1.5

134 24 32
                                    

Park Jimin'den

"Neden yüzüme avel avel bakıyorsun?"

Tanrım! Ne diyeceğimi bilmiyorum. Ya elindeki çekiçle benim de kafamı dağıtırsa?

"Bir sorun mu var Jimin? Niye bembeyaz oldun?"

Korkudan konuşamıyorum! Lütfen Tanrım yardım et!

"Jimin lütfen aklıma gelen şeyi düşündüğünü söyleme. Off Tanrım nasıl bu kadar aptal olabiliyorsun! Bu çekiçle Park Hoyeon'u öldürdüğümü düşünmüyorsun değil mi Jimin? O kadar aptal olamazsın!"

"Y-yok ya niye öyle düşüneyim? P-peki ne yapacaksın o çekiçle?"

Lanet olsun! Kekeledim!

"Ne yapmamı bekliyorsun? Kasaya koyacağım tabii ki. Niye kekeliyorsun? Yalan söyleme. Benden şüphelendin işte."

"Off tamam ya! Şüphelendim evet! Çünkü seni cinayet işlerken düşünmek çok da zor değil."

"Öyle mi süper zeka Jimin? Peki ben ne diye taa Kanada'dan buraya gelip tanımadığım, kendi halinde bir kızı öldüreyim?"

"Taehyung'un sevgilisi olduğu için olabilir?"

"Tanrı aşkına banane Taehyung'dan! Kaç yıldır konuşmam etmem. Nereden tanıyayım sevgilisini?"

"Madem kaç yıldır konuşmuyorsun ne diye taa Kanada'dan buraya geldin?"

Roseanne sorumdan pek memnun olmamış gibiydi ve bana öldürecekmiş gibi bakıyordu. Daha sonra başını önüne eğdi ve utana sıkıla konuşmaya başladı.

"Çünkü annem ölmeden önce Taehyung'u bana emanet etti. Evet o benden büyük ama asla olgun birisi olmadı. Küçükken de serseriydi şimdi de öyle."

"Siz Taehyung'la üvey kardeş değil misiniz? Annen niye Taehyung'u sana emanet etti ki?"

"Cevap vereceğim ama daha fazla bir şey sormayaksın tamam mı?"

"Neden?"

"Çünkü benim saçma geçmişim seni ilgilendirmiyor."

"Tamam. Öyle olsun."

"Annem merhametli biriydi ve babamın bana köpekmişim gibi davranmasının sorumlusunun Taehyung değil sürtük annesi olduğunu söylüyordu. Onun için de Taehyung'u seviyordu ve başına bir şey gelmesinden korkuyordu. Bu kadar."

"Anladım... Peki annen neden öldü?"

Yüzüme donuk bir şekilde bakıyordu.

"Tamam tamam. Bunu sormadım say."

"Bence de sormadın sayayım."

Arkasını döndü ve elindeki çekiçle iki adım ötesindeki kasanın yanına gitti. Bir süre arkasını dönük durdu. Sonra bana baktı.

"Şifreyi ne koysam?"

"Sen bu çekicin çalınmasını istemiyor musun? Kolay bir şey koy. Hırsız uğraşmadan açsın."

"Açık bırakayım istersen? Zahmete girmesin saygı değer hırsız. Jimin sence Roseanne Park tuzak olan bir şeyi kolay yapıp da tuzak olduğunu belli eder mi? Sence ben o kadar aptal mıyım Jimin?"

"Olabili- yok canım değilsin tabii."

"Ben değilim ama sen öylesin bence."

"Çok kaba ve iticisin."

"Benden kurtulmana az kaldı. Biraz daha sabret."

Tanrı aşkına ondan kurtulmak isteyen kim? Benim bile zor duyabileceğim bir sesle düşüncemi istemsizce belli etmiştim.

The Lawyer-JiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin