye dönsün ki?"

"Eşyalarının umurunda olduğunu sanmıyorum. Senden benden çok kazanıyordur."

Jennie ile konuşurken bir anda kapı tarafından gelen sesle ikimizde irkilmiştik.

"Bakıyorum yine dedikodum yapılıyor."

Sesin sahibi Roseanne'ydi. İçimden 'Neyse ki Kanada'ya dönmemiş' diye düşünürken Jennie benden hızlı davranıp koşup Roseanne'ye sarılmıştı. Roseanne ise şaşırmıştı ve kolları havada kalmıştı. Biraz tereddüt ettikten sonra yavaşca o da Jennie'ye sarıldı.

"Tanrıya şükür Roseanne iyisin!"

"Evet iyiyim? Öldüm falan mı sandınız?"

Jennie Roseanne'yi bıraktıktan sonra yan yana oturmuşlardı. Kimse konuşmuyordu ve tedirgin edici bir sessizlik olmuştu. Sonunda cesaret edip sessizliği bozmaya karar verdim.

"İki gündür neredeydin Roseanne?"

"Bilmiyorum."

"Ne demek bilmiyorum?"

"Ayık değildim."

"Anladım... Peki nerede ayıldın?"

"Birkaç saat önce barın sahibi beni sokağa atınca. Neymiş efendim burası otel değilmiş. Ne güzel uyuyordum. Cüzdanımı çalmış piç herif. Geri aldım neyseki."

"Nasıl geri aldın?"

Yüzüne her zamanki egolu gülümsemesini yerleştirip cevap verdi.

"Kendimi tanıttım."

Aşağı yukarı böyle bir şey diyeceğini tahmin etmiştim zaten ama yine de gözlerimi devirmeden duramadım. Roseanne benim göz devirdiğimi görmüş olacak ki göz devirmeme göz devirmeyle karşılık verdi. Jennie ikimizi de görmüş olacak ki karışmadan duramadı.

"Ay bi durun! Gözleriniz çıkacak şimdi."

(Jimin) "Çıkmaz merak etme Jennie."

Ertesi Gün Saat 09.46

Kahvaltımızı yapmıştık ve her zamanki sessizliğimizle oturuyorduk. Jennie bu sessizlikten rahatsız olmuş olacak ki konuşmaya başladı.

"Roseanne dava hakkında konuşabilir miyiz?"

"Olur konuşalım."

"Gerçekten umudun var mı? Tae'nin kurtulması % kaç olasılık?"

"Elbette umudum var. Olmasa çeker giderdim. Ve Taehyung'un kurtulma olasılığı %100 diyebilirim."

Yine yapmıştı işte! Roseanne değilde egosu konuşuyordu sanki. Her ne kadar yapmak istemesem de istemsizce göz devirmiştim. Ve Roseanne fark etmişti.

"Puff Jimin çok bayatsın gerçekten. Evet. Egoluyum ayrıca bu ego değil öz güven. Oldu mu beyefendi?"

"Ben bayatsam sende ekşisin."

(Jennie) " Çocuk gibi kavga etmeyi keser misiniz? Sıkmaya başladı gerçekten."

"Jimin göz devirmeyi bıraktığı zaman keseceğiz Jenniecim."

(Jimin)"Hayır esas sen egonu bıraktığın zaman keseceğiz kavga etmeyi. Tae'nin yerinde olmayı gerçekten istemezdim."

(Roseanne) "Evet bebeğim istemezdin çünkü ben olmasaydım Taehyung dar ağacını boylardı."

(Jennie) "Yeter kesin kavga etmeyi!"

Jennie bir anda bağırınca ikimizde susmak zorunda kaldık. Yine o tiksindiğim sessizlik olmuştu. Jennie'nin konuşmasıyla sessizlik bozulmuştu.

"Roseanne devam edebilir miyiz lütfen? Sana sormam gereken birkaç şey var."

"Tabii devam edelim. İsteğini sor."

"Bak Roseanne alınma ama ben senin davaya gereken önemi vermediğini düşünüyorum. Salı günü olan duruşmadan sonra 3 gün geçti. Hatta bugün 4. günü. Sen bu geçen 3 günün ilk günü yataktan çıkmadın ve sonraki 2 gün ayık bile değildin. Davayı nasıl kazanmayı düşünüyorsun?"

"Onu bana bırak ve endişelenme."

"Hayır Roseanne sana bırakmıyorum ve gerçekten endişeleniyorum. Bana mala anlatır gibi anlat. Nasıl kazanacaksın davayı?"

"Çok basit tek bir cevabı var."

"Ne peki o cevap?"

"Manipülasyon."

"Ben manipülasyon gibi bir saçmalığa inanmıyorum. Bizi oyalıyorsun. Belki de Tae'yi sevmediğin için bilerek davayı kaybedip onun ölümüne sebep olacaksın?"

Roseanne Jennie'nin cevabına iğrenç kahkahasıyla karşılık verdi ve ekledi

"Keşke yazar ya da senarist olsaydın Jennie. Ne iş yapıyorsun bilmiyorum ama kazandığından çok daha fazla kazanırdın. Şunu unutma ki ben bir avukatım. Ben profesyonelim. Eğer Taehyung'dan onu öldürecek kadar nefret etseydim böyle basit bir yola başvurmaz bir profesyonele yakışacak şekilde arkamda hiçbir iz bırakmadan onu öldürürdüm. Sonuçta bir cinayeti cinayet yapan delillerin neler olduğunu biliyorum. Ayrıca manipülasyon konusuna gelirsek de jürinin düşüncesini tek duruşmada değiştirmemi nasıl açıklayacaksın?"

"Kusursuz cinayet yoktur."

"Kusursuz olanların cinayet olduklarını anlayamıyoruz zaten."

"Tamam o zaman. İster açıkla ister açıklama ama lütfen Tae'yi kurtar."

"Merak etme o iş bende. 2 duruşmaya bu iş biter belki 3. Ama kesinlikle daha fazlası değil."

"Peki nasıl kazanacağını açıklayacak mısın?"

"Açıklayabilirim ama bence açıklamamam daha iyi olur. Ayrıca sizin için izlemesi keyifli olur."

"Peki tamam. Nasıl istiyorsan öyle yap. Yeter ki Tae kurtulsun."

"Merak etme. O iş bende."


İlk gününüz nasıldı?
Benim kafam tam olarak şöyle:🥴

The Lawyer-JiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin